Atarcaların Zikri
Karanlık bir gecede gökyüzüne baktığımızda yüzlerce yıldız görürüz. Bu yıldızların hep aynı yerde, aynı şekilde kaldıklarını zannederiz. Ancak yıldızlar hiç de görüldüğü gibi durağan değillerdir. Sadece Allah-u Teâlâ’nın bâkî olduğu bu uçsuz bucaksız kâinatta her şey fanidir. Bu bakımdan yıldızların insanlardan pek bir farkı yoktur. Çünkü yıldızlar da insanlar gibi bir döngü içerisinde doğuyorlar, büyüyorlar ve ölüyorlar. İşte biz bu yazıda yıldızların hayat evrelerinden bir tanesi ve aynı zamanda sonuncusu olan ölümleriyle ilgileneceğiz.
Yıldızlar içlerindeki hidrojeni helyuma çevirerek enerji elde ederler. Bu şekilde varlıklarını sürdürürler. Hazıra dağ bile dayanmadığı için hidrojen belli bir süre sonra tükenir. Bu sefer yıldız, hidrojenden çevirdiği helyumu karbona dönüştürmeye başlar. Ancak bu sefer bir sorun vardır. Çünkü helyumun karbona dönüşmesi esnasında çıkan enerji, hidrojenin helyuma dönüşmesi sırasında çıkan enerjiden oldukça fazladır. Velhasılı kelam açığa çıkan bu müthiş enerji yıldızın çok hızlı bir biçimde genişleyerek büyümesine yol açar. Bu büyümenin nedeni ise yıldızın çekirdeğinin çekim kuvvetinin, açığa çıkan enerjiden daha küçük kalmasıdır.
Helyuma dönüşen hidrojenin tükenmesi gibi karbona dönüşen helyum da tükenir. Artık enerji elde edebilecek herhangi bir kaynak kalmamıştır. Enerjisiz kalan yıldız içine çökmeye başlar. Yıldızın sonunun nasıl olacağını belirleyen etken ise o andaki kütlesidir. Eğer ki bu safhalardan sonra yıldızın kütlesi Güneş’in kütlesinin 1.4 katından büyük, 3 katından küçükse o vakit nötron yıldızı oluşur. Yıldız içine çökerek iyice büzüştüğünde elektronlar ve protonlar birleşerek nötronları oluşturmaya başlar. Daha sonra nötron gazı çekirdeğin çekim kuvvetini dengeler ve çökme hareketi nihayete erer. Artık ortaya çıkan sonuç ise yaklaşık 15 km çapında bir nötron yıldızıdır! Bu nötron yıldızından alınabilecek bir çay kaşığı dolusu madde, 500 milyon ton gelir! Rakamlar o kadar büyük ki insanın aklı alamayabiliyor bazen!
Nötron yıldızları süpernovalar sonucu oluşur. Bu sebeple nötron yıldızları süpernova kalıntılarının içinde gözlenir. Bunun en güzel örneği Yengeç süpernova kalıntısıdır. 1054 yılında Çinliler tarafından çıplak gözle gözlenmiştir. 23 gün boyunca Ay’dan sonra gecelerin en parlak nesnesi haline gelmiştir. Yengeç süpernova kalıntısının gökyüzündeki yeri, Çinli gökbilimcilerin notlarındaki tarif ettikleri yerle uyuşmaktadır.
1967’de Cambridge Üniversitesi’nden Jocelyn Bell Burnell ve Antony Hewish radyo teleskoplarıyla gökyüzünde bilimsel araştırmalar yapıyorlardı. Araştırmaları sırasında uzayın belli bir bölgesinde ilginç bir sinyal keşfettiler. Çalışmalarını bu noktaya yoğunlaştırdıklarında birkaç saniyede bir gelen kesikli sinyal buldular. Bu sinyaller akıllarına “Acaba bu sinyalleri uzaylılar mı gönderiyor?” sorusunu getirdi. Bunun için bu sinyallerin adını başta “küçük yeşil adam-1” koydular. Daha sonra bu sinyallerin kaynağının ancak bir yıldız olabileceği anlaşılınca ismini “atarca” olarak değiştirdiler. Daha sonra bizim meşhur Yengeç süpernova kalıntısından çok kısa aralıklarda radyo dalgaları alan Thomas Gold ve Franco Pacini adında iki bilim adamı, kaynağın yüksek kütlelerde olması gerektiğini anladılar. Böylece kaynağın kendi etrafında çok yüksek hızlarda dönen bir nötron yıldızı (atarca) olduğu anlaşıldı.
Yüksek hızlar derken rakamlar gerçekten dudak uçuklatıcı cinsten. En basitinden Yengeç Bulutsusu içindeki atarca, kendi etrafında saniyede 0.33 kere dönmektedir.( Rakamlar tevafuk da olsa çok manidar) Bazı atarcalar ise kendi etrafında saniyede 1000 tur atar! Yani saniyede yaklaşık 60.000 km hızla dönmektedir! Bu bilgiler ışığında tefekkür etmenin hazzı bir başka olsa gerek!
Atarcaların müthiş dönüş hızları yanı sıra alınan sinyallerden çıkan sesler de oldukça ilginç. (http://youtu.be/gb0P6x_ xDEU ‘deki ilk atarcanın sesi) Adeta “Allah, Allah” diyerek Rabbü’l-Âlemîn’i zikrediyor. Bu da akıllara şu ayeti getiriyor: “Yedi gök, yer ve bunlarda bulunan herkes O’nu tesbih eder. O’nu övgü ile tesbih etmeyen hiçbir şey yoktur. Ne var ki siz, onların tesbihini anlamazsınız. O, halîmdir, bağışlayıcıdır.” (İsrâ Sûresi, 44)
Atarcaların müthiş dönüş hızları yanı sıra alınan sinyallerden çıkan sesler oldukça ilginç:
Muaz Erdem'ın Yazısı.