Irak ve Suriye ile başlayan bölge coğrafyasını daha küçük parçalara bölme stratejisi son sürat devam ediyor. Bir anlamda 100 yılı geride bırakan Sykes Picot haritaları güncelleniyor. Türkiye’de son dönemde tırmanışa geçen terör eylemlerini de bölgenin şekillendirilmesi sürecinden bağımsız olarak değerlendirmek mümkün değil. Çünkü Türkiye’nin bölünmesi de bu stratejinin bir parçası.

Hendek terörü, Türkiye’yi Suriyeleştirebilmenin ilk teşebbüsü idi. Ama başaramadılar. Güvenlik güçlerinden beklemedikleri kadar sert tokat yiyen PKK ve dolayısıyla onları taşeron olarak kullanan uluslararası odaklar hayal kırıklığına uğradı.

CIA-FETÖ ortak yapımı 15 Temmuz darbe girişimi de Türkiye’yi ele geçirme ve bölme stratejisinin bir parçası idi. Onda da başarılı olamadılar. Bir kez daha hayal kırıklığına uğradılar.

Bölgede bir PKK devletinin kurulmasına Fırat Kalkanı ile darbe vuran, bu anlamdaki hayalleri suya düşüren, kontrol edilebilir bir ülke olmaktan çıkan Türkiye’yi durdurmanın tek yolu kalıyordu, metropollerde infial uyandıracak terör saldıraları gerçekleştirmek. Bu hain terör saldırılarıyla da Türk halkını yılgınlığa düşürmek, uluslararası çevrelere yönetilemez bir ülke algısı vermek, halkı sokağa çekerek kaos ortamı oluşturmak, Türk ve Kürt halkları arasında bir iç çatışma çıkarmak hedefleniyordu.

ABD eski Büyükelçisi Eric Edelman’ın Beşiktaş’taki terör saldırısından sadece bir gün önce “Türkiye bir iç savaşa doğru gidiyor”. şeklindeki açıklamasını nasıl okumak gerekiyor acaba? Öngörü mü, temenni mi? Yoksa düşünülen stratejinin dışa vurumu mu?

Velhasıl, büyük oyunlar oynanıyor hem ülkemiz hem de bölgemiz üzerinde. Bu oyunu boşa çıkarmak, Türkiye’yi iç savaşa sürüklemek isteyenlerin tuzağına düşmemek gerekiyor. Şimdiye kadar bu tuzağa düşüremediler Türk halkını. İnşallah bundan sonra da düşüremeyecekler. Ama onun için de daha uyanık olmak tahriklere kapılmamak gerekiyor. Hem vatandaş hem ülke yönetimi olarak. Zor günlerden geçiyoruz. Allah cümlemizin yardımcısı olsun.


Beytullah Demircioğlu'ın Yazısı.