Sihirli Değnek Beklersen Çok Teklersin
Dergilerin “editörden” köşeleri kimilerine göre “derginin kalbi”dir, kimilerine göre “en az okunan” bölümlerdir. Biz her ay buraya yazacaklarımız hususunda çokça düşünür, öncesinde epey bir fikir sancısı çekeriz. “En son ve en zor çıkan” yazı olur genelde, bittiğinde de dergi baskıya gider birkaç saat içinde.
Bu sayıda ne yazacağımıza tam karar verememişken, GENÇ’e sık gelip giden genç dostlarımızdan biri yanımıza geldi, hâlimizi görünce durumu anladı ve şöyle dedi: “Size ilham vereyim mi? İster misiniz?” Böyle güzel bir teklife hayır demek mümkün değildi. Anlat dedik ve başladı konuşmaya:
- Hayatımda çok ama çok fazla anlam yüklediğim üç konu var, çocukluğumdan beri bunlar kalbimi, zihnimi meşgul ediyor. Birincisi şu: Hâfız olduğum zaman hayatımda çok şey değişecek diye düşünmüştüm. Hâfız olmak en büyük hedefimdi, olursam her işim rast gidecek diye inanmıştım. Kısmet oldu, hâfız oldum, lakin hayatımda sihirli bir değnek etkisi yapmadı. Sonra üniversitede İlahiyat fakültesini kazanırsam çok mutlu olacağıma, Allah tarafından büyük bir lütfa uğrayacağıma inandım, hayalim, hedefim, gayem bu oldu. Kısmet oldu, İlahiyat’ı kazandım, şu an okuyorum. Lakin yine beklediğim gibi olmadı, aynı hâfızlık gibi çok fazla anlam yüklediğim bu meselede de aradığımı bulamadım, adeta hayal kırıklığına uğradım. Hâfız olursam, İlahiyat’a girersem, Allah bana “yürü ya kulum” diyecek diye düşünmüştüm, her şey bir anda değişecek sanmıştım, bu hâdiselere haddinden fazla anlam yüklemiştim, fakat benim için ikisinde de hayal kırıklığı kaçınılmaz oldu. Şimdi sıra üçüncü konuya geldi, yani evlilik meselesine, ona da çok ümit bağlamış ve fazlaca anlam yüklemiş bulunuyorum. Bakalım ne olacak, bilemiyorum...
Söylediklerini tebessümle dinledik ve latife olsun diye “ilk ikiden ibret al da üçüncüye de sihirli değnek zannetme istersen” dedik, birlikte güldük.
Genç arkadaşımızın anlattıklarından ilhamla şunları söylemek isteriz:
* Duygu, düşünce ve davranış dünyamız esaslı bir akidenin, sağlam bir inancın temelleri üzerine inşa edilmedikçe hayatı bütünlüklü bir şekilde kavramamız çok zor olabilir, olgunlaşma sürecimiz uzayabilir.
* Hayat ve ölüm arasında her daim imtihandayız. Çeşitli hadiselerle, sorularla, sorunlarla karşılaşıyoruz. Son nefesimize kadar, hangimizin daha güzel amel işleyeceği deneniyor. Kimseye gücünün üzerinde yük yüklenmeyeceği ilan edilmiş.“Falan hedefime ulaşırsam her şey değişecek ve hayatım müthiş olacak” şeklinde sabit fikirlere kapılmak yerine içinde bulunduğumuz her hâli ve şartı imanla, sabırla, salih amelle süslemeye gayret edebiliriz.
* İnsanız, bir umuda sarılma, ümitle yaşama ihtiyacı duyarız. Doğru olan da budur zaten. Lakin ümitli olmak başkadır, sihirli değnek arayışı başkadır. Hayatımızda ne kadar çok “sihirli değnek” beklentisi ve takıntısı varsa o kadar çok hayal kırıklığı yaşamamız da söz konusu olabilir. Sihirli değnek beklentilerini sıfıra indirip irademizin hakkını verme ve gayreti kuşanma üzerine kendimizi yetiştirmeliyiz.
* İnsanı insan yapan, hayatımıza değer katan asıl ve asil kıymetlerimiz hiç değişmedi: İman, irade, ihlas, rıza, tevekkül, vefa, sevgi, hürmet, adalet, merhamet, dua, sabır, metanet, cömertlik, yardımseverlik vs... Muhayyel bir gelecekte değil, her an sonsuzluğun, bereketin, güzelliğin, huzurun kapısını aralamak isteyenlere duyurulur.
***
Bu sayımız Çanakkale’de ölümü öldüren, henüz 15’inde, 18’inde iman, İslam, irade, sabır, şecaat kahramanları olan ölümsüz ve “seçilmiş” gençlere ithafen hazırlandı. 18 yaşının milletvekilliğine uygun olup olmadığının tartışıldığı şu zaman dilimlerinde, meseleye buradan yaklaşmak istedik. Çünkü inanıyoruz ki Çanakkale’de destan yazan 18’liklerin aziz ve mukaddes hatıraları sonsuza kadar göğsümüzü kabartmaya, gözlerimizi yaşartmaya ve “ebedî gençlik” hedefini hatırlatmaya devam edecek.
Nisan ayında görüşmek üzere.
Muhabbetle...
Süleyman Ragıp Yazıcılar'ın Yazısı.