2010 yılında Gazze Özgürlük Filosu ile beraber İsrail’in Gazze ambargosuna karşı dikkat çekmek, oradaki zulmü dünya kamuoyuyla paylaşmak için 600’e yakın yolcusuyla yola çıkan Mavi Marmara Gemisi’ne İsrail’in uluslararası sulardaki saldırısı sonucunda 10 vatandaşımız şehit olmuştu. Akabinde İsrail devletine ve yetkililerine açılan davalar, gemiye yönelik operasyona katılan askerlerin İsrail dışına çıkamayışı, İsrail’in maruz kaldığı olumsuz propaganda, özellikle Filistin davası için Müslümanlara büyük güç kazandırmıştı. Basına yansıtılmayan türlü oyunlarla yıllar içerisinde davayı şantaj, rüşvet, ahlaksız tekliflerle düşüremeyen İsrail, sonucu ülkelerin kaderini etkileyen siyasi oyunlarda buldu. 9 Aralık’taki mahkemede savcının Türkiye Cumhuriyeti, sadece bu yargılama ve bu sanıklar yönünden kendi isteği doğrultusunda feragat ettiğinden bu davanın devam etmesi için yasal dayanak kalmamıştır” ifadesi davanın siyaseten zaten sonlandığını, hukukun ise burada, TBMM’de onaylanan kanuna uymak zorunda olduğunu göstermiş oldu. Her şeye rağmen, İHH’nın öncülük ettiği Mavi Marmara Davası’nın diri bir ruhla, zalimlerin karşısında uluslararası boyutta, yeni kampanyalarla devam edeceğini biliyoruz. Çünkü Mavi Marmara, vicdanen yüreklerden silinmiş değil...


Salih Yüzgenç'ın Yazısı.