Gözden de Gönülden de Irak Değil Ama…

Bu Irak bizim değil, bizim olsa duramaz savunurduk. Savunmuyor muyuz? Maalesef henüz hiç savunamadık. Moğollar geldi Bağdat’ı talan etti. Dicle günlerce kağıt ve mürekkep aktı. Onlar gitti yeniden kazandık. Asırlar geçti. Bu kez İngilizler talan etti Irak’ı. Onlar gitti Baas rejimi geldi. Yarı komünist yarı pan-arap. Daha sonra Amerika işgal etti. Şimdi de DAİŞ, PKK ve Haşdişabi üçgeninde Irak.

Behmen Qobadi Irak’ın Nesi Olur?

İranlı yönetmen Bahman Ghobadi, kendisini film çeken ilk Kürt yönetmen olarak tanımlıyor. Anayurdumdan Türküler (Gamgashtei der Arak) ve Kaplumbağalar da Uçar (lakposhta pervaz mikonend) filmi olmak üzere çektiği Irak’taki Kürt halkının Irak merkezli savaşlarda çektiği sıkıntıları trajikomik bir dille anlatır. Bahman Avrupa’da ödüle boğuldu, bunların sadece onun yeteneklerinden ötürü olmadığını da filmlerini hiç izlemeyen bir kişi bile tahmin edebilir.

Kerkük Türküleri

Kerkük türküleri olduğu sürece Kerkük bizimdir. Evlerinin önü yonca, Kerkük’ün altı harman, altın hızma mülayim, beyaz gül kırmızı gül, beni gördü güldü yar gibi söylendiği yerde iklimi değiştirebilecek güçte türküler Kerkük’ün türküleri. Fatih Kısaparmak, Nermin Memmedova gibi sanatçılar bu türküleri uluslararası düzeyde bilinir hale getirdiler.

Ana Gibi Yar Bağdat Gibi Diyar Olmaz

Bağdat, Dicle’nin kollarına aldığı bir Başkent. Mezopotamya’nın merkezinde, tarihi zenginliğinin yanında savaşların da zenginliğini yaşıyor maalesef. Sasaniler zamanında şehirleşen Bağdat, Farsça iki kelimenin birleşiminden türetilmiş bir isim. Allah vergisi anlamına geliyor. Babil ve Medain gibi en eski şehirlere yakın yerde kurulan Bağdat, kurulduğu dönemde panayırların düzenlendiği, Çin’den Fas’a kadar birçok bölgeden tüccarların uğrak yeriydi. Fakat bu kadar değerli bir yeri kimse boş bırakmaz. Bağdat’a en büyük tahribatı Moğolların verdiği, edebi eserlerde çokça dile getirilse de bugünkü tahribat o günlerle yarışır hale geldi. Yanlış hesap Bağdat’tan dönecek diye ümit ediyoruz. Bağdat’la ilgili atasözlerimiz deyimlerimiz bile çokça var. Aşığa Bağdat sorulmaz. Sora sora Bağdat bulunur. Çanakta balın olsun, arı Bağdat’tan gelir.

Ebu Gureyb Hepimizin Zindanı 

Gariplerin babası diye bilinen hapishane ABD’nin demokrasi ve özgürlük getirmesi sonucu işkencenin zirvesi haline geldi. Orada kalanların yazdığı mektuplar bile görüntüleri görmeksizin içimizi parçalamaya yetti. “Gelin ve yakın bu hapishaneyi bizimle birlikte yakın” diyorlardı. 

Saddam’dan Daha Zalimler

Saddam’ın en büyük katliamı Halepçe’de yaptığı biliniyor. Bu katliam İran-Irak savaşında İran’a karşı kullanılması için Irak’a teslim edilen sârin gaz bombaları ve bell textron adı verilen Amerikan malı helikopterler ile yapılmıştır. Bu saldırıda ölü sayısı tam olarak bilinmemekle birlikte binleri aştığı fotoğraflardan anlaşılmaktadır. Kalanlardan 200 bine yakın kişi Türkiye’ye sığındı. Saddam’ı suçlayarak Irak’ı işgal eden başta ABD, DAİŞ, Haşdişabi gibi unsurlar zulüm konusunda Saddam’ı ikiye katladı. Katliamların, tecavüzlerin, işkencenin hatta soykırımın haddi hesabı yok bugün Irak’ta.

Musul Harekâtı Diye Bir Şey Var mı Gerçekten?

Irak’taki kukla devlet liderinin harekatı başlatıyoruz demesinin üzerinden günler geçmesine rağmen Musul’da bir başarıdan söz etmek mümkün değil. Türkiye’nin müdahil olmaması için elinden geleni yapan Irak Ordusu Musul DAİŞ tarafından işgal edilirken tek bir mermi dahi atmamıştı. Aynı ordu ABD işgali sırasında da ülkeyi teslim etmişti. Musul harekâtı Şii-Sünni savaşı çıkarmak için hazırlanmış bir kumpas. 

Bağdat Fragmanı

Yıldız Ramazanoğlu’nun Bağdat’tan Cibuti’ye uzanan mazlumiyet coğrafyasını ve Dünya’da emperyalist devletler ile onların medya üzerinden kurdukları ahtapot kollarının, çarpık bir şekilde Müslümanlar’a yönelik asimetrik saldırılarını konu alıyor. Ve Müslümanları ilgilendiren İslam dünyasınca iyi ya da kötü şekilde yorumlanan olayları başka bir gözle yorumluyor. 


Sami Yaylalı'ın Yazısı.