İnsan severse merhamet eder, merhamet ederse fedakârlık yapar. Bugün fedakârlık günü. Duyarlılığımızı ve sevgimizi fedakârlığa dönüştürmediğimiz müddetçe hiçbir bunların kıymeti kalmaz. Gün aksiyon günü, üçe beşe bakmadan verme günü. Bu anlamda, Boğaziçi Vakfı Yönetim Kurulu Başkanı Fatih Kıvanç ile vakıf faaliyetlerini, Suriyeli kardeşlerimiz için yaptıkları çalışmaları ve “vermek” kavramını konuştuk.

Fatih Kıvanç, 1972 Malatya doğumludur. Aslen Adanalı olan Kıvanç, Marmara Üniversitesi İşletme Bölümü mezunu olup, şu an Boğaziçi Vakfı Yönetim Kurulu Başkanı olarak görev yapmaktadır.

Öncelikle Boğaziçi Vakfı’nda neler yapıyorsunuz? Ve kadar süredir bu işlerle ilgilisiniz; bunlardan bahsedebilir misiniz?

Boğaziçi Vakfı 2005 yılında kurulmuş, esas amacı insanlığa hizmet olan bir vakıftır. Çıkış noktası da Aziz Mahmud Hüdayi Vakfı’nın büyüklerinin kurmuş olduğu, aynı vizyona sahip bir misyondur. Ağırlıklı olarak Kur’an hizmeti, öğrenci hizmetleri ve de sosyal yardım faaliyetlerimiz var. Bunları açıklamak gerekirse: 2005 yılında çıkmış kanun mevzuatı var, gıda bankacılığı vakıflar tarafından yürütülür diye. O mevzuat çerçevesinde de ihtiyaç sahibi ailelere ihtiyaçları kadar ve istedikleri ürünü alacakları mekânlar oluşturuyoruz. Hayır sahiplerinin ihtiyaç sahipleri ile buluşmasına vesile oluyor vakfımız.

Şu an Halep’ten gelen kardeşlerimiz için bir çalışma gerçekleştiriliyor öyle değil mi?

Vakıf olarak daha önceden Suriye ve diğer coğrafyalara yardımlarımız oldu. Hamd olsun imkanlar dahilinde birçok kez yardım düzenledik. Ama şu an Halep üzerinden olan kadar teşekküllü, bu kadar kapsamlı olmamıştı. Halep’ten gelen kardeşlerimize yönelik Aralık ayının ilk haftası başlayan kampanyamız dahilinde 3 tırımızı bölgeye sevk ettik, Öncüpınar sınır kapısından Suriyeli muhacirlere ulaştırdık. Planımızda her hafta 2 veya 3 tırı aynı tempoda ihtiyaç sahiplerine ulaştırmak var. 

Yardımlar hangi kesimlere yönelik ve bunları ne tür çalışmalarla gerçekleştiriyorsunuz?

Geniş bir coğrafyaya açılıyoruz; yardımlar Aziz Mahmud Hüdayi Vakfı şemsiyesi altında Öncüpınar’dan başlayıp El-Bab’a kadar geniş bir coğrafyadaki ihtiyaç sahiplerine ve mücahitlere gidiyor. Önceliğimiz battaniyeydi; şimdi ise un, su, bisküvi ve elbise gibi ihtiyaçları programa aldık. Allah razı olsun, hayırsever büyükler, ağabeyler neredeyse tır dolusu bu ihtiyaç malzemelerini bağışlıyorlar. Biz de en hesaplı fiyatlarla alıp, titizlikle ihtiyaç sahiplerine yerinde teslim ediyoruz. Biz niyet edip yola çıktık. Yeri geldi 1 battaniye, yeri geldi 1000 battaniye verdiler. Bunların hepsini bizatihi müşahede ettik. İşin mayası beşler, onlardır. Allah’ın indinde birin ya da binin kıymeti yoktur, esas olan niyetimizdir. Aslolan sayı değil kalplerdir. Allah kalplere bakar miktara değil. 

Peki Boğaziçi Vakfı’nın gelecekte yine mazlum coğrafyalarla alakalı çalışmaları olacak mı? Mesela Afrika...

Belki bunu çok merkezimize almadık ama durum onu gösteriyor ki İHH’nın, Aziz Mahmud Hüdayi Vakfı’nın ve diğer öncü kuruluşların yaptığı gibi Boğaziçi Vakfı’nın da bir koldan insani yardım faaliyetlerini kendi gündemine alması gerekiyor. Esas hizmetlerinden birinin de bu olması gerekir diye düşünüyorum. Belki bundan sonra kurumsal bir karar alırız ve arkasından bunun yansımalarını görürüz. 

Halktan, yardımsevelerden neler bekliyorsunuz? Gördüğümüz fotoğraflar, görüntüler bizi çok üzüyor... Bu konuyla alakalı somut neler yapılabilir?

Burada Osman Nuri Topbaş Hocaefendi çok güzel bir cevap veriyor: ”İnsan severse merhamet eder, merhamet ederse fedakârlık yapar.” Bence bugün fedakârlık günü. Duyarlılığımızı, sevgimizi fedakârlığa dönüştürmediğimiz müddetçe hayatımızın hiçbir önemi yok. Gün aksiyon günü; üçe beşe bakmadan verme günü. İnsan verdi mi canı yanacak. Verdiğimiz bizi sıkıntıya sokacak. Bu, kimi için 10 liradır kimi için 100 bin liradır. Allah Resulü, yanına gelip ”Ben namaz kılarım, oruç tutarım ama cihat edip zekat veremem” diyen sahabeyi sarsıp, ”Sen cihatsız ve zekatsız nasıl cenneti kazanacaksın?” diyor. Bana sorarsanız bugünün cihadı, vermektir. Eğer cânı yürekten verirsek ve verince canımız yanarsa, mesele maksada ulaşmış olur. Ne kadar verdiğinin önemi yok, asıl mesele verince sizi sarsmasıdır. Eğer vermezsek biz kaybederiz, onların kaybedeceği bir şeyi kalmadı çünkü. 

Suriyeli kardeşlerimiz için Boğaziçi Vakfı’na yardımda bulunabilirsiniz.

Bir Çuval Un: 60 TL

Bir Adet Battaniye: 10 TL

Bağış için Hesap Numarası: TR65 0020 3000 0074 9814 0000 02


Salih Yüzgenç'ın Yazısı.