Kimileri Rızık Kovalar, Kimilerini de Rızık
Bundan birkaç ay önce, Genç Gönüllüler’den öncü bir grup Bandırma’ya gittiler, orada üniversiteli gençlerle gönüllülük üzerine bir söyleşi gerçekleştirdiler. Niyetleri güzeldi, amaçları Hakk’ın rızası idi. Hoşça vakit geçirdiler, bu toprağı mayalayan gönül insanlarıyla hasbihal ettiler. Gençlere enerji, aşk ve şevk verme temennisiyle gittikleri beldeden kendileri fazlaca muhabbet, huzur ve dualar alarak geri döndüler.
İstanbul’a varmadan yaşadıkları şu hadise iz bıraktı yüreklerinde:
Konferanslar bitip, ziyaretler tamamlanırken Bandırma’daki güzel yürekli insanlar misafirlerine hazırlamış oldukları eşsiz kahvaltının yanı sıra güzel bir öğle yemeği de yedirme derdine girerler. Bir türlü imkan olmaz, oturacak vakit bulunamaz, daralan vakitler de yemek yemeğe fırsat vermeyeceği için GENÇ ekibi “gerçekten hiç gerek yok, lütfen zahmet etmeyin” deyip hareket eder. Niyetleri hem kimseye yük olmamak hem de feribota vakitlice yetişmektir. İskeleye vardıklarında kendilerini yolcu eden gençlerle vedalaşırlar. Bilet gişelerinden geçecekleri sırada birisi koşarak yanlarına yaklaşır ve elinde tuttuğu paketleri takdim eder, “vakit yetmedi, bunları en azından yol azığı olarak lütfen buyrun” der ve ayrılır. Bu muhabbetli ve misafirperver tablo karşısında şaşırırlar, mahcup olurlar. Feribota binmeden önce, banklardan birinin üstünde afiyetle ikramları yerlerken GENÇ ekibindeki arkadaşlardan birisi şöyle der:
- Normalde insan rızkının peşinden koşar. Allah için atılan adımlar, gönülden gelerek çıkılan yolculuklar ne kadar da bereketli, resmen rızık insanın peşinden koşuyor, hayret...
Ne güzel, ne hoş bir tablo. Bu manzara bizlere Hz. Meryem’in mabede adanma hadisesini hatırlattı. Annesi samimiyetle ve gönülden mabede adamıştı Hz. Meryem’i. O teslimiyet ve muhabbet nasıl bir berekete nail olmuştu ki, Hz. Zekeriya her ne zaman Hz. Meryem’in odasına girse, o tertemiz yürekli kızın yanında çeşitli rızıklar buluyordu. Şaşkınlıkla “bunlar nereden geliyor” diye sorduğunda da “Bu Allah tarafındandır, Allah dilediğine sayısız rızık verir” karşılığını alıyordu...
2017’ye girdiğimiz şu günlerde rızıktan daha çok Rezzak’ın peşinde koşacak yürekler dileyelim Rabbimizden. O’nun yolunda samimiyetle yürümeye, istikamet üzere yol almaya, salih amellerden bir an olsun geri durmamaya çalışalım.
İnsanlığın hayrına koşturan tüm gönüllülere ve kalplerinin derinliklerine Hakk’a adanmış niyetler ekenlere selam olsun... İnanıyoruz ki onlar lütfuna had ve sınır çizilemeyen Allah tarafından madden ve manen sonsuz ikramlara nail olacaklardır...
**
Herkes istediği gibi yaşasın, kimse kimseye doğruyu, güzeli, hayrı anlatmasın. Kimse ölümden, hesaptan, ahiretten, günahtan, ayıptan bahsetmesin. Edeptir, hayadır, namustur, iffettir, bu gibi konular hiç açılmasın. Birileri böyle bir dünyanın hayalini kuruyor ve bunu da bizlere en güzel, şık, süslü kılıflarda sunmak istiyor. Oysa bizler birbirimize iyiliği hatırlatmakla, birbirimizi kötülükten, yanlıştan vazgeçirmekle mükellefiz. Aksi takdirde manen felakete doğru koşuyoruz demektir. Bu amaçla, iffetle ve vakarla yaşanması gereken gençlik yıllarının nasıl “tertemiz” geçebileceğine dair bir dosya hazırladık. “Hatırlat, hatırlatmak imanlı kimselere fayda verir” ölçüsünden yola çıkarak genç dostlarımıza “aman” diye seslenmek istedik. Ahlak buhranından yara almadan nasıl kurtulabileceğimizi, duygu dünyamızı sonu hüsranla bitecek ilişkilerden nasıl koruyabileceğimizi dile getirdik. Bu yüzden dostça sesleniyoruz genç arkadaşlarımıza: “Temizsin, Temiz Kal”.
Yeni yılın hayırlara vesile olmasını dileriz.
İffet, edep, ahlak ve vakar ile...
Süleyman Ragıp Yazıcılar'ın Yazısı.