Büyük Türkiye olma yolunun uzaydan geçtiğini anlayan devlet büyüklerimiz, Göktürk-1’den sonra da uzay alanında atılım üstüne atılım gerçekleştirmeyi planlıyor.

5 Aralık 2016 Pazartesi günü, RASAT ve Göktürk-2 uydumuzdan sonra Göktürk-1 de uzaydaki yerini aldı. Uzaydaki uydu filosunu güçlendiren ülkemiz gelecek hedeflerine doğru büyük bir adım atmış oldu. 5 Aralık’ta Türkiye saati ile 16.51’de Koruo Fırlatma Üssü’nden uzaya fırlatılan Göktürk-1 başarılı bir şekilde yörüngeye yerleştirildi ve ilk sinyal alındı. Yeni uydumuz yaklaşık 90 dakikada bir dünyayı turlayacak ve yılda 60 binden fazla görüntüyü bize yollayacak. Türkiye’nin metre altı çözünürlüğe sahip ilk uydusu olması hasebiyle Göktürk-1’in ayrı bir önemi var. Türk Silahlı Kuvvetleri’nin hedef istihbaratına yönelik uydu görüntüsü sağlayacak olan Göktürk-1, Göktürk-2’yi tahtından edecek. Çünkü Göktürk-2’nin görüntü çözünürlüğü 2,5 metre iken, Göktürk-1 0,5 metre çözünürlüklü görüntüler elde edecek. Ayrıca Göktürk-2’nin konumlama doğruluğu yaklaşık 1 km iken, Göktürk-1’in bu konuda hata payı 2 metrenin altında!

18 Aralık 2016’da uzaydaki dördüncü yılını dolduran Göktürk-2 şimdiye kadar önemli ve hayâtî verileri bize yolladı. Dört yıl boyunca dünyanın etrafında 21.387 tur attı ve 23 milyon 800 bin kilometrekarelik alanı görüntüledi. Göktürk-2, kendisine biçilen 5 yıllık görev süresinin son yılına girerken, Göktürk-1 en az yedi yıllık görevine daha yeni başladı. Akıllarda “Ya, Göktürk-1 neden Göktürk-2’den sonra fırlatıldı?” diye bir soru oluşuyor genellikle. Ben de “Ya unutmuşlar, yanlışlıkla 2’yi 1’den önce fırlatmışlar!” diyorum. Şaka bir yana Göktürk-1’in gecikmesinin nedeninin İsrail olduğu söyleniyor. İsrail, Türkiye’ye dünyanın her yerinden yüksek çözünürlüklü görüntü sağlayacak teknolojiyi, uydunun yapımını üstlenen Fransız Telespazio şirketine satmak istemedi. Bu olayın Mavi Marmara saldırısıyla Türkiye-İsrail ilişkilerinin donması ile aynı döneme denk gelmesi iddiayı kuvvetlendiriyor. İddiayı kuvvetlendiren bir diğer husus da Göktürk-1’in fırlatılışının İsrail ile aramızın düzeldiği bir dönemde gerçekleşmesidir. Bu tür sıkıntıları bilen Cumhurbaşkanı Erdoğan, Göktürk-1’in fırlatma töreninde bazı batı ülkelerinin ve o ülkelere ait firmaların ülkemize belirli askeri ürünleri satmama kararından bahsederek bu tür ambargoların savunma sanayimizin azmini güçlendirdiğini, 2023’e kadar askeri alanda dışa bağımlılığımızı %80’den %40’a çekmeyi amaçladıklarını söyledi. Bu yönde atılan önemli adımlardan biri de Göktürk-1’in milli kripto sistemine sahip olmasıdır. Uydudan alınan yüksek çözünürlüklü görüntünün yer birimlerine güvenli iletimini sağlayan milli kripto sisteminin temel amacı askeri ihtiyaçları karşılamasıdır. Böylece uyduya gönderilecek olan komutların ve uydudan alınacak görüntü verisinin güvenliği sağlanmış olacak.

Büyük Türkiye olma yolunun uzaydan geçtiğini anlayan devlet büyüklerimiz, Göktürk-1’den sonra da uzay alanında atılım üstüne atılım gerçekleştirmeyi planlıyor. 2017 yılının başlarında bir deneysel uydumuzu Uluslararası Uzay İstasyonu’ndan Japonya ile işbirliği yaparak dünya yörüngesine bırakacağız. 2018 yılının sonlarına doğru ise %25 yerli katkıyla üretilecek olan Türksat 5A’yı, 2019 yılında ise Türksat 5B’yi yörüngeye fırlatacağız. Uydu Sistemleri Entegrasyon ve Test Merkezi’nde %100 yerli üretilen Türksat 6A’yı 2019’da uzaya fırlattığında Türkiye hiç şüphesiz uzayda yeni bir çağa girmiş olacak!

Bu ve bunun gibi güzel gelişmeler karşısında Büyük Türkiye’nin ayak seslerini hazmedemeyenler özellikle 15 Temmuz sonrasında ülkemizde başlattığı operasyonlarla, bölgesinde lider dünyada süper güç olma yolunda olan Türkiye’yi durdurmayı amaçlamaktadır. Tanzimattan bu yana ilk kez bu kadar güçlü hâle gelen ülkemiz bir kurtuluş savaşı vermekte hiç şüphesiz! Osman Gazi’nin deyişiyle “Oyun içinde oyun!” olan bir devirde yaşıyoruz. Ancak “Ne yapsalar boş, göklerden gelen bir karar vardır!” 


Muaz Erdem'ın Yazısı.