Cennetin Business Yolcuları
İnsan, arzu ettiği mevki, makam, ortam ve imkâna kavuşmuşsa, onun ekstra güzellikleri, artı değerleri hem kendi dünyasından hem de mahlukata adaması lüzum eden ömründen uzak tutma lüksüne asla sâhip değildir.
Baktım, kimseden talimat almadan, kimseye haber de vermeden, gönüllü olarak, kendi hâlinde, hem de titizlikle, vakfın WC ve lavabolarında temizlik yapıyor.
Yaklaştım, kendisini selâmladım, kolaylık diledim ve sordum:
“-Şu yaptığın işin, Mahmud’ları Azîz eden bir Hüdâyi ameli olduğunu biliyor musun?”
“-Biz kim, bahsettiğin mevzu ile alâkamız ne?” kabilinden gözlerime kısa bir müddet baktı, gülümsedi ve aynı tempoda işine devam etti.
Kendi adı da Mahmut olunca, bu küçük hatıra zihnimde özelce bir yer tutuverdi hemen. Gülümsedim ve gıcır gıcır temizlediği mekânın gönlüme verdiği huzurla, oradan ayrıldım. Yine, kalabalık bir grubun hizmet ekibi organize edilirken, yapılan ilk toplantıda, çarşı esnafından genç bir arkadaş, sempatik ifadelerle:
“-Bre mübarekler! Şu işlerin paylaşımında, önce bana şu tuvaletlerin temizliği işini bir yazın... Oralar çok önemli. Bir bakıma bütün işlerimizin temizlik, tertip ve düzeninin ölçeği. Hazır, nefsimin ızdırâba, ruhumun da kalaylanmaya ihtiyacı varken, bunu bana lûtfedin” demiş ve eklemişti:
“-İşin sonunda, biiznillah son temizlik de garanti. Öyle kalabalık dağılınca bırakıp gitmek yook!...” :)
Nasıl gıpta ettim o arkadaşa. Aynı düzen, yıllardır da aynı zihniyetine devam eder. Onun bu gönüllülüğü, nicelerini böyle “zor” bir görev için gönüllü kılmıştır.
Ben aslında, yazımı buraya kadar yazmış ve sonrasına Atatürk Havalimanı’nda uçağımızın saatini beklerken devam edecektim. Abdest ihtiyacı hâsıl olduğunda, daha önce de bir-iki defa karşılaşıp selâmlaştığım bir görevlinin ortamdaki oldukça samimi hareketliliği dikkatimi çekti. Bu kişi ile bu sefer tanıştım, isminin Murat ve memleketinin Batman olduğunu öğrendim.
Temizlik işçisi Murat Bey, mescidin hemen yanındaki WC ve abdesthanenin hizmetini görüyor ve neredeyse bir an bile boş durmuyordu.
İçeri girenlerle merhabalaşıyor, yeni temizlenmiş WC’leri gösteriyor, abdest alacak olanların oturaklarını onlar oturmadan bir tur siliyor ve makinadan onlar için hemen kağıt havlu hazırlıyor, abdest alana arz ediyor...
Şöyle geriden bir bakıyorsunuz, ortam pırıl pırıl. Muhabbet, samimiyet ve gayretle işini yapan bir “temizlikçi”nin gönüllere aydınlık bahşeden çalışma dünyası... Bu tür insanlara çok çok ayrı bir ilgi gösteriyor ve onlara karşı özel bir sevgi besliyorum. İnanıyorum ki bunlar, cennete giderken, ekonomi koltuklarından çok uzakta, önlerde, Business’ta bulunacaklar.
İşte, her mekân, zaman ve işin, faaliyetin, zorluklarına talip olanlarına bahşedilecek bir akıbet ikramı muhakkak olacak. Rahatın taliplisi çok olur, kolayı kucaklayan çabuk bulunur. İş ki zorun, zor gelenin adamı, matlubu olmakta...
Her ne kadar gönlünün, nefsinin arzulamadığı konumlarda olsa da insan, yaptığı işten zevk almaya, mümkün mertebe onun güzel yanlarını tespit etmeye, onunla mutlu olmaya ve onun üzerinden insanları mutlu etmeye gayret etmelidir.
Hele hele, insan, arzu ettiği mevki, makam, ortam ve imkâna kavuşmuşsa, onun ekstra güzellikleri, artı değerleri hem kendi dünyasından hem de mahlukata adaması lüzum eden ömründen uzak tutma lüksüne asla sâhip değildir.
Unutulmamalıdır ki Allah, cennete koyacaklarının çoğunu affederek, azından razı olarak rahmetini bahşedecek.
Halit Yasir Özoğul'ın Yazısı.