Olmazsa Olmaz: Beceri Ve Ahlak
Fahrettin Çimen
Doğru eğitimin ne olduğu değişen ve yenilenen eğitim sistemleriyle hem dünyada hem de ülkemizde hâlâ aranıyor. “Beceri Gelişimi” ve “Ahlak Eğitimi”nin çocuklarımızı geleceğe hazırlamak için en önemli esaslardan olduğunu söyleyerek kendi rotasını oluşturmuş olan Acıbadem Koleji’nin Genel Müdürü İdris Topçuoğlu ile eğitim programlarından ve iyi bir eğitim anlayışının ne olması gerektiğinden hareketle keyifli bir söyleşi yaptık...
Acıbadem Koleji olarak eğitim alanında neler yapıyorsunuz? Eğitim programınızda hangi nitelikleri kazandırmayı hedefliyorsunuz?
Acıbadem Koleji’nin sloganı, yapmak istediği çalışmaları çok iyi özetliyor aslında: “Geçmişin birikimi, geleceğin eğitimi.” Çocuklarımızı yaşayacakları çağa hazırlamak hedefi en önemli çıkış noktamız. Yani sadece “şimdiki zamanı” değil 20-30 yıl sonrasını da öngörerek bir eğitim programı ortaya koymak zorundasınız. Dünyanın içerisinde bulunduğu gelişmeyi göz önüne aldığınızda çocuklarımızı geleceğe hazırlamak için iki hususun ihmal edilmemesi gerektiğini görüyoruz:
1) Beceri Gelişimi
2) Ahlak Eğitimi
Okul olarak bu iki alanda önemli çalışmalar yapıyoruz. Bugün artık bilgiyi elde etmek çok kolay… Eskiden bilgiye ulaşmak için ciddi emek sarf ediliyordu. Öyle bir çağa doğru ilerliyoruz ki, yapay zekanın, çip teknolojilerinin egemen olacağı bir dönem söz konusu olacak. Bu belki önümüzdeki 5-10 yıl içinde gerçekleşecek. Bugün artık endüstri 4.0’ı konuşuyoruz, kas gücünün etkisinin neredeyse sıfıra indiği, tamamen yetenek ve becerilerin ön planda olacağı bir dönem demek bu. İşte böyle bir dönemde, çocuklarımızın bilgiyi elde etmeleri değil, ki şu an aldıkları eğitim büyük oranda bu yöndedir, bilgiyi kullanabilme ve işleyebilme becerileri daha değerli olacak. Bilgiyi kullanma, işleme, organizasyon, takım olabilme, sorun çözebilme, sosyal beceriler gibi alanlarda çocuklarımızın yetişmesi son derece kıymet arz edecek. Bununla birlikte dünyadaki bilim ve teknoloji alanındaki gelişmeler, insanlığın konforunu artıracağı gibi önemli ahlaki problemleri de beraberinde getirecek. İnsanoğlu sahip olduğu imkanları iyi, faydalı alanlarda kullanmak ile tam tersi mecralarda kullanma hususunda büyük çelişkiler yaşayacaktır. İşte tam da burada ahlaklı, erdemli, iyi insanlar yetiştirme meselesi dünyamızın her zamankinden daha fazla gündeminde olacaktır. Bunun için çocuklarımızı geleceğe daha iyi hazırlama adına, onların erken yaşlardan itibaren iyi insan olmalarını sağlayacak, başkalarına faydalı olmayı hayat tarzı haline getirecekleri bir değerler eğitimi programını uygulama gayretindeyiz.
Acıbadem Koleji olarak yabancı dil eğitimi, akademik eğitim gibi alanlarda zaten güçlü bir alt yapıya sahibiz ama “beceri geliştirme” ve “ahlak eğitimi” çalışmalarının okulumuzun fark oluşturacağı alanlar olması en büyük hedefimizdir.
İyi bir eğitimin yolu nelerden geçer? Ve neden?
Biz öncelikli olarak iyi bir eğitim için iyi insan kaynağının şart olduğuna inanıyoruz. Yani mesleğine tutkuyla bağlı, öğrencilerini seven, gelişime-yeniliklere açık öğretmen ve okul yöneticisi kadrosu çok önemli. Şu açık bir gerçek ki hiçbir eğitim sisteminin kalitesi öğretmenin, yöneticisinin kalitesini geçemez. Rol model idareci ve öğretmenlerden oluşan bir kadro en belirleyici faktördür. İnsanlar, dudaklarınızı değil adımlarınızı takip eder… Rol model bir kadro aslında pek çok sorunu kendiliğinden çözüyor.
Diğer bir mesele uyguladığınız eğitim programı ve eğitim yaklaşımlarınız. Bugünkü çocuklarla 20 yıl öncesi çocukları çok farklı. Günümüz eğitimcilerinin çocukları öğrenme sürecine aktif olarak kattığı, birlikte öğrenmeyi esas alan, öğrenilen konu ile alakalı ürünler ortaya koyulan, neredeyse her sınıfın bir atölyeye dönüştüğü sınıf ortamlarını kurgulaması gerekiyor. Bunun için Acıbadem Koleji’nde tüm branşlarda “yapılandırmacı eğitim” yaklaşımıyla derslerimizi işliyoruz. Bu eğitim yaklaşımını en verimli şekilde okulumuzda gerçekleştirme adına sahasında uzman bir arkadaşımızı görevlendirerek okulumuz bünyesinde Eğitim Koordinatörlüğü kurduk.
Son olarak da tüm çabalarınızı bir sistem kurma temelinde birleştirmek ve kişilere bağlı bir organizasyon olmaktan kurtulmak... Elbette bu sonuncusunu gerçekleştirmek için biraz zamana ihtiyacınız oluyor. Misyon sahibi ve kararlı bir tutum içerisinde olursanız bu hedefi gerçekleştirmek de mümkün olacaktır.
Eğitim kurumları profesyonelleştikçe samimi ruhtan, hayatın içinde olmaktan uzaklaşıyor mu sizce? Burada nasıl bir denge olabilir?
Burada profesyonelleşmeden ne anladığımız çok önemli. Ben profesyonellikten, ölçülebilir olma, kişilerden ve kurumdan ya da kurum içi ünitelerden beklenilen şeylerin yazılı ve belirgin olması, kısacası keyfilikten kurtarılmış bir düzeni anlıyorum. Bu yönüyle profesyonelliğin çok da faydalı ve elzem olduğuna inanıyorum. Bir şeye anlam yükleyen, kıymetini belirleyen insanın kendisidir, niyetleridir, yaklaşımıdır. Samimi, insancıl ve özverili bir bakış açısı ile profesyonelleşme gerçekleşirse, bunun bir zararı olmayacağını düşünüyorum. Yüzyıllar boyu ayakta kalacak işler başarmak başka türlü mümkün olmaz zaten. Tabii burada profesyonelleşme diyerek, işleri zorlaştırma, performansı birbirine zulmetme aracı haline getirme gibi durumlar söz konusu olabiliyor. Ya da sistemli çalışmanın belli şartları var, bu şartları işi daha güzel yapma adına değil de, işi zorlaştırma mantığı ile kullanırsanız bu tür durumlar profesyonelleşmeyi çok can sıkıcı hâle getirebiliyor. Böylesi bir profesyonelleşmeden mutlaka uzak durulmalı…
Kaliteli bir iş için 3 selîmi yerine getirmek lazım:
1) Akl-ı Selîm
2) Zevk-i Selîm
3) Kalb-i Selîm
Bunlar da hep bir ölçü ile oluyor. Ölçüsüz kalite mümkün değil.
Dünyaya bir daha gelseniz hangi işi yapmak isterdiniz?
Eğitim işleri ile meşgul olan bir eğitimci-yönetici olmayı her zaman tercih ederdim.
Eğitimciliğin iyi tarafı?
Hem gelişiyorsunuz hem de geliştiriyorsunuz.
Eğitimciliğin kötü tarafı?
Yok ama sektörde kötü bir şey var: “Kendini geliştirmeyi ihmal eden eğitimciler”
Gençlere tavsiye niteliğinde 3 eğitici kitap?
Alışkanlıkların Gücü, Charles Duhing.
İslam ve Batı, İbrahim Kalın.
Hayat Teselli Bulmaktır, Kemal Sayar.
Elinizde bir mikrofon olsa ve tek cümleyle tüm dünyaya seslenebilecek olsanız, ne söylerdiniz?
Gelecekte var olmak ve güçlü olmak istiyorsanız: Güzel ahlak sahibi olun ve becerilerinizi geliştirmeye odaklanın.
GENÇ'ın Yazısı.