Zeynep Betül Kavak

”Şüphesiz sadaka veren erkeklere ve sadaka veren kadınlara ve Allah’a güzel bir ödünç verenlere, verdikleri kat kat artırılır ve onlara şerefli bir mükafat vardır.” (Hadid Sûresi, 18)

Toplum veya birey hangi kurallara hangi ideolojilere göre yaşıyorsa yaşadığı yere, yaşadığı toplumun mimarisine, reklamlarına da aynı şekilde onlar yansımaktadır. Değişim denilen kavram için tereddütsüz değişmeyen tek şeydir diyebiliriz fakat değişim kavramı her zaman iyi ve güzel yönde olmayabilir, bu noktada gerek toplumun gerekse bireyin durup düşünmesi ve sorgulaması gerekmektedir; sadece bir ânı yaşamak üzere kurulmuş bir hayat mı istediğim yoksa ömre yayılmış hatta en son tüketilecek olan ömürden sonra da güzel anılmaya vesile olan her anı dolu ve mantıklı yaşamak mı diye.

Her alanın bir kapasitesi olduğu gibi insanoğlunun da bir kapasitesi vardır ve nasıl ki onun kapasitesini göz ardı ettiğimizde birtakım olumsuzlukların kaçınılmaz olduğunu göreceğiz, tıpkı insan için de bunu diyebilmekteyiz, bir vapuru düşünelim, belli bir kaldırma kuvveti, belli yolcu kapasitesi var ve bunu göz ardı edip tüm şehri o vapura yüklediğimizde o vapur hiç kuşku yok ki batacaktır, insan da fazla olanla, o anlık mutlu olsa bile gereğinden fazla tükettiği için psikolojik çöküş yaşanacaktır ve nitekim yaşanıyor da, oldukça mal ve mülke sahip birçok kişilerin intihar neticesinde hayatının son bulması buna en güzel ve maalesef en acı örnektir diyebiliriz. “Ruhunuz için en büyük stres faktörü, birikimdir.” (Küstenmacher & Seiwert, 2009, s. 23)

İhtiyaç sahiplerine yardım etme konusunda hemen hemen tüm dinler aynı anlayış ve görüşe sahiptir, fazla olanda başkasının hakkı vardır çünkü ve bu fazlalık evimizde, dolaplarımızda ve midemizdeki fazlalık olarak yerini almaktan çok, başkasının ihtiyacı çokça görülmüş olsun diye bize bahşedilmiş olabilmektedir. Dinler de bunu aynı görüş çerçevesinde yorumlamışlardır; örneğin Yahudilik’te sadaka, Tanrı tarafından emredilen önemli bir görev olarak kabul edilmektedir. İslam dini içinse ”Şüphesiz sadaka veren erkeklere ve sadaka veren kadınlara ve Allah’a güzel bir ödünç verenlere, verdikleri kat kat artırılır ve onlara şerefli bir mükafat vardır” (Hadid Sûresi, 18) olarak kutsal kitapta bahsedilmiştir. Kendi kültürümüz çerçevesinde bireycilik ve hedonizm kavramlarını kendi toplum kültürümüzle harmanlayıp ele alacak olduğumuzda ise Selçuklu ve Osmanlı dönemlerinden bildiğimiz Anadolu’daki Ahilik kavramı denilen bir kavram ile karşılaşıyoruz, kavram cömertliğe, el açıklığına, mertliğe dayanan bir bütünü ifade etmekle birlikte Ahilik kurumunun vazgeçilmez kurallarından biri olarak da, üyelerinin birbirini kardeş olarak görmelerini ifade etmektedir. Böyle kültürlerden, bu tarz ideolojileri benimsemiş bir toplum yapısından bugün bireyin bireycilik ideolojisi üzerinden davranışlar sergilemesi doğru bir değişim süreci midir sorusunu değişim değil bozulma olarak cevaplandırıyor bizlere. Son olarak varlığımızın yalnız yanıbaşımızdakilere değil dünyada her din ve ideoloji, her şekil ve şarttaki tüm canlılara adeta bir güneş etkisi olması temennisiyle… Güneş ki fayda verirken, ayırt etmeksizin her canlının üzerine eşit doğar.


GENÇ'ın Yazısı.