ÖMER FARUK ÖZBİL

7. Yüzyıl’dan itibaren İslam’ın ortaya çıkışı ve yayılışı beraberinde büyük bir bilimsel devrim meydana getirdi. Müslüman bilim adamları Matematik, Astronomi, Fizik, Tıp, Kimya alanları başta olmak üzere birçok alanda yeniliklere imza attı ve önemli gelişmeler kaydetti. Bu hızlı bilimsel yükseliş belli bir süre sonra düşüşe geçti. 21. Yüzyıl’ın ikinci çeyreğini yaşadığımız şu günlerde ise İslam ülkeleri mezhep kavgaları, terörizm ve sefalet içerisinde çırpınıp duruyor. Altın çağını yaşayan İslam dünyasının bu denli gerilemesinin altında birçok sebep yatıyor.   

Dr. Ahmed Lobad’ın makalesinden alıntıladığımız ve Isaac Asımov’dan esinlenerek hazırlanan grafikte M.Ö. 4.Yüzyıl’dan 19.Yüzyıl’a kadar dünya üzerindeki bilim adamlarının oranları bizlerle paylaşılıyor. Yeşil boyalı sütunlar Müslüman bilim adamlarını, kırmızı boyalı sütunlar ise Batılı bilim adamlarını temsil ediyor. Bu grafik Müslüman dünyanın bilimsel kültürü nasıl kaybettiğini gözler önüne seriyor. Bu inanılmaz yükseliş ve hayal kırıklığı boyutundaki düşüşün sebebi kesinlikle bir başkasından kaynaklı değil. Çok sonraları başlayan Reform ve Rönesans hareketlerinin düşüşe sebebiyet vermesi pek mümkün gözükmüyor. Rekabet benzeri sebeplerden kaynaklanmayan bu düşüş neden dolayı oluşmuş olabilir peki?

Bilimsel gelişimde yaşanan gerilemenin askeri gücün zayıflığı ile ilişkilendirilmesi de pek mümkün gözükmüyor. Zira bilimsel alanda yaşanan düşüşten çok sonra askeri alanda düşüşler yaşanıyor. Bu düşüşün asıl sebebi deforme edilen dini anlayışımız ve çöküntüye uğrayan ahlak yapımızdır. Ahlaki deformasyon belli bir süre sonra toplumsal yaşantının bozulmasına yol açmıştır. Bu bozulma ise birinci planda olan eğitim ve bilim alanlarının geri plana atılmasıyla sonuçlanmıştır. Bilimsel düşüşün, topyekûn bir çöküntünün başlamasına sebebiyet verdiğini görüyoruz. Bu bilimsel yok oluş Müslüman dünyasına pahalıya patlamıştır. Entelektüel ve bilimsel otoriteyi tekrar elde etmenin yolu yine peygamberin açtığı yoldan ilerlemek ve ahlaki telkinlerine sımsıkı sarılmak ile mümkün gözüküyor. Özetle bilimsel ve entelektüel düşüş İslam aleminin bugünkü ızdırap ve acılarının baş müsebbibidir. Umut edilir ki Hz. Muhammed (sav)’ın bizlere yaşamı boyunca tembihlediği ve esnetilmez kurallar olarak önümüze koyduğu ahlaki kaideleri tekrar yerine getirerek; çok çalışarak, tekrar bilimsel otoriteyi ele alarak, dünyanın hasret kaldığı adil nizama ulaşırız.


GENÇ'ın Yazısı.