Eğer dersen kim sörf aslında nasip işidir.

Ben de derim nasibi açan niyet-i kişidir. 

Fakiri bilen bilir, vakt-i zamanında çok seyahat ederdim, lâkin artık eskisi gibi ne ihtiyarım kaldı ne de takatim. Ne kalktığım yere oturasım var, ne de oturduğum yerden kalkasım. Bu ne tecellidir ya Rab!

BEYT: Nâm ü nişane kalmadı fasl-ı bahardan/Düştü çemende berk-i dıraht i`tibârdan (Yani kim kurtlar kocadı köpeklere maskara oldu…)

Lâkin bir tesellim var. Yeni yetmelerin pek meraklı olduğu bu siber alem –yani İnternet- bir nebze olsun derdime derman oldu. Seyahate olan iştiharım bu mecrada sarf ettiğim mesai ile gideyazdı. Heyhat, bu bir kendini kandırmak değil de nedir diyene sözüm yok. Değil mi ki hayat da bizatihi bir gönüllü aldanmadan ibarettir, ben bunu bilir bununla teselli bulur devam eder giderim.

BEYT: Dilde gam var şimdilik lutfeyle gelme ey sürûr/Olamaz bir hânede mihmân mihmân üstüne (Yani kim bugün misafirim keder, bir de sevinç misafirine yer bulamam…)

İmdi, her seyyahın kendine mahsus bir yoğurt yiyişi vardır. Kimi bir rehbere tabi olur, onu can kulağı ile dinler, kimi dost ü yaran ile gezmezse yapamaz, kimisi de rastgele deyip bir kâşif edası ile oraya buraya girer çıkar. Fakir son taifeden sayılırım. Her seyahatte sevk edildiğim mahalli bir mecra-i ilahi addeylemiş ve bilvechile bir hikmet aramışımdır. Böyle yaparak belki de hepimizi arayıp duran nasibimizi yormak istememişimdir, kim bilir? Bu tarza meyyal olanlar –taife-i bizbize yani- “kaderen makdura” bir hayatın zuhurat ölçeğindeki taliplileridir. Uzun bahistir, kısa geçelim.

BEYT: Cihânda âşık-i mehcûr sanma râhat olur/Neler çeker bu gönül söylesem şikâyet olur (Yani kim gezen aşık rahat bulmaz, ne ki bunu ifade de âşıka yakışmaz…) Sanal alemin seyahatini de bu tarz üzere yürütmek itiyadım olmuştur. Girdiğim mahalle ne vesile ile girdiğim mühimdir, orada ne bulduğum ne mühimdir, hangi saikle oradan hangi mahalle yöneldiğim de mühimdir, sonrasında nereye vardığım da mühimdir. Bu mühimmatın içinde ehemmül ehemmi ise niyettir. Fakir tespit edebildiğim vechile siber alem seyyahlarını üç nevide telakki edeyorum:

1. Halisane niyetle, “taallüm edeyim, bileyim” diye sörf edenler,

2. Gafilane niyetle, “keyfedeyim, hoş vakit geçireyim” diye sörf edenler,

3. Muzırane niyetle, “heva ve heveslerimi tatmin edeyim diye sörf edenler.

İkinci ve üçüncü taife kesirattan, birinciler ise küsurattandır. Rabbimiz son taifeye girmekten muhafaza buyursun. İkinci taife de maksud ve mergup degildir, bu taifeden sayılmaktan da hazer etmek icap eder.

BEYT: Ehl-i tevhid olmak istersen sivâya meyli kes/ Aç gözün merdâne bak, Allah bes bâki heves. (Yani kim Allah yar, gerisi ağyar…) İmdi bu kadar peşrevden gerü sörf etmenin adabından bahsedebiliriz. Şöyle kim:

Evvelen niyet-i halisane ile bilgisayarının başına geçe…

Saniyen tevfikini refik etmesi için Rabbisine niyaz ede… Buraya bir mim koyarak Kehf Sure-i Celilesinin 80 nomerolu ayet-i kerimesini hassaten dilimize vird-i zeban etmemiz gerektiğini beyan etmiş olayım.

Salisen merak ettiği mevzusunu ana sayfa olarak tayin ettiğimiz Google Efendi’ye sual eyleye…

Rabian, Google Efendi’nin tekalifini, her tür reklam kastının fevkınde bir nazarla tetkik eyleye…

Hamisen, tetkikat akabinde zann-ı minvechillah saikiyle bir adrese tıklaya…

Bundan beli, neye tesadüf edildi ise oradan bir seyahat başlayacaktır, mübarek ola. Amma ibtida her zaman makbul bir mekâna tesadüf edilmeyebilir, mamafih teessüre mahal yoktur, rücu imkanı her zaman mevcuttur. Lakin şu kaydı asla ve kat’a zihinden fariğ etmemek icap eder: Her duhul ve huruç bir yerlere kaydolunmaktadır ve dahi atılan her adım geride yahut bir mekân-ı meçhulde işarat bırakmaktadır.

BEYT: Gezme ey gönlüm kuşu gafil feza-yı aşkta/Kim bu sahranın güzer-gahında çok sayyadı var (Yani kim ne olmak ihtimali var. Allahummehfazna…)

Fakir bundan gerü siz sevgili karilerime halisane ve dahi safiyane kasd-ı mahsusalarımla çıktığım siber alem seyahatlerimden fayda hasıl olacağını ümid ettiğim bazı intibalarımı nakledeceğim. Bu yazımızın girizgah olarak alınmasını reca ediyorum. Çünkü vusulsüzlük usulsüzlüktendir fehvasınca işin ne olduğundan maada nasıl olması icap ettiği evvelemirde belletilmesi gereken bir lazime olmuş oluyor. Muhterem kaarilerimden bu yazımın siber alemde bir seyahat için, ibadete lazım olan şartları havi gusül abdesti gibi görülmesini hassaten rica ederim. Müteakip aylarda faideli site ve adres bilgileri ile huzurlarınıza çıkacağımı ümid ediyorum. Ne için? Tabii ki taallüm etmek, bilmek ve dahi istifade için… Ezcümle vusül için… Rabbimiz bu seferimizde tevfikini refik eyleye…

BEYT: İstiyorsan almağı hikmet kitâbından sebak/Hâme-i kudret ne yazmış safha-i ruhsâra bak (Yani kim hikmeti kendinde bulamayan siber alemde ne bulsun…) 


GENÇ'ın Yazısı.