Bir dostla kitapları paylaşmak doyumsuz duygular yaşatır insana. Nasıl sayfalar satırlar arasında kaybolursunuz, unutmak istersiniz bütün dünyanın gailelerini; işte kitap dostuyla konuşurken de yaşarsınız aynı hisleri.

Kitaba Güzellemeler

Kitap üzerine, okumak üzerine çok şey yazılıp çizilmiştir. Bir deneme kitabında mutlaka kitaba, okumaya dair bir şeyler vardır. Bir anlamda kitap üzerine yazılmış güzellemelerdir bunlar. Okuma sevgimizi bileyen, kitap muhabbetimizi körükleyen yazılardır. Bu güzellemelerin deneme kitaplarını daha bir güzelleştirdiklerinden de şüphe yok!

Sözgelimi, Türkçenin üslup bedîası diyebileceğimiz Bu Ülke’de uzunca iki yazı vardır: Biri “Kitap” diğeri “Okumak Üzerine”. Okumanın âdeta anatomisini çıkaran Cemil Meriç: “Okumak iki ruh arasında âşıkane bir mülâkattır” der. Sonra kitaba dost olmanın derununa iner. Bu arada Ruskin ve Proust’un desteklerine sığınır: “Okumak da bir dostluk kurmak. Diğer dostluklardan farkı samimiyetinde. Konusu bir ölü, bir uzaktaki. Bunun için de hasbî ve iç açıcı. Çirkinliğinden sıyrılmış bir dostluk…”

Çok sevdiğim diğer bir deneme kitabı: Ali Çolak’ın Mavisini Yitirmiş Yaşamak’ı.  Orada da “Bir Kitap Muhabbeti” adlı denemede Ali Çolak, kitaplarla, kütüphaneyle sahibi arasındaki muhabbeti konu edinir. “Kütüphanenin karşısına geçip kitaplarınızı tarifsiz bir zevkle seyrettiğiniz olur mu hiç? İnanın ki bu tadına doyulmaz bir lezzettir” sözleriyle gerçek bir kitapseverin kitaplarıyla yaşadığı arkadaşlığı dile getirir. Bu dostluk marazî bir duruma dönüşür kimi zaman. Ancak hiçbir kitapseverin tedavisini aramadığı marazî bir dostluktur bu. Hem de karşılıklı bir dostluktur: “Kitapları daha yakından okşayabilirsiniz. Onlar sizden çok muhtaçtır bu dostluğa. Sırtlarında bir dost eli gezinsin; sonra üst tarafından hafifçe tutup çeksin, sayfalarını şöyle bir taratsın ve okumaya başlasın isterler.”

Bir hatırattan da söz etmeliyim. İsmail Kara, gençlik yıllarından itibaren görüştüğü Türk Düşüncesinin önde gelen, ilim, irfan, kültür adamlarından söz eder Sözü Dilde Hayali Gözde kitabında. Bu kitap, Türk-İslam irfanına hizmet eden insanların dünyalarına samimi bir kapı açar. Çok çarpıcı, sarsıcı anekdotlara yer verir. Kitabın en ilgi çekici yanı, bu değerli insanlarla kurulmuş dostluklar, kitaplar üzerine yapılmış sohbetlerdir. “Bir Kitap Dostuyla Birkaç Uzun Saat” yazısı bu bakımdan dikkat çekicidir. Bir kitap muhibbiyle, kitap muhabbeti üzerinden kurulmuş bir dostluğu anlatır yazı. Aslını sorarsanız, kitap baştan sona, kitaplar üzerinden kurulan dostluklardan, kitaplar vesilesiyle gelişen samimiyetlerden oluşmuş gibidir.

Kitap Üzerinden Kurulan Dostluklar

Benim bu yazıda sözünü etmek istediğim aslında kitap üzerinden kurulan dostluklar. “Kitap Dostluğu”  dediğim de bu zaten. Mutlaka sizin de olmuştur, bu tür dostluklarınız. Çoğu zaman da tesadüfen tanışmışsınızdır böyle bir dostla. Bir kitapçıda, bir sahafta veya bir kütüphanede... Canınız hemen kaynayıvermiştir ona. Sözleriniz makes buldukça karşı yürekte, dilinizin bağı çözülüvermiştir. Ve kısa sürede bir muhabbet oluşuvermiştir aranızda.

Bu dostluğun ekseninde elbette kitaplar vardır. “Ne okuyorsun bu günlerde?” diye başlar hasbihâl. Şöyle bir kitap var gördün mü? Şu kitabı okudun mu? Şu kitapta şöyle bir bilgiye rastladım. Senin o bahsettiğin konuyla ilgili şöyle bir kitap da var… gibi, akıp giden, dayanılmaz bir paylaşma hazzı veren cümleler. Bunun haricinde başka bir konuya yer yoktur çoğu zaman. Zira konuşacak o kadar şey, bahsedilecek o kadar kitap, makale vardır ki, zaman boşa harcanmamalıdır. Hatta en son yapılan görüşme üzerinden, bir şeyler yapılmadan geçirilmişse zaman, kıymeti yoktur sanki o zamanın.  

Bir kitap dostu, kitabın sayfalarında bambaşka duygular yaşar, adeta o iklimde teneffüs eder ya? Kitap dostluğu da böyle bir şeydir işte. Bir dostla kitapları paylaşmak doyumsuz duygular yaşatır insana. Nasıl sayfalar satırlar arasında kaybolursunuz, unutmak istersiniz bütün dünyanın gailelerini; işte kitap dostuyla konuşurken de yaşarsınız aynı hisleri. İki kitap dostu arasındaki âşikâne mülakat,  kanaatim o ki, kitapla okur arasındaki âşıkane mülakattan daha az heyecan verici değildir.

Cemil Meriç, kitapla kurulan dostluğun çok hasbî, çok samimi olduğunu söylüyor ya! Kitap üzerinden kurulan dostlukların da öylesine samimi, öylesine hasbî olduğuna inanıyorum. Kitap dostluğu bir kitapla kurulan dostluk kadar beklentisiz, külfetsizdir. Kitaplar, bir kez tanıştık mı, bir ömür dostumuzdur bizim artık. Onunla birlikte bir zaman yaşamışlığımız, birlikte vakit geçirmişliğimiz vardır. Bu sebeple unutmayız bu dostluğu. Kitap dostluğu da böyledir. Diğer dostluklardan daha kalıcıdır. Birlikte geçirilmiş dostluğun, paylaşmanın verdiği vefa duygusu bir şekilde hep canlıdır.

Ali Çolak’ın sözünü ettiği, insanın kendi kütüphanesini seyrederken duyduğu zevk vardır ya! Bir dostla kitaplar üzerine konuşurken, kendi kitaplarınızdan, onların sizde bıraktığı izlerden, onların hatıralarından, yıllardır aranızdaki ünsiyetten söz ederken de aynı zevki alırsınız. Artık sıra dostunuzdadır; siz onu dinlerken, bırakır, onun da aynı duyguları yaşamasına imkân verirsiniz.

İsmail Kara’nın “kitaplaşmak” dediği, bir de iki dostun kitap alışverişi vardır. Muhtemelen birinin daha önce alıp okuduğu, diğerine tavsiye ettiği kitaplardır ödünç alınıp verilen. Kitabı veren, kitabın okunmasından sonra ilk tepkisini bekler, merakla dostunun. Biraz da kendi hissettiklerini hissetme beklentisidir bu aslında. Ne olursa olsun, kitaplaşmak bir tiryakiliktir kitap dostları arasında.

Benim dostluklarım, nedense hep kitap üzerinden kurulan dostluklar olmuştur. Okuyan insanlarla müşterek yönlerimin olduğunu düşünmüşümdür hep! Onları daha yakın hissetmişimdir kendime. Bir türlü kıramadığımı düşündüğüm sosyal fobilerimin, onların yanında kendiliğinden berhava olup gittiğini görmüşümdür. Kitabın ve ilmin konuşulmadığı yerlerde benim için konuşulacak söz bitmiş gibidir. Kitabın, ilmin konuşulmadığı bir sohbet biraz da dedikodu, biraz da kılükal değil midir zaten?

Bir kitap dostuyla geçirilmiş vakitleri kazanılmış vakitler olarak gördüm ben. Sadece, dağarcığımın yeni bilgilerle dolması, yeni kitapların farkında olmam değildir konu! Benim için, bir dağın zirvesine bir dostla birlikte tırmanmak gibidir bu. Bir ormanda aheste bir yürüyüşe çıkmak gibidir.  Öylesine huzur vericidir! Hatta rahatlıkla, kitapsever bir dostla girişilmiş bir sohbetin verdiği huzur ve heyecanı başka bir şeyin veremeyeceğini söyleyebilirim.

Şimdi, kitaplar vasıtasıyla birbirimizi bulduğumuz, birbirimize sımsıkı tutunduğumuz bir dostun kitap serüvenini okuyalım istiyorum beraber. Kitap dostluğumuzun âşıkane bir mülakatı olsun bu.


Mesut Kaya'ın Yazısı.