Abdullah Güner

Türkiye’nin ilk hava fotoğrafçısı Orhan Durgut, 12 yıldır Mekke’de fotoğraf çekiyor, Mescid-i Haram’daki değişimi belgeliyor. Türkiye’de 81 ili, dünyada birçok yeri havadan fotoğrafladı. ”Her zaman fotoğraf ile güzeli göstermeye çalıştım” diyen Orhan Durgut ile fotoğraf yolculuğunu konuştuk.

Hava fotoğrafçısı olarak başladığınız fotoğraf yolculuğunuza bugün Mekke fotoğrafçısı olarak devam ediyorsunuz. Fotoğrafçılık hikâyenizi sizden dinleyebilir miyiz?

Ortaokulda fotoğrafçılık koluna girerek fotoğraf yolculuğum ve merakım başladı. 1977’de İstanbul’a gelerek önce stüdyo daha sonra endüstriyel fotoğrafçılık yaparak sektöre adım atmış oldum.

Uçma hevesimi de 1986 yılında Türkiye’ye gelen ilk ticari helikopteri gazete ilanında görüp kiralayarak, fotoğrafçılık ile bir araya getirdim. Sevdim ve devam ettim.

Türkiye’de 81 ili, dünyanın birçok yerini havadan fotoğrafladınız. Gökyüzünden bakınca Türkiye ve dünya nasıl görünüyor? Unutamadığınız anlar ve etkilendiğiniz fotoğraflar neler oldu?

Havadan açı çok genişliyor. Şehir planının çarpıklığı görüldüğü kadar, yerde gözden kaçan güzellikler de göze çarpıyor. Ben hiçbir zaman kötünün, negatifin fotoğrafını çekmedim. Her zaman fotoğraf ile güzeli göstermeye çalıştım. Ülkemiz çok güzel, anlatmakla bitmez. Ancak İstanbul tabii ki bir başka güzel. Anadolu’da ise şehirlerarası uçuşlarımızda eşsiz manzaralara şahitlik ettik.

Yaptığınız bir dua sonrasında Mekke-i Mükerreme’de fotoğraf çekmeye başlıyorsunuz. Nasıl dua etmiştiniz, neler yaşadınız?

2005 yılında hac vazifesi için Mekke’ye gittiğimde Mekke’deki değişimin farkına vardım ve bu değişimin belgeleyeni olmak için Allah’a dua ettim. Duam kabul oldu. 12 yıldır Mekke’de fotoğraf çekmeye devam ediyorum.

Bu fotoğraflar umarım gelecek nesildeki ümmet-i İslam’a ışık tutacaktır. Mimarlık, restorasyon, sanat tarihi öğrencileri bu fotoğraflar sayesinde geçmişten ve Mekke’den haberdar olacaktır. İlk duamız kabul oldu çok şükür. Şimdi de gelecek nesillere ulaşması için dua ediyoruz.

II. Abdülhamid Han’ın yaptırdığı fotoğraf arşivi gibi “Durgut Mekke Arşivi”mizin de asırlarca tarihe ışık tutması en büyük hayalimiz. 

Havadan kutsal topraklara baktığınızda neler hissediyorsunuz? Çektiğiniz fotoğrafların özellikleri nedir?

O hissi anlatmak gerçekten çok zor. Kâbe-i Muazzama’yı ilk gördüğünüzde yaşadığınız duyguyu tarif etmek ne kadar zorsa bu da bir o kadar zor.

Çektiğim fotoğrafların eşi benzeri yok, çekilmedi ve çekilemez de. Ben de Mescid-i Haram’daki o değişimin fotoğraflarını çektim ve o günler artık geride kaldı. İnşaat ilerledi, geri dönüşü yok. Bu tarihe tanıklık ettiğim için çok şükrediyorum. 

Mekke’nin son 10 yıllık değişimini kayıt altına alan dünyanın ilk ve tek panoramik fotoğraf albümü ‘Sema’dan Mekke-i Mükerreme’yi hazırladınız. Bu anlamda Mescid-i Haram’da nelerin değiştiğini gözlemlediniz?

Ümmet için güzel şeyler yapıldı. Özellikle Kâbe’de mataf alanındaki genişletme tavaf yapanları oldukça rahatlatacaktır. Aynı anda daha çok Müslüman tavaf yapacak, namaz kılacak, dua edecek, ibadet edecek. Müslümanlar her şeyin en iyisini hak ediyor. Bunca değişimin 7/24 yaşayan bir şehirde yapıldığını unutmamak gerek. 

‘40 İslam Şehri’ isimli fotoğraf projeniz devam ediyor. Hangi şehirler var bu çalışmanızda? Neler anlatıyorsunuz?

Projede, İstanbul’dan Halep’e, Şam’dan Fas’a birçok kültür, medeniyet, tertip, düzen ancak tek din; İslam mevcut.

Bu projemizdeki asıl hedef din bütünlüğü, din kardeşliği. Farklı mezheplerden de olsak, aynı abdestti alıyoruz, aynı Kıble’ye dönüyoruz, aynı Rabb’e ibadet ediyoruz. Bir bütün olduğumuzun, kardeş olduğumuzun farkına vardırmak hedefimiz inşallah. 

Batı’da İslam karşıtlığının ya da İslamofobinin yükseldiği bir zamanda fotoğraflar üzerinden de Müslümanların, İslam’ın imajı “terör” olayları ile yan yana anılıyor. Bu anlamda fotoğraflarla İslam’ı anlatmak için neler yapabiliriz? Fotoğrafla İslam’ı nasıl anlatabiliriz?

Batı her zaman olana değil, olmasını istediğine inanıyor ve inandırıyor. Biz önce kendi içimizde batının bu inancının yanlış olduğunda hemfikir olmalıyız. ‘Acabamız’ olmamalı. Dik durmalıyız, boyun eğmemeliyiz.

Ben her zaman fotoğrafta güzeli gösterme niyetinde oldum. Bir şehri ya da mekânı fotoğraflarken kadraja güzelleri sığdırmaya özen gösteriyorum.

Mümkün olduğunca İslamiyet’i güzel anlatan kitaplar, filmler ve projeler yapmak gerekiyor. Mekke’de yere atılan bir çöpün fotoğrafını çekmektense, o çöpü alıp çöpe atmak hem İslamiyet’e hem insanlığa daha çok şey katacaktır. Kusurlarımızı kendi içimizde çözüp birliğimizi daim kılmalıyız. 

Yaptığınız çalışmalara nereden ulaşabiliriz?

Sosyal medya adreslerimizden ulaşabilirsiniz.

Facebook Sayfası: https://www.facebook.com/Orhan.Durgut.Offical.Page/

Facebook Profili: https://www.facebook.com/orhan.durgut.96

Instagram Profili: https://www.instagram.com/orhandurgut/


GENÇ'ın Yazısı.