Taha Şahin

Kadırga Sokullu Mehmed Paşa Camii - İstanbul

Camii Mehmed Paşa adına eşi Esmehan Sultan tarafından 1571`de yaptırılmıştır.

Osmanlı`da zengin olan hanımlar, eşlerinin adıyla veya müşterek şekilde camii yaptırırlardı. Osmanlı’da cami isimlerinde hanımları pek göremememiz hayırseverliklerinin az olduğunu düşündürmesin. Bahsedilen Esmehan Sultan II. Selim`in Nurbanu Sultan`dan kızıdır. Bu izdivaçla beraber Sokullu da saraya damat olur.

Şimdi biraz caminin kurulduğu araziden bahsedelim. Yokuş bir alanda bulunan caminin üç yönden girişi üç farklı kotta bulunur. İçerisinde bulunduğu mahalle ortamını da değiştirmeden simetrik bir düzende kurulması da hayret verici bir durumdur.

Bu dönemde Avrupa`da kurgu simetriktir. Çevreyi de bu yolda düzenler, gerekirse eski yapıları kaldırır. Osmanlı`da ise mimari, doğa içinde harmanlanır. Bu açıdan bakacak olursak modern dünyada şuan uymaya çalıştığımız var olanı koruma eskiden beri mevcuttur. Daha detaylı bahsetmek gerekirse şehir içine doğanın ve mahallenin dokusunu bozmadan Mimar Sinan`ın koca külliyeyi nasıl mekana yerleştirdiğini burada görebiliriz. Kültürümüzde ölüyle diri, kadimle yeni hep iç içe bulunmuştu. Avrupa`da bir mimari proje daima doğayı kontrol etmeye çalışmıştı, bizdekinin farklı olmasının sebebi belki de bizim faniliğe olan bakışımızla açıklanabilir.

Sanat tarihi modern bir bilim olmadan evvel biz girdiğimiz bir şehre bu perspektiften doğru yaklaşmaktaydık. 19.yy sonlarından itibaren batı tarzı şehir plancılığının egemenliği bize de sıçradı. Ve halen nasibimizi almaktayız. Mahalleler değişti, bununlar beraber öz benliğimizi de değişmiş bulduk. Başka etkenler de vardı elbet.

Sokullu Mehmed Paşa Camii Sanki bir sultan camisiymiş gibi beyaz mermerlerle döşeli avlusu zengin süsleme ve işçiliği, çinilerinin muazzam kalitesi Sokullu`nun mertebesini bize anlatır. Eser Sultanahmet yapılana kadar bölgedeki en görkemli külliyedir. Planına gelecek olursak bir vezir camisi olarak 6 destekli yapılmıştır. Osmanlı’da selatin camileri, vezir camileri, esnafların yaptırdığı camiler bir kural içerisinde bir plana uygun yapılır. Bu kurallar süslemeleri, plan, malzeme gibi konularını bile etkiler. Şimdi gidip 6 minareli cami yaparken bunu denetleyen bir kurum yok lâkin o zamanda camisini iki minareli yaptırmak devlete karşı gelmekle eş bir durum. Bunu Kahire’deki Mehmed Ali Paşa Camii örneğinde görürüz ki, isyanıyla meşhurdur. Bu konuya daha sonra değinebiliriz. Camimizin beyaz mermerli avlusuna bu yüzden dikkat çektik. Paşa camilerinde avlu mermer döşeme olmazdı. Sokullu`nun Osmanlı`nın en kudretli Sadrazamı olması bunu aşmasını sağlamış olmalı. Eserin süslemesinde çok kıymetli İznik çinileri kullanılmıştır. Kırmızının en güzel tonları burada büyük panolarla mihrabın iki yanında, avlu pencereleri üstünde ve çeşitli yerlerde bulunuyor.

Caminin belki de en önemli özelliği Hacer-ül Esved taşından kopan parçaların caminin çeşitli noktalarında bulunmasıdır. İkisi minberde, biri mihrabın üstünde, diğeri ise giriş kapısının çıkış yönünde olmak üzere 4 noktada yer alır. Cami bu vesileyle İstanbul’da özel olarak ziyaret edilen makamlardan birisi oluştur. Buradan başka yine İstanbul’da Kanuni Sultan Süleyman’ın Türbesi’nde Hacer-ül Esved bulunmaktadır.

Sokullu`nun Lüleburgaz`da cami ve külliyesi olmakla birlikte memleketin farklı noktalarında hayır eserlerini sıkça görürüz. İstanbul Azapkapı`da bulunan camisinin de restorasyonu bitmiş ve ziyarete açılmıştır.

Ara Güler`in bu camideki resimleri meşhurdur. Fotoğrafçılığa ilgisi olanların mutlaka uğradığı bir mekandır. Ziyaret için çokça sebebe sahip olan bu camiyi görmek boynumuzun borcu. Yolumuzu bazen Sultanahmet’ten aşağı çevirip İstanbul’un farklı yüzlerini de görmeliyiz. Bu sayede ne çok zenginliğimiz olduğunu da görebiliriz.

 

Piazza del Campo Meydanı - Siena

12. yüzyılda inşa edilen meydan 7 tepeli tarihi şehrin merkezinde yer alır. Meydan yokuşlu bir alana konumlandırılmıştır. Yağmurlu zamanlarda şehrin ne kadar harika bir kurguya sahip olduğu anlaşılıyor. Etrüskler zamanında kurulan şehir Roma İmparatorluğu zamanında sur içinde düzenlenmiş güzel bir altyapıya da sahiptir ve halen bozulmamış olması çok güzel. Meydanın birleştiği noktada suların toplandığını gördüm. Meydanın (Piazza del Campo) oranları da harika. İstiridye biçiminde bir açıya sahip olan meydan halen meşhur at yarışlarına da ev sahipliği yapmakta. Etrafında gezinen yola kum dökülerek farklı mahallelerin takımları rekabet ediyor. Buna Palio yarışları adı veriliyor.

Ve halen bu mahalle kültürü yaşıyor. Bunu duvarlardaki figürlerle de simgeleştirmişlerdir.

Merkezde yer alan Belediye Sarayı (Palazzo Pubblico) adından da anlaşılacağı gibi halk meydanının simgesi bir yapı. İçerisinden daha sonra bahsedeceğiz. Ama kulesi daha sonra birçok yapıya örnek olmuş 102 m. uzunluğuyla meydana hakim bir eserdir. Halen Hükümet Binası olarak kullanılan yapının geçmişi 1297 tarihlerine kadar uzanır. Müze olarak da gezilebilir bir halde. Bir İtalyan şehir devleti olan Siena, Floransa Dükalığı tarafından ele geçirilince Toskana Krallığının bir parçası olmuş. Bu dönemde başkent olmaktan çıkması değerinde bir düşüşe sebep olmuş. Ama bu sayede çok güzel korunmayı başarabilmiş.


GENÇ'ın Yazısı.