Masum Anadolu`da Reklam İstismarı
Serkan Akdeniz
Televizyonlar, radyolar, internet siteleri... Her birinde ayrı ayrı reklamlar. Kimi zaman zorla izlettirilmeye maruz kaldığımız geçiş reklamları, kimi zaman tam anlamıyla ilgimizi çeken tematik reklamlar. Ne yöne baksak reklam yarışı var. Doğal olarak bir ürünün, bir markanın tanıtılması için reklama ihtiyaç var, bu kaçınılmaz bir gerçek. Bu gerçeğin bir acısıyla yüzleşmeliyiz. Bu acı ne yazık ki, masum Anadolu’nun tertemiz duyguları üzerinden hazırlanan reklam filmleri.
Oldukça büyük, kimi zaman bir şehrin her ilçesinde görebildiğimiz “fast food” zincirleri, bir yanda her bakkalın vitrinini süsleyen içecek markaları, bazen de bankalar… Anadolu insanının muhafaza ettiği değerler üzerinden reklam yarışına girişmişler.
Ramazan yaklaşırken orucumuzu neyle açacağımızı anlatan asitli içecek markası mı istersiniz?
Bakıyoruz reklama; şer odaklarının dizi ve farklı yollarla çökertmeye gayret ettiği geniş ve saygın aile kültürümüzden, elleri öpülesi dedemizden ve ninemizden, Ramazanla, oruçla yeni tanışmış evimizin en küçük ferdinden, heyecanla beklediğimiz akşam ezanımızdan, uzun sıralarda almak için beklediğimiz sıcacık pidemizden bir şeyler var.
Sahiden çok mu önemsiyorlar bizim Ramazanlarımızı ve 11 ay iple çektiğimiz o güzel akşamları?
Başka bir fast food zinciri markasının reklamına göz atıyoruz; şöyle İç Anadolu yiğitlerini anımsatan, bıyıklı, siyah kavruk tenli ve ağzında şivesiyle bir gençle ve yaşı oldukça küçük bir çocukla yeni et ürününü tanıtıyor. Reklamdaki genç “adım ismet, bu da oğlum İsmail, biz dededen mangalcıyız, onların izinden gittik” gibi ifadeler kullanıyor. Sahiden, sülale boyu toplanıp, keyif dolu muhabbet eşliğinde gerçekleştirdiğimiz mangal günlerimizi çok mu önemsiyorlar?
Ramazan kampanyası yapan bankalara ne diyeceğiz?
Reklamında “faiz” dememek için onlarca kulp bulan, evin reisi babanın, evin çocuğuna dönüp “anneannen pastırmanın her türlüsünü seviyor, dayın çemenli seviyor, diğeri antrikot seviyor, ben bu kadar pastırmayı alırsam seni ancak ortaokula kadar okutabilirim” dediği ve “Çünkü ben ailemi seviyorum ” diye biten bir reklamdan bahsediyorum. Anlam veremiyorum, Mübarek Ramazan-ı Şerif’te kaç eve pastırma yemek ümidiyle gidiyor güzel Anadolu insanı?
Örnekleri ne yazık ki çoğaltabiliriz. Bu tarz reklamlarla, aile kültürümüzden, sofra kültürümüze, ihlâsla geçirmeyi arzu ettiğimiz ibadet dolu günlerimize varana kadar tüm değerlerimizi istismar eden reklamların şirinliğine aldanmayalım. Güzel Anadolu insanının yıllardır her türlü darbeyi yemiş ama yıkılmamış değerleri üzerinden bizi etkisi altına almaya çalışan bu anlayışa teslim olmayalım.
GENÇ'ın Yazısı.