Rızkımız Sevgisi Olsun
Geçenlerde bir dua düştü yüreğime. Yankılandı orada. Titretti hatta. Göğe doğru açtığım avuçlarımın arasında sürekli bulunsa dedim. Bulunsa da tecellisi ile hep bereketlensek ne güzel olurdu! Bize bir irade kuşandırsa ... iyiliğin ve güzelliğin kapılarını açtırsa... Sonra başka gönüllerin sevinci olsa... Böyle derinden bir niyaz koptu geldi. Sonra buna ancak paylaşarak nail olabiliriz diye düşündüm. İşte paylaşıyorum. Hep beraber uçuralım dua kuşlarımızı, kanatlarında o dua:
"Allahummerzuk hubbek (Allah’ım sevginle rızıklandır)" Ve şu eki ile:
"Allahummerzuk hubbe nebiyyike (Allah’ım peygamberinin sevgisi ile rızıklandır)"
Gökteki rızıklarını yerdeki rızıklarından daha çok önemseyen dertlilere ne çok yakışacak bir dua, değil mi? Gerçi Yunus`un "ilahi bir aşk ver bana/Kandalığım (nerede olduğumu) bilmeyeyim/Yavu kılayım (kaybedeyim) ben beni/isteyüben (istediğimde) bulmayayım." dizeleri kadar coşkun değil belki. Daha mütevazı, daha mutedil. Tam bir dertli duası! Mahcup, muhtaç ve masum...
O`nun ve O`nun hayatı üzerine yemin ettiği peygamberinin sevgisi gıdamız olsun. Onların sevgisi ile yaşayalım. Bu sevgi bize can olsun, fer olsun. Elimiz, ayağımız onunla tutsun. Gönlümüz bu sevgi ile coşsun. Etrafımızı saran hava gibi, bu sevgi her tarafımızı kaplasın. İliklerimize kadar sızsın; girmediği, aydınlatmadığı nokta kalmasın. Bu sevgi doyursun bizi, itminan ehli kılsın. Ta ki itminan olmuşlara yönelik o çağrıyı, "dön" çağrısını gönül kulaklarımız işitene kadar... Ey dertliler, o zamana kadar Rabbimiz kendisinin ve Nebisinin sevgisi ile rızıklandırsın bizi.
***
İkinci senemizle başlayan abone kampanyamız sürüyor. Şu aralar GENÇ şölenlerimiz, gezilerimiz ve toplantılarımızın heyecanı ile yatıp kalkıyoruz. Bu ay Mersin ve Balıkesir`de GENÇ şölenimiz var. Bir seferberlik zamanındayız. Dergimizi duymayan, bilmeyen kalmasın; amaç bu. Aslında bu görünen amaç. Esas amacı zaten biliyorsunuz: Biz derdimizi duyurmak istiyoruz. Derdimiz ise malum: Ebedi gençliğe ulaşmak, göklerden beslenmek, hiç tükenmeyen bir fedakârlık, diğerkâmlık ve aşkınlıkla Allah için hizmet burcunda yaşayabilmek. Biz -çapımız nispetinde tabii- bu dertle, cümle dertlere derman olmak isteyen dertlileriz. Biraz karışık ve ağdalı oldu ama böyle işte.
***
Abone kampanyamızda genç gönüllülerimize özel hediyeler vereceğimizi duyurmuştuk. Bu sayımızda bununla ilgili ayrıntıları bulabilirsiniz. Biz, sadece adımıza iş yapanları bulmak istemiyoruz; doğrusu bu çok da şık olmazdı. Esas hedefimiz derdimizle dertlenenleri bulmak. Bu sadece abone yapmak anlamına gelmiyor tabii ki. Muhteva, fikir ve proje üreten, tanıtım yapan, tavsiye eden herkes bizimle beraber yürüyor demektir. Hadi daha kitabın ortasından konuşayım: Zaten akıp giden şu devran içerisinde yaratılış misyonuna uygun bir fark meydana getirmek, katma değer oluşturmak isteyen herkes aslında "biz"dir, bizimledir. Biz de onlarız, onlarlayız. Bugün beraber olmuşuz, olmamışız çok da önemli değil. Onlarla bir gün bir yerde zaten buluşacak, görüşecek ve halleşeceğiz. O gün sahte dertlerin peşinde koşanların da buluşup halleştikleri, ama birbirlerini tanımadıkları, inkar ettikleri ve suçladıkları günle aynı olacak muhtemelen. Ama ne yerlerimiz, ne de hallerimiz aynı olacak. İnşallah.
***
Ramazan sonunda kutlu beldelerdeydik. Medine`de GENÇ gönüllüsü arkadaşlarla tanıştık. Dergimize nasıl katkılan olabileceğini konuştuk; mutlu olduk, sevindik. Oraların bereketini, kendi güzel gönülleri ile dergimize taşıyacaklar, buna eminiz.
***
GENÇ Gönüllülerin kendi içlerinde olma/oluşma/olgunlaşma süreci devam ediyor. Güzel şeyler çıkıyor ve çıkacak. Bir kuluçka dönemi bu. "Hadi şu işleri toparlayalım" diyeceğimiz zamana çok az kalmış olabilir.
Bir sonraki sayıda buluşmak ümidiyle Allah`a emanet olunuz.
Mehmet Lütfi Arslan'ın Yazısı.