Bir kurtuluştur o an çağrılsa senin adın

Sesin ne kadar sıcak sesin ne kadar yakın

Erdem Bayazıt

Allah Resulü (s.a) bir ufuktur; insanlığın ulaşabileceği en son ufuk. Ancak erişilmez değildir; efsane hiç değildir. O’nu tanımışlığımız, O’na inanmışlığımız oranında yaklaşır bize. Ve O’nu sevmişliğimiz oranında yaklaşırız o ufka. Yaklaştıkça severiz; sevdikçe daha çok yaklaşırız.

O ufkun yüceliğini, onun insaniliğinde aramak gerekir öncelikle. O bir insandır. O insaniliğe ilâhi iksirin dokunmasıyla bütün zamanı ve mekanı kuşatan mükemmel bir model insan çıkmıştır ortaya. Tüm insanlığa kılavuz oluşunun, mucizevi kişiliğinin sırrı budur. Mucize, akıllara hayranlık veren şey.

Mucize, O’nunla sağladığı kadar hiç kimseyle uyum sağlamamıştı bu kadar. O’nun mucizeleri sade ve yalın. Şahsiyeti gibi.. Kur’an O’nun en büyük mucizesi. Dünya döndükçe O’nun en yüce insan olduğu mesajını verip duracak..

Cemil Meriç’e göre, O’nun ilk mucizesi Haticetü’l-Kübra.. Elbette bir insanın büyüklüğünü anlamak için, insanlar üzerinde bıraktığı etkiye bakmalı önce. Haticetü’l-Kübra, O’nun eşsiz insani ve ahlaki cazibesine en başta kapılan.. Yüce İslam davasına sevgili eşinin yanında ilk omuz veren.. On iki yıl boyunca en büyük manevi destek.. Kanayan yaralarını saran şefkat eli.. O’nun ilk mucizesi, kuşku yok!

O’nun kutlu mesajını dört bir yana taşıyan Sevgili Dostları.. Onlar bizi, O’nun yüce ufkuna ve doğruluğuna götüren yıldızlar.. O’nu bize olduğu gibi, bütün muhteşemliğiyle yansıtan ay parçaları.. Her biri bir mucize..

Onların Yüce Peygambere (s.a) olan sevgi, ilgi ve dikkatleri, bütün insanlığın O’nu her yönüyle tanımasına fırsat veriyor.

Acaba bir insan daha var mıdır, hayatı böylesine ayrıntılı bilinen? Hayat kronolojisi bir kenara.. İnsanlarla birebir yaşadığı diyalogları, nerede kızıp nerede sevindiği, neye sevinip neye üzüldüğü, beğenileri, öfkeleri.. Fiziki ve insani özellikleri.. Acaba bir insan daha var mıdır, hayatı ve şahsiyetiyle ilgili bu kadar çok kitap yazılmış olan? O nasıl bir insandır ki, yüzyıllardır hakkında kütüphaneler dolusu eser kaleme alınmış! Ve durmuyor, günbegün yeni eserler yazılıyor, yeni araştırmalar yapılıyor. Ortaya konan bütün bu eserlerin her birinde ayrı bir özellik, ayrı bir güzellik! İşte bu O’nun bir başka mucizesi!

***

Peygamber Efendimizi anlatan eserlere siret veya onun çoğulu olan siyer kitapları deniyor. Bu işin pirleri, İbn İshak ve onun takipçileri, Vakidi, İbn Sa’d ve İbn Hişam. Onların eserleri bir nevi siyer ilminin kök ve gövdesini oluşturuyor. Yazılan diğer eserler bu gövdenin yapraklanıp çiçeğe durmuş hali. Ancak her çiçekte başka bir koku, başka bir renk ve motif..

Tabii yüzlerce tefsir ve hadis koleksiyonunu, tarih ve biyografi(tabakât) kitaplarını göz ardı etmeyelim. Bu eserler İslam dininin Kur’an’dan sonra ikincil kaynaklarını oluşturdukları gibi, siyer alanının da kaynağını oluştururlar.

***

Şimdi, O’nun hayat ve şahsiyetini günümüz insanına anlatan kitapların birkaçından söz edelim. Bu kitapları “beni en çok etkileyenler” diye nitelendirmem mümkün. İlki Üstad Necip Fazıl’ın Çöle İnen Nur’u. Arı duru bir Türkçe.. İnsanı sürükleyip götüren etkileyici, edebi bir üslup.. Kaynaklara boğulmadan, samimi bir atmosferde akıp giden satırlar..

Kitabın samimiyeti sanki şu ifadelerde gizli: “Sana inanmış, inanmakta ve inanacak olanlar, deniz kıyılarında kum misali… Ben de bu hudutsuz yığında bir kum tanesiyim…”

O Kutlu Nebi’nin hayatı edebi bir dille ancak bu kadar güzel anlatılabilirdi. Ve bunu ancak o kusursuz Türkçe’nin, o büyük dava ruhunun sahibi yapabilirdi. Üstada geride böyle bir eser bırakıp gittiği için hayır dualar etmeliyiz.

İkincisi, O’nun şahsiyetinin belirgin çizgilerini yansıtan bir eser. O’nun şefkatini, nezaketini, zarafetini, diğergâmlığını, tevazuunu… Engin rahmetinin insani ufukları nasıl kuşattığını anlatan derûni bir eser. Osman Nuri Topbaş Hoca Efendinin, Rahmet Esintileri..

Kitap ayrı bir ruhani iklimde yazılmış, her cümlesinde türüm türüm feyz-i nebevinin rayihaları var.. Kitabın İngilizce Çevirisini okuyan bir Avrupalı, bu eseri sanki asr-ı saadette yaşayan biri yazmış, öylesine etkili, öylesine canlı, demiş. Doğrusu eseri ilk okuduğumda ben de aynı hisleri yaşamış, tekrar okunmak üzere işaretlemiştim.

Biz de hocamızın şu duasına amin diyelim: “Allah Resûlü’nün muhabbetine medar olması niyazı ile kaleme alınmış bu eseri, Cenab-ı Hakk, gönüllerimizin gülşeni ve feyz membaı eylesin!”

Diğer bir kitap, günümüz değerli İslam Alimlerinden Ramazan el-Bûti’nin Fıkhü’s-Siyre’si. Kitap klasik bir siyer kitabı tarzında yazılmış. Peki günümüz Müslüman’ı bu olaylardan hangi dersleri çıkarmalıdır? Hangi mesajları almalıdır? Bu kitabın en güzel tarafı, bu soruya cevap vermesidir. Öyle ya, Hz. Peygamber’in (s.a.) hayatı sırf kronolojiden ibaret değil. Her dönemde insanların alacağı ayrı ayrı ibretler var. Müellif, bu dersleri başarıyla karşımıza çıkarmış. Bana göre kitabı değerli kılan işte bu özelliği.

Martin Lings’in, Hz. Muhammed’in Hayatı (The Life Of Muhammad) adlı kitabı zikre değer bir başka siyer çalışması. Eserin çok farklı dillere çevrilmesi, siyer ödüllü olması ve Türkçe’deki baskı sayısı kıymetini ifade ediyor aslında.

Ama bana sorarsanız, kitap gerçek bir siyer tadı veriyor, insanı sürüklüyor, yormuyor. Kısa kısa kareler halinde, öz bir biçimde anlatılıyor olaylar. Bu kareler birleşiyor, gözlerimizin önünden bir şerit gibi akıp gidiyor. Her bölümün başlığı bile ayrı bir güzellikte. Her bölümde Peygamberimizin yaşadığı canlı tablolar; şahika örnekler gündeme getiriliyor. Yakın zamanda ebediyete uğurladığımız bu güzel İngiliz Müslüman’ın “çağdaş sireti”ni hâla okumamışsak, bence hiç durmayalım!

Sözünü edeceğim son eser ise Merhum Muhammed Hamidullah’ın, İslam Peygamberi (Le Prophete de l’Islam) Titiz bir çalışmanın, akıl almaz bir emeğin ürünü olan bu eseri benim aciz kalemim anlatmaya kifayet etmiyor. Üstad Hamidullah, yüzlerce orijinal kaynağa inip, en ücra noktaları aydınlatmaya çalışmış. Efendimizin hayatıyla ilgi, yüzlerce belgeyi gün yüzüne çıkarıp O’nun niçin insanlığın en yüce ufku olduğunu ortaya koymuş. Bütün bu vesikalara getirdiği yorumlarla bu kitap belki bir daha eşine hiç rastlamayacağımız kıymetli bir siyer koleksiyonu…

Şu an ise elimde Ali Şeriati’nin Muhammed’i Tanıyalım adlı kitabı var. Kaç zamandır okunmayı bekleyen bu esere bugün sıra gelmiş olması benim açımdan sevindirici. Müthiş bir sosyolog ve entelektüel, kuvvetli bir edebiyatçı ve dava adamı olan bu Müslüman mütefekkir bakalım o ufku nasıl anlatmış bize?

Ben bu eserleri beni insanlığın medar-ı iftiharına yaklaştıracak vesileler olarak görüyor, bu yoldaki yürüyüşüme devam ediyorum. Ancak biliyorum ki bunlar, deryadan bir katre, denizden bir damla sadece.


Mesut Kaya'ın Yazısı.