Trump’un ziyaretlerinden sonra önümüze gelen soru şu:

İran’a karşı oluşturulacak Arap-İsrail koalisyonu gerçekleşir mi?

Bir diğer soru ise bu koalisyon, Filistin sorunu çözülmeden mi çözüldükten sonra mı gerçekleşecek? Filistin sorununun bu koalisyon için ön şart olacağını düşünmüyoruz doğrusu. Çünkü Körfezin pek çok ülkesi için öncelik Filistin değil, kendi güvenlikleri ve bu anlamda da İran tehdidin ortadan kaldırılması.

Bu yaklaşımları yüzünden İran’a yakın kimi kalemler Trump’ın bu ziyaretini çok ama çok tehlikeli bir ziyaret olarak nitelendiriyorlar. Başta Suudi Arabistan olmak üzere Körfez ülkelerinin liderlerine yükleniyorlar, veliaht Prens Selman’ın İran’a yönelik öfke dolu sözler söylerken işgal devleti İsrail’in Filistin’deki yaptıklarına sessiz kaldığını hatırlatıyorlar. İran’dan yükselen sesler ise bu ziyaret ile “Filistin’deki direniş hattının” yıkılmaya çalışıldığını dillendiriyor. Filistin davasını satmakla itham ediyorlar Körfez ülkelerini.

Arap âleminin kalemleri ise, “şimdiye kadar dört Arap başkentini ele geçirdik, diğerleri de sırada” diyen İran yayılmacılığına karşı işgalci İsrail ile işbirliği yapmak zorunda kalındığına dikkat çekiyorlar. Şii milisleriyle birlikte Suriye’de Müslümanlara kan kusturan, zalim bir diktatörle ve Rusya ile el ele verip, işgalci İsrail’in katlettiği Müslümandan çok daha fazlasını katleden İran’ın, ümmetin değerlerinin satıldığından bahsetmesinin absürtlüğüne vurgu yapıyorlar. Binlerce Suriyeli Müslümanın kanı elindeyken, yıllar boyu sömürdüğü Filistin davası konusunda hâlâ ahkâm kesiyor olması sebebiyle de Tahran’ın artık bıktırdığını belirtiyorlar...

Evet, Ortadoğu’nun, ümmetin büyük çoğunluğunun yaşadığı bu coğrafyanın çok ciddi sorunları var. Ama bu sorunlara ümmetin sorunları olarak değil de etnik, mezhebi kaygılarla yaklaşılıyor ne yazık ki. Dolayısıyla sorunlarımız, sıkıntılarımız çözülmüyor, aksine derinleştikçe derinleşiyor. Kendi meselelerimizi kendimiz halledemiyoruz maalesef. Bu coğrafyayı sömüren emperyalistlerden, işgalcilerden, zalimlerden yardım dileniyoruz. Netice alınmıyor tabii ki. Sonuçta olan ümmete, ümmetin mazlumlarına oluyor. Ne diyelim, ah İslam dünyası ah!


Beytullah Demircioğlu'ın Yazısı.