Kapağında pahalı eşyalar, spor arabalar, mutlu insanlar olan kataloğu size doğru çevirip başlıyor anlatmaya. Soracağınız soruları “Sohbet bölümünde sorun lütfen!” diyerek kibarca cevapsız bırakıyor. Dakikalar ilerledikçe anlıyorsunuz ki, Türkiye`de birçok ailenin canını yakan, hatta bu konu hakkında film bile yapılan “Network Marketing!” için oradasınız…

"Ya bir iş buldum, süper. Beş ay sonra altıma sıfır BMW çekiyorum. Çok kolay biliyor musun? Senin de girmeni isterim. Görüşme ayarlayayım istersen?” diyor bir gün arkadaşınız.

Gözleriniz hemen “$” işaretiyle doldu değil mi? Her şeyin para olduğu bir dünyada, insanı cezbeden bir cümle grubu. Tüm sazanlığınızla olayın içine atlıyorsunuz ve  “Kaybedeceğim en fazla bir iki saat olur.” diyerek görüşmeye gidiyorsunuz.

Ofise geliyorsunuz.  Sizi birkaç güler yüz karşılıyor. Tanışıyorsunuz; sohbet muhabbet derken o an geliyor.

Her şey gayet profesyonel. “Abi hâlâ söylemedin ne olduğunu çok merak ettim, belki yapabileceğim bir iş değildir?” diyerek toplantı odasına geçiyorsunuz. Arkadaşınız size sadece “Sabret, birazdan öğreneceksin” demekle yetiniyor. Sessizliği bozan kapı gıcırtısının akabinde içeri yetkili(!) kişi giriyor, elinde birkaç dosyayla birlikte. 10 numaranın oyuna girmesiyle, 45 dakikalık beyin gıcıklayıcı ve “boş” vaatlerle dolu bir konuşma dinlemeye hazırsınız artık.

Kapağında pahalı eşyalar, spor arabalar, mutlu insanlar olan kataloğu size doğru çevirip başlıyor anlatmaya. Soracağınız soruları “Sohbet bölümünde sorun lütfen!” diyerek kibarca cevapsız bırakıyor. Dakikalar ilerledikçe anlıyorsunuz ki, Türkiye`de birçok ailenin canını yakan, hatta bu konu hakkında film bile yapılan “Network Marketing!” için oradasınız…

Network Marketing oluşumunu burada uzun uzadıya anlatmayacağım. Sizden istedikleri, belirli bir bedel ödeyerek sisteme girmeniz, sonrasında organizasyona daha çok insan getirmeniz. Vaat edilen şey de hem onların hem de sizin kazanacak olması. Kısa yoldan “köşe olmak” yani. “Bu sayede para kazanmanızın yanında, sosyal yönünüz gelişecek, çok insan tanıyacaksınız. Misal, yarın bir gün bankada bir işiniz olduğunda, x bankacı tanıdığınıza telefon açıp, işinizi kolay yoldan halledeceksiniz.” gibi sahtekâr ifadeler…

Çok saf ve iyi niyetli oluşunuzdan kaynaklanan “oltaya geliş”inizden sonra, yemleri yemeye başlıyorsunuz. Tamam belki bu işten para kazananlar da var ama onlar sadece vitrinde! Mağazada ise sazan şeklinde tezahür eden malları görüyorsunuz.

Bu iş için çeşitli eğitim seminerleri veriliyor, çeşitli kitaplar okuyorsunuz. Her şey sadece para için. Çıkar endeksli yani. Aktif olamadığınız ve sisteme yeni insanlar getiremediğiniz zaman, hiçbir şey kazanamıyorsunuz.

Peki aynı efor, ticari bir amaç gözetilmeksizin sarfedilse? Kardeşlik olsa tek amaç? O zaman ne oluyor, Network Kardeşing! Mahsun Kırmızıgül yıllarca “hepimiz kardeşiz” diye bağırmadı mı? Müslümanlar kardeştir diye genel bir algı yok mu? Ya icraat?

2006 yılında birileri bunu düşünmüş aslında. Genç Gönüllüler diyorlar kendilerine. Ama onlar saadet zinciri değil, kardeşlik zinciri kurmuşlar. “Dert Kardeşliği”, “Dertwork” isimli farklı versiyonları da var. Dil, din, ırk, mezhep gözetmeksizin herkes kardeş. Zaten kardeşlik de bu değil midir? Sadece insanlığın göz önünde bulundurulduğu…

Ortama girdiğinizde sizi sahtekarca tavırlarla karşılayan insanlar yerine, sıcak ve içten duygularla sizden olmak isteyen insanlar olduğunu görüyorsunuz. O kadar fazlalar ki, dünyanın dört bir yanındalar. İşte network bu!

Avantajlarınız neler peki?

- Network Marketing`in sizlere vaat ettiği sosyal ortamın “kralını” ve gerçeğini hiçbir bedel ödemeden bulabiliyorsunuz.

- Sizi kimse dolandırmaya çalışmıyor.

- Network’ün geniş çevresi sayesinde, istihdam olamamanız gibi bir durum söz konusu değil.

- Oluşumun düzenlediği gezilere ücretsiz katılıp “Çok gezen mi bilir, yoksa çok okuyan mı?” sorusuna kendiniz cevap arayabiliyorsunuz.

- Gecenin bir vakti uyku tutmadığında Facebook, Msn, GTalk gibi ortamlarda, o an uykuyu tutamayan bir “Genç Gönüllü”yle konuşabiliyorsunuz.

- Türkiye`nin ve Dünya`nın neresinde olursanız olun, yolda kalmıyorsunuz. Çünkü kaldığınız yerden yola devam etmenizi sağlayacak birisini, bir Genç Gönüllü`yü bulabiliyorsunuz.

- Aklınıza bir fikir geldiğinde, bu fikri paylaşabileceğiniz, aradığınız niteliklere sahip ve sizin heyecanınıza adaptasyon sorunu olmayan insanlar bulabiliyorsunuz.

- Genç Gönüllüler arasında “artiz” aramadığı için herhangi bir şahsa gıcık olma durumunuz yok.

- Pasif olmanız durumunda sizi dışlamak yerine içinizdeki potansiyel sosyaliteyi doruklara çıkaracak ateşli ve sosyal insanlar sayesinde toplumdaki “silik” imajınızı silebiliyorsunuz.

45 dakika sürmedi değil mi bu yazıyı okumanız. Daha şimdiden kazanmaya başlıyorsunuz. Beynin bedava olduğunu göz önünde bulundurursak, evde bakın ve gerekeni yapın. “Gittim gördüm, hepsi gönüllü çocuklar. Hemen Genç Gönüllü oldum.” diyeceksiniz.


Mahmud Sami Erdem 'ın Yazısı.