Filiz D.

Abdulkadir Geylani Hazretleri el-Fethu’r - Rabbani isimli eserinde; “Gerçek iman sahibi Allah için hicret edip, küçüklüğünden ölünceye kadar ilk hali üzere ( fıtratındaki masumiyeti bozmadan ) öğrenmeye devam eden insandır. Bildiği ile amel eder ve bu ameli onu Allah’a yaklaştırır. Bildiği ile amel edince Allah ona bilmediklerinin de bilgisini öğretir. Böylece kalb iki ayak üzerinde durur… “ buyurmuştur.

Bu yazıyı okuyunca aslında her sabah uyandığımızda kendimize sormamız gereken sorular geldi aklıma…

Bizim gayemiz neydi? Bizler ne zaman ne için yaratıldığımızı unuttuk ya da bize nasıl unutturuldu? Ne zaman fıtratımızdan sapmaya başladık? Bizi Allah`tan uzaklaştıran ve karanlık, dipsiz kuyulara çeken unsur neydi?

Bahsedilen hicret nefislerden, vicdanlara ve kalblere yapılan hicret. Allah`tan gayrı her şeyi terk etme yolunda yapılması gereken hicret. Özellikle biz gençler olarak örnek şahsiyetler olma yolundaki hicret…

Cenab-ı Hakk Zariyat Suresi 56. ayet-i kerimede “Ben insanları ve cinleri ancak bana kulluk etsinler diye yarattım“ buyurmadı mı?

Demek ki bizim yaşama sebebimiz, bizi yaşatan, koruyan, maddi ve manevi olarak doyuran ve öldüren Yüce Allah`a boyun eğmek, en büyük arzumuz da o Rahman ve Rahim olanın rızasını kazanmak, fıtratımızdaki temizliği korumak, Rasulünün izinde gitmek olmalı! Bu yüzden her sabah uyandığımız da “ Allahümme ente maksudi ve rızake matlubi” yani “Ey Allah’ım benim gayem sensin ve taleb ettiğimde ancak senin rızandır” diye niyazda bulunuyoruz.

Cenab-ı Hakk yüce kitabında Peygamber Efendimiz üzerinden bütün insanlığa ne için yaşadığını hatırlatacak şu ayet-i celileyi sunmuştur: “Ey Muhammed de ki: ”Şüphesiz benim namazım da, diğer ibadetlerim de, yaşamam da, ölümüm de âlemlerin Rabbi Allah içindir.” ( En’am Suresi 162. Ayet )

“Allahın izniyle biz insanların içinden çıkarılmış en hayırlı ümmetiz ve iyiliği emretmek, kötülüklerden de nehyetmekle mükellefiz. (Ali İmran 110)

Müslüman pasif olamaz, Müslüman sadece kendi nefsi için yaşayan, nefsini ilah edinmiş bir bedbaht olamaz. Müslüman bütün insanlıktan sorumlu, gerek hali gerekse de kali ile mübelliğ olan, Hakk’a davet eden, Hakk yolunda ilerleyen, gönüllerde hoş bir seda bırakan olmalıdır. Müslümanın arzusu hakk ile beraber olmak, gayesi ise hakka yaklaştırmak olmalıdır.

Rabbim cümlemizi İbrahim misali gönüllerdeki nefsanî putları yıkan, o gönüllere Kâbe inşa eden kullarından eylesin…

Rabbim cümlemizi yüzüne bakıldığında Allah`ı ve ahiret gününü hatırlatan kullarından eylesin…

Rabbim kalblerimizi ve ayaklarımızı dini üzere sabit kılsın inşallah.

 


GENÇ'ın Yazısı.