Sene 1997`diydi sanırım. On üç yaşındaydım. Hangi vesileydi tam hatırlayamıyorum, sanırım annem ve beş kardeşim Nezahat Halamların evindeki bir misafirlikten eve dönüyorduk. Halamın kocası olan Hasan Amcamın arabasına doluşmuştuk, ben arkada cam kenarına denk gelecek şekilde bir kucaktaydım, gri ve hafif yağmurlu bir gecede yolu izliyordum. Hasan Amcam teybin sesini açtı, o zamanlar henüz tanımadığım, kısa sürede varoşlara damgasını vuracak olan Azer Bülbül`ün içime işleyen o cümlelerini hafızama kazıdım:

"Kurşun yedim sol yanımdan, yaralandın mı ey can, bir güzele deli gibi sevdalandın mı ey can... Yüreğinde hasret ile, bekledin mi hiç gecelerce, bir aşk için senelerce, ağlatıldın mı ey can, ağlatıldın mı..."

Seneler geçti aradan, ne o parçayı unuttum, ne de o geceyi. Akrabalarımızdan birinin arabasına biniyor olmanın, kısa da olsa özel bir arabada yolculuk yapıyor olmanın mutluluğu vardı üzerimde ve acı şarkının tarifsiz etkisi. Yetimlik böyledir, o yaşlarda kendimi azıcık önemli hissettiğimde, büyük huzur hisseder, büyük sevinç duyardım, küçük şeyleri gözümde çok büyütürdüm.

Neden böyle başladım bilmiyorum, hüzünlüyüm çünkü Nezahat Halamızı geçirdiği koma sonucunda dün toprağa verdik, sanki şarkı gerçek oldu, "bir gül gibi sevdiğinden koparıldı, yapayalnız bir başına bırakıldı" Hasan Amcamız, oğlu Yusuf Abim ve kızı Yonca Ablam.. Halamızı ebediyete uğurladık. Onun o dobra hâli, gülen gözleri, her daim içinden geldiği gibi konuşması hâlâ gözlerimin önündedir. Kocası Hasan Amcamızın yufka yüreği ve kendi hâlindeki adamlığı ise gönlümde eşsiz bir yer tutmuştur.

Hazin olan şu ki, halamın cenazesi Edirnekapı Mihrimah Sultan Camii`nden kaldırıldı. Yani 28 sene önce, rahmetli babamın da cenaze namazının kılındığı yerden. Musallada öylece yatarken halam, amcam yanımıza geldi ve babamızın cenaze gününden bahsetti, "Bütün Balat buradaydı yavrum" dedi. Halamın oğlu Ayhan Abim ise ekledi: "O gün babanın arkadaşlarından biri yüksek sesle `burada adam yatıyor adam" diye bağırdı."

İçimde tarifsiz hüzünlerle halamın namazını kıldım, son yolculuğunda tabutunu omuzlamaya gayret ettim. Diller lâl olmuş, gözler nemlenmişti.

Sonrası da ayrı hazindi bizler için. Halamın naaşını tam babamın ayak ucuna defnettik, yani anne ve babasının üzerine. Son günlerinde hep "anneciğim, anneciğim" demiş halam..

Allah taksiratını affetsin, mekanını cennet eylesin, geride kalan acılı ailesine sabırlar ihsan eylesin.

Ölüm hepimize geliyor, bâki kalacak kimse yok aramızda, "hayat ve ölüm" muammasını çözenlerden, fâni dünyaya aldanmayıp bâki olan ahirete yatırım yapanlardan olmamız duasıyla..

Hususen halamıza, genelde de tüm ölmüşlerimize bir Fatihâ dilerim, rahmete vesile olması niyazıyla...


Süleyman Ragıp Yazıcılar'ın Yazısı.