Ellerine tek butonla on binlere erişme imkanı geçiren kifayetsiz tebliğciler, daha kendilerinin anlamadığı dini, bir de başkalarına anlatmaya çalışıyorlar yalan yanlış. İslam’a olan katkıları beyin ameliyatına girmiş kasaptan ziyade değilken bugün Allah için filanca “caps”i paylaştım diye hepimizden rahat uyuyorlar geceleri…

Önce birkaç örnek vereceğim. Sonra konuyu bağlayacağım.

Sosyal medyada İslam’ı tebliğ etmek gayesiyle yapılan birtakım paylaşımlar var. Hepsi de çok beğeni, çok paylaşım almış “caps”ler… Örnek olarak seçtiğim ilkinin içeriği şöyle: “Münker ve Nekir’in ‘Rabb’in kim?’ sorusuna Muhyiddin-i Arabi Hazretleri şu cevabı verir ‘Biz, bizle beraberken bizi bize sordular. Biz, bizden hiç ayrıldık mı ki bizi bize sorarlar? Biz, bizden başka mıyız ki bize sorarlar?’ Melekler, kaydı nasıl tutacaklarını şaşarak Allah katına başvurduklarında Cenab-ı Hak şöyle nida eder ‘Muhyiddin kulumu dünyada kimse anlamadı. Ölünce de melekler anlamadı. Onu bana bırakın. Ben anladım. Cevap tamamdır.’”

İçeriği okuyunca, paylaşımı yapan arkadaşa Facebook üzerinden sual ettim: “Merak ettim sadece; hadiseyi kim kaydetmiş acaba?” Cevap: “Manevi kameramanlar, melekler v.b... Bu bir kalb işi. Buradaki mesaj önemli olan.”

Hikayeler, menkıbeler, masallar yahut diğer her türlü anlatılar… Evet, insan isterse masallardaki ejderhaların dahi gerçek olduğuna inanabilir. Kendi sorunudur. Konu dinse; mesele kalp işi değil; delil ve şeriat işidir. Artık vahiy alacak bir peygamber daha gelmeyeceğine göre; Rabb’in sözlerini içeren bu haberi kim almış olabilir? Gaybı Allah’tan gayrı bilen yok iken Muhyiddin Arabi Hazretleri’nin akıbetini garanti eden bu haber nereden? Günde yetmiş defa istiğfar eden bir peygamberin ümmetinden mi gerçekten? Ayrıca mezkur metinde Arabi Hazretleri(?) insanların anlayamayacağı, meleklerin dahi aklının yetmeyeceği, sade Allah’ın anlayabileceği bir şey söylemiyor bile. Basitçe “Ben her an Allah’la beraberdim” diyor. Bu mu yani!?

Bir diğer Facebook içeriği: “Kalp, kanser olmayan tek organdır. Hastalık barındırmaz. Ömür boyunca 300 metrekarelik 500 havuzu dolduracak kadar kan pompalar. Ve bunu bir saniye bile dinlenmeden yapar. Kalp öyle bir motordur ki enerjisini kendi üretir. Bizleri bu şekilde muazzam yaratan Rabbimize şükürler olsun.”

Önce basit birkaç düzeltme: “Kalp kanser olmaz” Kalp de her organ gibi kanser olur. “Kalp kanseri” ifadesine rastlayamamamızın nedeni söz konusu durumun “kalp kanseri” değil “kalp tümörü” olarak adlandırılmasıdır. Primer ve sekonder olarak tanılanan onlarca “kalp kanseri” türü hakkında Google’da yapacağınız basit bir aramayla bilgi edinebilirsiniz. “Hastalık barındırmaz” Kanser dışında daha birçok hastalığa yakalanması söz konusudur ki münhasıran “Kardiyoloji” adı verilen bir bilim dalının inceleme sahasına dahildir. “Bir saniye bile dinlenmez”. Her kalp atışı 0.85 saniye sürer bunun 0.15 saniyesi kulakçık kasılması, 0.15 saniyesi karıncık kasılmasıdır yani kalp her kasılma sırasında 0.40 saniye dinlenir. Yaklaşık dakikada 72 atım yaptığını kabul edersek kalbimiz günde 103680 atım yapar ve 24 saatin 11.52 saatini dinlenerek geçirir.

Varsayalım kalp hakkında verilen bilgiler doğru… Kalp, kanser olmayan tek organ(!) olduğu için Allah’a iman etmiş olsak yani… Kanser olan diğer organlara hatta kanserin var oluşuna baktığımızda ne yapacağız? Dinden mi çıkacağız?!

Son örnek: “Vücudun kana en çok ihtiyacı olan bölgelerinden biri beyindir. Ama en zor kan ulaştırılan yer yine beyindir. İnsan beynine en güzel kan akışı ise “Secde” halindeyken sağlanır… Namaz kılanların bu sebeple bunama riskleri büyük oranda azalır.”

Yani “Haşa” insanı “Ahsen-i Takvim” üzere yaratan Allah, insan vücudunun kana en çok ihtiyacı olan bölgesine, kan ulaştırması gereken düzeneği tam beceremedi de bizden secdeye giderek onun bıraktığı eksikliği telafi etmemizi istiyor öyle mi?!! Beynimize kan gitsin diye! Namazı bu yüzden kılıyoruz? Birilerinin beynine yeterince kan gitmediği açık…

Sosyal medya kritiklerimizin seviyesini “harama bakma” hassasiyetinin bir on tık kadar üzerine almamız gerek. Bir bid’at kaynağı olarak sosyal medya; asıl tehlike bu! Ellerine tek butonla on binlere erişme imkanı geçiren kifayetsiz tebliğciler, daha kendilerinin anlamadığı dini, bir de başkalarına anlatmaya çalışıyorlar yalan yanlış. İslam’a olan katkıları beyin ameliyatına girmiş kasaptan ziyade değilken bugün Allah için filanca “caps”i paylaştım diye hepimizden rahat uyuyorlar geceleri… 


Sinan Özgenç'ın Yazısı.