Yapmayın Allah Aşkına
Ramazan ayı gibi bir ayda, çocuklarımızın bilinçaltını bu tür bir programla doldurma hakkını bize kim veriyor Allah aşkına?
Ramazan’ın ikinci günü, ablamın iftar daveti üzerine yolum İstanbul’un Gaziosmanpaşa ilçesine düştü. Ablamların evinin hemen yanındaki caddede, halka verilecek iftar için masalar dizilmişti ve caminin tam önüne kurulan sahneden yüksek tonda bir ney sesi yayılıyordu etrafa. Eve çıkmadan biraz izleyeyim diye sahneye yaklaştım. Birkaç dakika için sahneye bir semazen çıktı ve dönmeye başladı. İçimden, “ne kadar da hoş, belediyeyi tebrik etmek lazım” diye geçirdim.
Kısa bir süre izledikten sonra iftar etmek üzere ablama geçtim. İki küçük yeğenimle birlikte iftar sofrasına oturduk. Biraz yemek, biraz hasbihal derken dışarıdan yeniden sesler gelmeye başladı. Ama bu defa gelen ney sesi değildi. İyice kulak kabartınca bangır bangır pop müzik çaldığını duyduk. Çocuklar terasa çıkıp sahnede neler oluyor izleyelim dediler ve çıktık. Bir de ne göreyim? Sahnenin önünde onlarca çocuk, kuklanın dansına büyük bir çoşku ve sevgi içinde eşlik ediyor. Kimin kuklasıydı peki sahnedeki? Kliplerini izlemeye utandığım Petek Dinçöz’ün. Müziğin sesi neredeyse bütün mahallelere yayılıyordu. Petek Dinçöz’ün ardından Demet Akalın’ın kuklası sahneye çıktı ve şarkı değişti. Çocuklar kah alkışlıyorlar, kah şarkıyı hep birden dillendiriyorlardı. Neredeyse hepsi kendinden geçmişti desem yeridir.
O an o kadar üzüldüm ki anlatamam. Çocukların bu masumane (!) eğlencesinde üzülecek ne var ki diye düşünebilirsiniz. Ya da, şimdi yazıyı nereye bağlayacak acaba diye merak ediyor da olabilirsiniz. Şunu söylemeliyim ki, bence gördüklerim tamamen bir faciadan ibaretti. Ramazan ayı gibi bir ayda, çocuklarımızın bilinçaltını bu tür bir programla doldurma hakkını bize kim veriyor Allah aşkına? Düşünsenize, o çocuklar ileride şöyle mi anacaklar Ramazan ayını: Bizim Ramazanlarımız ne eğlenceliydi, Petek Dinçöz’ün şarkıları eşliğinde kendimizden geçerdik!!! “Aman canım ne olacak, artık her yerde bu tür şeyler oluyor, abartmamak lazım” demeye hakkımız olmadığını düşünüyorum. Abartmak lazım, hem de çok abartmak lazım. Bu olayı sadece çocukların eğlencesi olarak değerlendirip geçmek benim vicdanıma sığan bir şey değil. Ortada bir yanlış vardır ve ben bu yanlışa tepkimi çeşitli vesilelerle dile getiriyorum. Bu dile getirmeyi de, sadece salt bir muhalefet duygusuyla yapmıyorum. Amacım, bundan sonra değiştirebileceğim bir şey varsa bir birey olarak gayret göstermek. Çünkü inanıyorum ki şuurlu bir Müslüman gördüklerine kayıtsız kalamaz, “ne değişecek ki” deyip bir kenara çekilemez, çekilmemeli. (Belediye başkanı dahil tüm yardımcılarına internet üzerinden teessüflerimi içeren bir e-posta attım lakin bir geri dönüş olmadı. Bu yazı bakarsınız bir vesile ile ellerine ulaşır da olayı tekrar değerlendirmelerine vesile olur.) Editörümüz yazımı kesmeseydi çok şey söyleyecektim ama emir demiri keser, biz de sözü burada keselim.
Süleyman Ragıp Yazıcılar'ın Yazısı.