Serkan Akdeniz
 
Bazen kızıp, bazen darılıp, bazen unutmaya çalışıp uzaklaşmak istediğimiz insanlar vardır hayatımızda. Oysa her şey aklımıza gelir de affedip rahatlamak hiç aklımıza gelmez. Çünkü kızarız, hiç yapılmayacak şeyi yapmıştır, taviz vermeyiz tavrımızdan. Aslında oturup biraz sakin düşünebilsek taassuplarımızdan vazgeçmek hiç zor değildir. Her şeyi bir kenara bıraksak, “beşer, şaşar” diye düşünüversek... Biraz daha az kızsak, biraz daha çok sevsek, biraz daha duygudaşlık göstersek ve biraz daha “fani dünya be!” diye içimiz yansa... Ne de güzel olacak. 
 
Bu çok mu zor? Hayır.
 
Hele ki Ebû Damdam’ı tanıyınca bunun zor olmadığını iyi anlayacaksınız.
 
Belki yüzlerce sayfa üzerine biyografik yazılar yazılsa, bu kadar tesirli olmazdı onu tanımak.
 
Ebû Damdam üzerine biyografik bilgi bulmak epey zor.
 
Hz. Peygamber Efendimiz (s.a.v.) “eski kavimlerden bir zat” diye tanıtıyor bize Damdam’ı…
 
Ve hadislerde Damdam’a şöyle yer veriliyor;
 
Hz. Muhammed (s.a.v.) bir gün etrafında bulunan sahabelere;
 
“Sizden biri, Ebû Damdam gibi olmaktan aciz midir?” diye sorar.
 
Orada bulunanlar “Ebû Damdam kimdir?” diye sordular.
 
Hz. Peygamber (s.a.v.) Efendimiz;
 
”Sizden önceki kavimlerden birine mensûb idi. ’Bana hakaret eden ve dil uzatarak gıybetimi yapan kimselere hakkımı helal ediyorum’ derdi.”
 
İfadeleriyle tanıtır sahabelerine Ebû Damdam’ı.
 
Onun gibi olmak inananlar için çok zor değil...
 
 
 
 


GENÇ'ın Yazısı.