Tweet Zinciri Değil Blok Zinciri
FARUK SELMAN LEKESİZ:
Bilgisayar Mühendisi, Bilim Felsefesi üzerine araştırmalar yapıyor. Telekom, kamu ve finans sektörlerine yönelik bilişim projeleri geliştiriyor.
SALİH EROĞLU:
Bilgisayar Mühendisi. Finans, telekom ve eğitim sektörlerine yönelik bilişim projeleri geliştiriyor.
SÖZLÜK
Blok zinciri: Hızlı internet, büyük veri saklama ve değer transferleri. Şifrelenmiş işlem takibi sağlayan dağıtık bir veri tabanı. Zincirleme bir modelle oluşturulan bu mimaride yapılan herhangi bir işlemde bilgi şifrelenerek gönderiliyor.
Bitcoin: Yeni nesil şifreli sayısal para birimi. Blok zinciri altyapısını kullanır.
− Merhaba Selman.
− Merhaba Salih.
− Bizim bu bilişim ve teknoloji alanındaki gelişmeler hiç durmayacak herhalde?
− Hiç sorma dostum, her gün yeni bir teknoloji hayatımıza giriyor. Az biraz okuma yapmasak, araştırmasak olayların dışında kalıveriyoruz.
− Bu aralar yine yeni konuların peşindesin sanırım, finansal teknolojiler ile ilgileniyorsun. Büyük veri, nesnelerin interneti, bulut, yapay zekâ henüz gündemdeki yerini korurken başka ne yenilikler var keşiflere açık?
− Blockchain diye bir konuya girdim ki henüz konunun derinliğini ölçemiyorum.
− Yani o kadar derin bir konu diyorsun, neymiş bu blok zinciri?
− 3 kelime tamlaması ile anlatayım: Hızlı internet, büyük veri saklama ve değer transferleri.
− Çok gizemli bir üçleme oldu, biraz açabilir misin?
− Bitcoin diye bir şeyi son zamanlarda çokça duymuşsundur. Yeni nesil şifreli sayısal para birimi olarak tüm dünyada kullanım alanı bulan bir şey.
− Evet, hatta 8 sene önce ilk çıktığında 0 değerinde olan bu para 10 seneyi doldurmadan 4000 dolar seviyelerine kadar yükseldi değil mi?
− Evet, aynen öyle. Beraberinde derin şüpheleri, komplo teorilerini de getirmiyor değil. Ancak ben bitcoin ile sınırlı kalmayıp benzerlerinin de çalışma mantığı altında yatan teknoloji odaklı felsefeden bahsetmek istiyorum.
− Nasıl bir felsefe bu?
− Şimdi biraz konuyu temellendirelim. 20 yıl kadar önce bizler ilk bilgisayarlarımızı elimize aldığımızda 1 GB hard diske sahip olmak büyük bir lüks sahibi olmak anlamına geliyordu. Sadece ev bilgisayarları için değil kurumsal yapılar için de öyleydi. 20 yılın sonunda bugün 1 TB’ı (1000 GB) cebinde taşıyan ve metrobüs ile seyahat eden bir sürü genç var çevremizde.
− Yani bilginin depolanması artık sorun ve maliyet olmaktan çıktı diyorsun.
− Aynen öyle! Diğer yandan 20 yıl önce internete bireysel olarak bağlanmak neredeyse imkânsızdı, bağlanabilenler de bir fotoğraf karesi görebilmek için 1 dakika beklemek zorunda idiler.
− Yaaa, neydi o günler! Lise ödevlerimiz için gidebileceğimiz internet kafeler bile açılmamıştı o yıllarda!
− Kesinlikle. En son 4,5G ve fiber sayesinde internet artık her an her yerde, üstelik çok hızlı.
− Selman, okuyucu merak ediyor, konu nasıl blok zincirine gelecek?
− Son bir temellendirme konumuz daha kaldı onu da aktaralım, sonra bulmacayı zaten GENÇ okurlar kendileri çözecekler.
− Bulmacalar, şifreler, gizemler devam ediyor…
− Şimdi iki kişi arasında bir şeyin el değiştirmesine ne deriz?
− Mübadele, takas, exchange…
− Biz şimdilik takas kelimesi ile gidelim. Takasta esas olan nedir?
− Takasa konu olan varlıkların eş değerlere sahip olması.
− Aynen öyle. Varlıklar değerleri oranında takas olurlar. Bu takas olunan varlığın miktarı arttıkça veya iki kişi arasına uzak mesafeler girerse ne olur?
− Takas yapmak için aracılara ihtiyaç duymaya başlarız. Hatta mesafe ve miktar arttıkça aracıların da sayısı artmaya başlar.
− Bu aracılar takas açısından neden önemlidir?
− Çünkü hem alıcı satıcı arasındaki alışverişi kolaylaştırırlar hem de bu işlemlerin güvenli olmasını sağlarlar.
− Kesinlikle! İşte modern finans sistemimiz de dahil borsalar, kargolar, bankalar ve daha birçok aracı kurum takas işleminin güvenliğini temin için çalışırlar.
− Yani abi?
− Bu aracılar dünya küreselleştikçe o kadar çok arttı ki, artık aracıların işlemlerden aldığı maliyetler sorgulanır ve alternatifleri aranır oldu.
− Hmmmm!
− Burası çok önemli Salih, zaten günümüzde her şey bilgisayar kayıtlarından takip edilebiliyor. Büyük oranda kayıtların tutulduğu merkezi sunucu bilgisayarlara güveniyoruz. Paralarımız bir bankanın, kurumun bilgisayar sisteminde sıfır ve birlerden oluşan sayısal “iz”ler olarak duruyor. Ve bunun transferi de yine sayısal olarak gerçekleşiyor. Hatta alışverişlerimizi de banka kartı ile yaptığımızda elimizi kâğıt paraya değdirmeden her türlü takasımızı gerçekleştiriyoruz.
− Konu ilginç bir yere geldi.
− Bankanın, aracının buradaki “güven” müessesesi rolünü başka bir şekilde nasıl çözeriz diye çalışan araştırmacılar adına blok zinciri dediğimiz bir yapı inşa ettiler. İlk önce kişilerin hesaplarının, kimliklerinin, paralarının ve diğer değer atfedilen her tür nesneye ait sayısal sertifikaların kesinlikle kırılamayacak bir şifreleme sisteminde tutulduğu bir veritabanı oluşturuldu.
− Kimde bu veritabanı peki?
− İşte en önemli nokta belki de burası abi. Herkes bu veritabanının bir kopyasına sahip olabiliyor. Ve herhangi bir verinin değişmesi için neredeyse herkesin onayı gerekiyor. Yani hem şifreli hem de değişimi tüm sistemi kullananların gözetimi altında.
− Oldukça iddialı bir durum.
− Dediğim gibi, teknoloji ile felsefenin buluştuğu yer burası. İnternetin hızlanması, veri saklamanın kolaylaşması ve gelişen şifreleme algoritmaları sayesinde veri neredeyse (haşa) her an her yerde! olabilecek.
− Bu çok ciddi bir dönüşüm değil mi abi?
− Aynen Salih, bu, 30 yıl önce internetin yaptığına benzer bir dönüşüm olarak görülüyor ve tüm dünya şu an bunu konuşuyor. Birçok kurum eğer kendini yenileyemez ise 10 yıl içinde küçülecek hatta kapanacak.
− Peki Türkiye’de bu konuda çalışmalar var mı?
− Türkiye’de de ARGE alanı olarak bu konuda projeler yapılıyor. Tedarik zinciri, finansal transferleme hizmetleri, nesnelerin interneti, elektronik oylama sistemi gibi çözümler deneniyor...
− Gençler bu alanda çalışabilirler mi?
− Bu konuda sadece bilgisayar alanında çalışanların değil, farklı boyutları ile ele almak adına işletme, hukuk, güvenlik, iktisat, tarih, felsefe, sosyoloji, iletişim gibi birçok alandaki gençlerin bu konuyla ilgili araştırmalar yapmalarını, yeni nesil dünya tasarlanırken aktör olabilmek için bu felsefe ve teknolojinin öğrenilmesinin yeni bir fırsat olarak görülmesi gerektiğini düşünüyorum.
− Evet Selman. Burada bize daha çok görev düşüyor. Bu yazılarımızı belki de bir blog zinciri, tweet zinciri haline getirerek başka ortamlarda da konuşmalıyız.
GENÇ'ın Yazısı.