Sultanların Sözü: Sözün Sultanları
Nedim Tan
Mehmet Yılmaz, Dört Halifeden Vecizeler Sözlüğü, Şule Yayınları, 2005
Bir sözle pek çok merama tercüman olmak bir nasip işi. Bir sözde nice hakikatleri dercetmek apayrı bir kudret. Bir sözün hemen her zaman diliminde doğrulanabilir olması hayret verici. Bir söz dü-şünün ki nasihat isteyene nasihat versin, hikmet isteyene hikmet öğretsin, teselli arayanı teskin etsin. Her kim neyi arıyorsa ona o aradığıyla hitap etsin... Başta ashab-ı kiram olmak üzere Allah dostlarının sözle-rinde böyle bir tesir ve devamlılık var. Bu yüzden o sözler hiç eskimiyorlar, kendilerine kulak verenleri boş çevirmiyorlar, güvenenlerinin yüzünü kara çıkarmıyorlar.
Sanki söz söyleme yeteneği hakikatin kaynağına yakınlaştıkça sonsuz bir bereket buluyor, o ya-kınlıktan nasipli olanlar buldukları sonsuzluğu sözleriyle etrafa sunuyorlar. Nitekim Peygamber Efendi-miz de bir hadisinde “bana sözü en üstün kıvamda söyleyebilme kudreti -cevâmiü’l-kelim- nasip edildi” diye buyurur. Çünkü kendisine “sözün en güzeli” (Zümer, 39/23) diye nitelenmiş, “asla tükenmek bil-mez” (Kehf, 18/109) bir hakikat kaynağı olarak gösterilmiş, “taşıması ağır ve pek kıymetli bir söz” (Müzzemmil, 79/5) olan Kur’ân vahyedilmişti. Efendimiz (s.a.v.) o hakikatle öylesine bütünleşmişti ki, dilinden dökülenlerin vahyile hemhal olduğuna bile işaret edilmişti (Necm, 53/4).
Buradan şu anlaşılıyor: Söz ile hakikat arasında, biz ortalama insanlar için pek çok engel var ola-bilir. Ama o engellerin kalktığı, sözün hakikate vardığı, hatta sözün bizatihi hakikat sayıldığı bir mertebe var ve hakikate ehil olan kemal sahipleri bu mertebeden hissedar olarak söz söylemekteler. Bunun için de onların sözleri bitip tükenmez bir tesir gücü ve hep taze kalan ilham edicilikleriyle bambaşka bir tınıya sahiptir.
Mehmet Yılmaz’ın, Dört Halifeden Vecizeler Sözlüğü ismini taşıyan kıymetli çalışması da, ilk dört halifenin insanı hakikate yükselten sözlerinden bir numune sunuyor. İlk dört halife, Peygamber Efendi-miz’in sırlarına aşina olmuş, hayatları boyunca huzurunda nice hakikatlere şahitlik etmiş, dostluğu, sevgisi ve iltifatıyla şereflenmiş yüce kimselerdi. Bu yüzden onların sözleri okunurken Peygamberimiz’den yankı-lar duyulur; İslâm’ın hayata ruh üfleyen ilkelerine ait nice incelikler bulunur; dünyamızı güzelleştirme yo-lunda çaba gösterenlere yeni ufuklar sunulur.
Yılmaz’ın bu çalışması, vecizelerin Arapça asıllarına yer vermesi ve geçtiği kaynakları göstermesi bakımından da dikkat çekiyor. Burada, dört halifenin her birinden ikişer vecize sunmakla yetiniyoruz:
“Şu dört özelliği taşıyan kişi Allah’ın hayırlı kullarındandır: Tevbe edene sevinen, günahkârın bağışlanma-sını dileyen, kötüye ıslahı için dua eden, iyiye yardımda bulunan.” (Hz. Ebûbekir) “Mal, infâk etmeyende; silah, kullanamayanda; görüş, kabul edilmeyende olursa işler bozulur.” (Hz. Ebûbekir)
“Samimî dostlar edin, ömrünü onlarla geçir; çünkü onlar iyi günde süs, kötü günde destek olurlar.” (Hz. Ömer)
“Çok özür dilemekten sakınınız; çünkü onun çoğu yalancılıktır.” (Hz. Ömer)
“Danışınız ve doğru görüşe ulaşmak için çalışınız.” (Hz. Osman)
“Allah’ın, beni arabulucu olarak görmesini, arabozucu olarak görmesinden daha çok severim!” (Hz. Osman)
“Başkasında görüp beğenmediğin şeyden uzak durman edep olarak sana yeter.” (Hz. Ali)
“Her nimetin bir anahtarı ve bir kilidi vardır; anahtarı sabır; kilidi, tembelliktir.” (Hz. Ali)
GENÇ'ın Yazısı.