7 Yeni Dünya
“Kâinatta yalnız mıyız?” sorusuna İslâmî açıdan bakıldığında ayetlerde ve hadis-i şeriflerde kâinatta başka canlıların olabileceği yönünde bazı işaretlere rastlamak mümkün. En doğrusunu hiç şüphesiz Allah bilir…
Geçtiğimiz Şubat ayında gökbilimciler 40 ışık yılı uzaklıkta yedi tane ötegezegen buldu. Ötegezegen, Güneş Sistemi dışında keşfedilen gezegenlere verilen isimdir. Bu keşfi en önemli kılan özelliklerin başında yeni keşfedilen bu 7 ötegezegenin hepsinin neredeyse Dünyamız’ın boyutlarında olması ve Dünya’nın yüzey sıcaklığına yakın değerlere sahip olmasıdır. Çünkü şimdiye kadar keşfedilen ötegezegenlerin tamamına yakını Jüpiter gibi büyük boyutlu ve soğuktur. Bu müthiş keşif, ötegezegenlerin TRAPPIST-1 olarak da bilinen aşırı soğuk bir cüce yıldız olan ana yıldızlarının önünden geçişi sırasında; ESO’nun Çok Büyük Teleskobu da dâhil olmak üzere yer ve uzay merkezli teleskoplar kullanılarak yapıldı. Yedi ötegezegenden üçü yaşanılabilir bölgede bulunuyor ve bunlar yüzeylerinde sıvı su barındırıyor olabilir. Bu da yıldız sisteminin hayata ev sahipliği yapma ihtimalini arttırıyor. Şimdiye kadar yapılan keşifler arasında bu gezegen sistemi, en fazla sayıda Dünya büyüklüğünde ötegezegene ve aynı zamanda en fazla sayıda yüzeyinde sıvı su bulundurabilecek ötegezegene sahip.
Yedi ötegezegene, yıldızına yakınlık derecesine göre TRAPPIST-1b, c, d, e, f, g ve h isimleri verildi. Yedi ötegezegenin yörüngeleri, Jüpiter’in Galileo uydularının Jüpiter etrafındaki yörüngelerinden daha büyük değil ve Güneş Sistemimiz’deki Merkür’ün yörüngesinden daha küçük. Yörüngeleri küçük olduğu için bu ötegezegenlerin kendi yıldızları etrafında bir tam turu yani bir yılı çok kısa sürüyor. TRAPPIST-1’e en uzak olan ötegezegenin bir yılı yaklaşık 20 dünya gününe eşit. Ancak, TRAPPIST-1’in az kütleye ve düşük sıcaklığa sahip olması, gezegenlerine ulaşan enerjinin Güneş Sistemimiz’deki iç gezegenlerin aldığı enerjiyle benzer olduğu anlamına geliyor. Örneğin TRAPPIST-1c, d ve e gezegenlerinin aldığı enerji miktarı sırasıyla Venüs, Dünya ve Mars’a ulaşan enerjiyle yaklaşık olarak aynı.
TRAPPIST-1, Güneş’in sadece %8’i kadar olan kütlesiyle yıldızsal anlamda aslında çok küçük ve Kova takımyıldızının yakınında olmasına rağmen çok sönük görünüyor. Gökbilimciler, bunun gibi cüce yıldızların yakın yörüngelerinde çok sayıda dünya boyutunda ötegezegen barındırdığını düşünüyor; bu da onları dünya dışı hayat avında umut vadeden hedefler yapıyor. Ancak TRAPPIST-1 bu özelliklere sahip olan ilk sistem. Ama tek olup olmadığı ilerleyen zamanlarda ortaya çıkacak.
Keşfi yapan ekip, sistemdeki tüm ötegezegenlerin büyüklüklerinin Güneş Sistemimiz’deki Dünya ve Venüs ile benzer ya da biraz daha küçük olduğunu belirledi. Ekip aynı zamanda yaptıkları yoğunluk hesaplamaları sonucunda en az altı ötegezegenin muhtemelen kayalık olduğunu ileri sürdü.
Bazı gezegenlerin yörüngeleri onları diğerlerine göre daha güçlü aday yapsa da sistemde keşfedilen yedi ötegezegenin tümünün yüzeyinde sıvı su bulunma ihtimali var. Bu yeni keşifler TRAPPIST-1 sistemini gelecek çalışmalar için çok önemli bir hedef yapıyor. Hubble Uzay Teleskobu hâlihazırda gezegenlerin atmosferlerini araştırmak için kullanılıyor ve ekip üyesi Emmanuël Jehin gelecekteki ihtimaller konusunda: “ESO’nun Avrupa Çok Büyük Teleskobu ve James Webb Uzay Teleskobu gibi yeni nesil teleskoplarla birlikte çok yakında bu gezegenlerde su ve belki de hayatın bile delillerini arayabileceğiz.” diyor.
İnsanoğlunun aklındaki en büyük sorulardan biri olan “Kâinatta yalnız mıyız?” sorusunun cevabı hâlâ gizemini korusa da ilerleyen zamanlarda şaşırtıcı gelişmelere şahit olmamamız için bilimsel olarak hiçbir engel yok. Bu konuya İslâmî açıdan bakıldığında ise ayetlerde ve hadis-i şeriflerde kâinatta başka canlıların olabileceği yönünde bazı işaretlere rastlamak mümkün. En doğrusunu hiç şüphesiz Allah bilir…
Muaz Erdem'ın Yazısı.