Ali Rıza Hoca
Büyük insanların gölgesi küçük kendisi büyük olur da yaklaşanın yaklaştıkça sevgisi saygısı artar. Ali Rıza Hoca büyük insanlardan...
Uzun zamandan beri ismini duyup tanışmak istediğim bir insandı Ali Rıza Hoca. Şükür, nasip oldu geçen aylarda tanıştım, nasiplendim. Eskişehir’de yaşıyor, hep orada yaşamış. Bir akşam vakti konferans daveti üzerine vardığım Eskişehir’de Ali Rıza Hoca’nın televizyon programına davetli olduğumu öğrenince hem şaşırdım hem sevindim. Şaşırdım çünkü hocanın televizyon programı yaptığını bilmiyordum, sevindim çünkü sonunda hoca ile tanışma imkanını bulmuştum.
Televizyon binasına hocadan önce varmıştım. Eskişehir ve çevresinde yayın yapan yerel bir televizyon kanalı. Girişin alt katında yer alıyor stüdyolar, dik derin bir merdiven var. Hocanın yukarıdan sesini duyduğumda her ne kadar görmesem de seksen küsür yaşında olduğunu bildiğim için merdivenden inerken zorlanacağını düşünerek yardım etme niyetiyle merdivenlere doğru yönelmiştim ki şaşkınlıkla gördüm hoca yere benden sağlam basıyor. Bir o kadar dinç, bir o kadar sağlıklı. Sonrasında stüdyoya geçtik ve program başladı. Bir saatlik program boyunca hocada hususen 5 özellik dikkatimi çekti ve sizlerle paylaşmak istedim:
Birincisi ciddiyet. Hoca programa hazırlanmış, benim konumla ilgili sorular hazırlatmış ve program öncesinde dikkatle onlara çalıştı, ayıkladı, öyle sorular sordu. Her konuşmasına da böyle dikkat ve titizlikle, ciddiyetle çalışır hazırlanırmış. 20’li yaşlarından beri insanlara fasılasız ve düzenli olarak hitap ettiği halde seksenli yaşlarında halen konuşmaları için heyecanlanması ve hazırlanması bizim öğrenmemiz gereken önemli bir duruş diye düşünüyorum.
İkincisi sebat. Hoca 94 yılında başlamış haftalık program yapmaya ve yirmi yılı aşkın bir zamandır her hafta bu programı yapmayı hiç bırakmamış, devam ediyor. 28 Şubat döneminde de çok zorladıkları hâlde bırakmamış, bugünlerde de bu kanal bana küçük diye düşünüp bırakmamış. Haftalık olarak yaptığı programları dokuz yüz bölümün üzerinde ve hoca bin olunca bırakırım herhâlde diyor. Rabbim ömrüne bereket versin de devam etsin inşallah. Küçük büyük demeden, kolay zor demeden yaptığımız işe uzun soluklu sebat gösterme konusunda hocayı güzelce örnek aldım kendime.
Üçüncüsü nezaket. Hoca program boyunca ve sonrasında torunu yaşındaki bana karşı tertemiz bir dil ve olanca nezaketiyle konuştu. Tevazu gösterip iltifatlar etti. Programdan sonra kendisini götürenlerden ayrılıp otele kadar yanımda kaldı. Zaten beni görmüş, dinlemiş olmasına ve programdaki konunun aynısı olmasına rağmen ertesi gün konferansa da katılıp sonuna kadar dinledi. Rahmet olsun bu nezaketi Erbakan Hocada da müşahede edip hayran kalmıştım, Ali Rıza Hocada da müşahede edip hayran kaldım.
Dördüncüsü dert. Hoca program boyunca insanların işine yarayacak, direkt hayatlarına uygulayabilecekleri bilgileri alma konusunda oldukça ısrarcı oldu. Öylesine bir program yapalım değil de programdan insanlar istifade etsinler, hayatlarında uygulayacakları yeni şeyler öğrensinler derdini program boyunca hiç kaybetmedi ve hep bu minvalde sorular sordu.
Beşincisi sadakat. Hocayı programa getiren ve program boyunca hocayı bekleyen arkadaşlarla tanıştık. Hepsi gündüz işinde gücünde ama mesai sonrasında hocayla birlikteler. Uzun yıllardan beri onunla birlikte oldukları hâlde hâlen büyük bir huzurla yanında bulunmaya devam ediyorlar. Gözlerinden okunuyor hocayı ne kadar sevdikleri ve saydıkları. Küçük insanların gölgesi büyük kendisi küçük olur da onunla biraz yarenlik edenler gerçek boyunu gördüklerinde uzaklaşırlar. Büyük insanların gölgesi küçük kendisi büyük olur da yaklaşanın yaklaştıkça sevgisi saygısı artar. Ali Rıza Hoca büyük insanlardan.
Bazı meziyetleri kazanmak için bilmek, okumak, öğrenmek yetmiyor illa ki müşahhas görmek gerekiyor. Ali Rıza Hoca’nın duruşunda ve yaşayışında dikkatimi çeken beş hususu ben de daha önce biliyordum siz de biliyorsunuzdur. Ancak bilmekle kalmayıp yaşamak için yaşayan bu insanları da bilmek, tanımak, yanlarında yamaçlarında bulunup istifade etmek gerekiyor. Ömürleri uzun ve bereketli olsun, sayıları hep artsın da halleriyle hallenip biz de onlar gibi ciddiyet, sebat, nezaket, dert ve sadakat sahibi insanlar olalım.
Mehmet Dinç'ın Yazısı.