Müminin Dilemması
Allah, fıtratımıza uygun hareket etmemizi istiyor. Fıtratın ne olduğunu anlamak için bilim adamı olmaya gerek yok. Öyle uzun uzun felsefeye de… Bildiğiniz yaratılış işte. Eşyanın tabiatı… Onu kurcalamamamız, bozmamamız isteniyor. Doğal olarak sünnet de bunu emrediyor.
Bir arkadaşım şöyle bir sual sordu: “Elle yemek sünnet. Ama günümüzde bu görgüsüzlük hatta tiksinti verici bir davranış olarak algılanıyor. Bu durumda hangisini seçmemiz gerek; sünnete uyup toplumdan ayrı düşmek mi, uymayıp sünnet sevabından mahrum kalmak mı?”
Zor ikilem ha? Mü’minin dilemması!
Hiç de değil aslında! Sünnetin gerçekte ne olduğunu bilirseniz… Suretleri kırıp, öze varırsanız. Hiç de zor değil. Aslına bakarsanız ikilem bile değil. Sorunumuzun ne olduğunu bilelim yeter: Şekilcilik.
Söz konusu sünneti şu şekilde değerlendirsek mesela: Peygamber Efendimiz’in (s.a.v.) en önemli sünnetlerinden biri; şeriata aykırı olmadığı sürece içinde bulunduğu toplumun örfüne uygun hareket etmektir. Elle yemek de zamanın Arap toplumunun örfündendir. Peygamber Efendimiz (s.a.v.) burada elle yeme sünnetini değil örfe uyma sünnetini icra etmiştir esasında. Durum bundan ibarettir. Konuya bu şekilde yaklaştığımız zaman, yukarıda zikredilen ikilem de kendiliğinden çözülmüş oluyor. Yani günümüz toplumunda hoş karşılanmayan bir hareketi yaparak değil, asıl; yapmayarak, Peygamber Efendimiz’in (s.a.v.) sünnetine uymuş oluyoruz. Efendimiz’in “Allah’ın emirlerine aykırı olmadığı sürece, içinde bulunulan toplumun örfüne uyma sünneti”ne uymak suretiyle. Böylece ne yaşadığımız toplumla ters düşmüş ne de sünnet sevabından mahrum kalmış oluruz. Çözüm bu kadar basit.
Sık yapılan hatalardan biri daha… Elden başladık madem elden devam edelim… Pek çok arkadaşım var: Solak oldukları için yemeklerini, yaratılışlarının gereği olarak, sol elle yemeleri neticesinde; ebeveynleri tarafından “sünnette uydurulmak gayesiyle”(!) kafalarına çok ve sıkça darbe almış olan…
Din; kulaktan dolma, yarım yamalak, mantığı kavranmadan öğrenilince olan bu: Beyin hasarı. Hayır; kafalarına vurulan çocuklarda oluşanından değil…
Bazılarımızın ayetten haberi yok sünnet öğretmeye kalkıyorlar: “Mûsâ, ‘Rabbimiz, her şeye hilkatini veren, sonra onlara yol gösterendir’ dedi.” (Taha, 50), “Hakka yönelen bir kimse olarak yüzünü dine çevir. Allah’ın insanları üzerinde yarattığı fıtrata sımsıkı tutun. Allah’ın yaratmasında hiçbir değiştirme yoktur. İşte bu dosdoğru dindir. Fakat insanların çoğu bilmezler.” (Rum, 30)
Özetle Allah, fıtratımıza uygun hareket etmemizi istiyor. Fıtratın ne olduğunu anlamak için bilim adamı olmaya gerek yok. Öyle uzun uzun felsefeye de… Bildiğiniz yaratılış işte. Eşyanın tabiatı… Onu kurcalamamamız, bozmamamız isteniyor. Doğal olarak sünnet de bunu emrediyor.
Sağ elle yemenin emredilmesi de aynı sebepten. İnsanların çoğu sağlaktır. (İstatistiki olarak yüzde 90 oranında) İnsan vücudunun sağ kısmını beynin sol tarafı, sol kısmını beynin sağ tarafı idare ediyor. Solaklarda bu durum genellikle tam tersi şekilde gelişmiş oluyor. Peygamber Efendimiz (s.a.v.) ise bu durumu göz önüne alarak “çoğunluğun durumuna” uygun düşen genel bir teklifte bulunuyor. Bu demek değil ki yaratılışları itibariyle sol ellerini kullanmak zorunda kalanlar şeytana yemek yediriyorlar(!) Men edilen aslında; sağlak olanların sol elle yemesi olduğu gibi solak olanların da sağ elle yemesi. Çünkü nasıl ki bir sağlak, kerih görülen yahut hijyenik olmayan işleri daha çok sol elinin yardımıyla gerçekleştirmeye eğilimliyse, bir solak da aynı şekilde o işleri sağ eliyle gerçekleştirmeye meyilli. Yani bir solak, necasetini giderdiği eliyle aynı zamanda yemek de yiyor değil. Zaten ilmi araştırmalar da gösteriyor ki solakların sağ ellerini kullanmaya zorlanması psikolojik sorunlara yol açtığı gibi pek çok yeteneklerinin de körelmesine sebep oluyor. Yani onlara zarar veriyor. İslam’da insana zarar veren her şey yasak/günah olduğuna göre… Esas sünnet; fıtratın gözetilmesi olduğuna göre… Çok değil, azıcık terletsek beyinlerimizi yeter…
Şu o kadar bariz ki: Sağlakların sol ellerini kullanması, fıtratlarına ne kadar aykırı ise aynı şekilde; solakların da sağ ellerini kullanmaya zorlanması, fıtrata o denli aykırı.
Bunlar esas itibariyle basit sorunlar, basit örnekler, basit çözümler… Zor olansa suretperestlik sorunumuzun nasıl çözüleceği…
Sinan Özgenç'ın Yazısı.