Taha Süha Şimşek

İnsanoğlunu tanımak ve idare etmek ne kadar zor değil mi? “En zor iş insanı idare etmektir” ifadesini sıklıkla duyarız... İşin aslının hiçte söylenen gibi olmadığı ise aşikârdır. Mesele: Sen ile ben arasında, ”Sen bende ben sende dirilmeliyim düsturu” ile bakmak gerek belki de. Böyle bakıldığında insanı idare etmek nasıl zor olabilir ki? İnsan kendisinden olana, bir parçası olarak gördüğüne zor bakamaz.

Hem biz birbirimize zimmetli değil miyiz? İnsanı idare ettiğini düşünen kişi belki idare edilen kişidir ve bunun farkında olmayabilir. Çıkıp dese ki biri: ¨Ben seni idare ediyorum, seni yönetiyorum” diye. Burada onun da aslında idare edildiği, yönetildiği anlamı çıkmaz mı? Kainat zaten bir idare, bir yönetim mekanizması değil midir?

İdare dediğimizde aklımıza ”yönetme” amacının gelmesi de ilginç zaten. İnsan sadece yöneterek mi idare edilir? Babamla yaşadığım ve bana büyük tesiri olan şu bahis, idare etmenin çok boyutlu birşey olduğunu göstermiştir bana. Ticaretle uğraşan babam, bir borçlusunun, borcunu sürekli geciktirmesi üzerine, kendisinin de dar boğazda olduğu dönemde parayı isteyecek ama nasıl? ”Paramı ver!” demek yerine selam vererek, kendisini hatırlatarak, en azından borçluyu kırmayarak, yani idare ederek... Bu ve bunun gibi, daha nice güzel idare sanatı vardır içimizde.

Dünya imtihan sahası başlangıç ve sonu senin elinde olmayan müsabaka değil mi? Hayat, iktisat bilimi gibi tercihler ve ihtiyaçlar sınırsız ama kaynaklar kıt. Kaynak, ahiret hazineni güzel amellerle doldurmak için sana verilen ruhsatlar. Yaratılışın kıyamete kadar devam etmesi gibi insanında zihni ve fikri tekâmülü devam ediyor. Hiçbirimiz fikirsel tekâmüle ulaştığımızı iddia edemeyiz. İslam medeniyetinin ileri gelen fikir adamlarına baktığımızda kendilerini hâlâ fikri olgunluğa ulaşamamış saydıklarını görürüz. Bu tevazuuyla birlikte gelen bir edep göstergesidir aynı zamanda. İnsan diploma sahibi olabilir, sosyal statüsü yüksek olabilir, halk arasında hürmet edilen değer verilen biri olabilir. Fakat gerçek değer ölçüleri nelerdir acaba?

Mesela ön yargı ile bakmak bir ölçü olabilir mi? Gün içerisinde her hareketiyle mütavazi, dost canlısı ve ”benden” olan arkadaşım, nasıl olur da birden başkası gibi olabilir? Benim penceremden bakma hassasiyeti göstermediği gibi, yerine penceremi kırdığının farkında bile değil... Günümüz insan ilişkilerine birçok zarar veren, tepeden bakma ve kibirli tavır yerine, herkesten öğrenilecek bir şeyler olduğuna, aslında kendimizi başkalarından daha çok eleştirmemiz gerektiği bilincine varabilirsek, belki de sırtımıza yüklediğimiz bu gereksiz ve haksız yükten kurtulmuş ve daha sağlıklı ilişkiler kurmak suretiyle rahatlamış olacağız. Ne dersiniz?


GENÇ'ın Yazısı.