2013-2017 yılları arasında Türk Kızılayı Genel Müdürlüğü görevini yürüten, 2017 yılının Ağustos ayından beri de T.C Başbakanlık Afet ve Acil Durum Yönetimi Başkanlığı (AFAD) görevini sürdürmekte olan Dr. Mehmet Güllüoğlu ile özel bir söyleşi gerçekleştirdik.

Dr. Mehmet Güllüoğlu Kimdir?

1982 Konya doğumlu. Marmara Üniversitesi Tıp Fakültesi’nden mezun oldu. Aile Hekimliği, İnsani Sağlık Yardımları, Avrupa Birliği projeleri gibi çeşitli eğitim programlarını başarıyla tamamladı. Sivil toplum kuruluşları bünyesinde çok sayıda insani yardım çalışmalarına katıldı. Filistin (Batı Şeria ve Gazze), Mısır, Ürdün, Lübnan, Suriye, Katar, Kenya ve Somali’deki sağlık çalışmalarında gönüllü doktor olarak görev aldı. İstanbul İl Sağlık Müdürlüğü ve Yeryüzü Doktorları Derneği’nde yöneticilik görevleri üstlendi. İstanbul Üniversitesi Tıp Fakültesi Halk Sağlığı Doktora Programı’na devam etmekte olan Dr. Mehmet Güllüoğlu, 2013-2017 yılları arasında Türk Kızılayı Genel Müdürlüğü görevini üstlendi. Türk Kızılayı Genel Müdürlüğü görevinde bulunduğu süre zarfında 3 milyon Suriyeli misafirin ülkemizde en insani koşullarda yaşamasını sağlamaya yönelik çalışmalara liderlik eden Güllüoğlu, Kızılay bünyesinde kurulan Göç Hizmetleri Müdürlüğü’nün ve daha birçok projenin hayata geçirilmesinde önemli rol oynadı. Dr. Mehmet Güllüoğlu, Kızılay tarafından yürütülen Somali, Suriye, Pakistan, Gazze gibi insani yardım operasyonlarının tamamında sahada yer aldı ve bu çalışmaların Uluslararası Kızılay-Kızılhaç Dernekleri Federasyonu başta olmak üzere dünya insani yardım aktörleri tarafından bilinirliğinin artırılmasına yönelik çalışmalar yürüttü. Dr. Mehmet Güllüoğlu halen 2017 yılının Ağustos ayında atandığı T.C Başbakanlık Afet ve Acil Durum Yönetimi Başkanlığı görevini sürdürmektedir.

AFAD’ın çalışma alanlarından bahsedebilir misiniz? Hangi alanlarda neler yapar AFAD, hangi hususlarda öncelikleri vardır?

AFAD 2009 yılında Türkiye’deki diğer Afet ve Sivil Savunma ile ilgili kuruluşların kapatılması ile Başbakanlığa bağlı olarak kuruldu. Temel amacı afet konuları olmakla birlikte 2011’den bugüne kadar göç hizmetleri ve uluslararası yardım faaliyetleri de önemli görevleri arasına girdi. Suriyeliler için yaptığımız faaliyetler özellikle son dönemlerde hatırlansa da, afetlere müdahale, afetler öncesinde risk azaltma ve iyileştirme çalışmaları da vazifemizin önemli kısımları. Son aylarda ise mevcut işlerimizin yanında Arakan’dan Bangladeş’e göç etmek zorunda kalmış yüzbinlerce insana yönelik kamplar kurmaya çalışıyoruz. Bir heyetimiz Bangladeş’te bu konuda çalışmalar yürütüyor.

AFAD’ı Kızılay ve diğer yardım kuruluşlarından ayıran temel farklar nelerdir?

AFAD’ı yardım alanında çalışan diğer kuruluşlardan ayıran en temel fark AFAD Başbakanlığa bağlı bir kamu kuruluşu. Bu yüzden özellikle Türkiye’deki afet ve acil durumlarda yetkiye ve mesuliyete sahip tek kuruluş AFAD. Ayrıca AFAD’ın önemli vazifelerinden biri de bu alanda kamu kuruluşları ve sivil toplum kuruluşları arasında koordinasyonu da sağlamak. O yüzden diğer yardım kuruluşları ile de yoğun bir ilişkimiz var.

Suriye’deki zor duruma karşı AFAD neler yapıyor, kısaca bilgi alabilir miyiz sizden? Mesela geçen aylarda Oscar alan “Beyaz Baretliler” belgeselinden öğrendik ki, oradaki kurtarıcı ekipleri siz eğitiyormuşsunuz.

AFAD 2011’de başlayan Suriye krizinin ilk günlerinden itibaren yoğun faaliyetler yürütüyor. Kampların kurulması ve yönetilmesinden, Türkiye’deki Suriyelilere sunulan hizmetlerin koordinasyonuna kadar birçok konuda yoğun çalışmalarımız devam ediyor. Fırat Kalkanı Harekatı ile birlikte Suriye içinde faaliyetlerimizi arttırdık. Çobanbey ilçesinin karşı tarafında bulunan bir bölgede lojistik depomuzu inşa ettik. İlgili bakanlıklarla da, içeride eğitim ve sağlık gibi hizmetlerin verilmesini koordine ediyoruz. Yine bölge belediyeleri ve valilikler de içeride verilen hizmetlere önemli katkılar sağlıyor.

Ekiplerinizi yeni şartlar ve imkanlar doğrultusunda tekrar eğitim programına alıyor musunuz?

Eğitim bitmeyen bir süreç. Hele teknik konularda, unutulmaya müsait alanlarda ise kesinlikle. Ayrıca bizim alanımızda yani insani yardımda gelişim devam ediyor. Arama kurtarma hizmetlerinden risk azaltma alanına, iyileştirme faaliyetlerinden yeni ekipman ve tekniklere kadar yoğun bilgi ve pratik barındıran bir alan bizim alanımız. Bu yüzden evet, çalışanlarımızı tekrarlayan eğitim programlarına alıyoruz. Hatta yakın zamanda bütün vatandaşlarımıza yönelik eğitim programları planlıyoruz.

Devletimizin hangi kurumları ile ne tür konularda işbirliği sağlıyorsunuz? STK’larla ortak çalışmalarınız var mı?

Afet yönetimi tek başına bir kurumun altından kalkabileceği bir konu değil. O yüzden neredeyse her bir bakanlığımızla işbirliğimiz var. Afet bilincinin arttırılması için Milli Eğitim Bakanlığı ile afetlere müdahalede kritik öneme sahip olduğu için Sağlık Bakanlığı ile daha dayanıklı binalar ve şehirler için Çevre ve Şehircilik Bakanlığı ile işbirliği yapmamız gerekiyor. Bu örneklerde olduğu gibi neredeyse her bir bakanlık ile bu anlamda yakın çalışıyoruz. STK’larla da hem buradaki örneklerde olduğu gibi hem de başka alanlarda ulusal ve uluslararası düzeyde işbirliğimiz var.

Bir yerde doğal afet ya da bir tür büyük problem meydana geldiğinde siz sırasıyla hangi adımları atıyorsunuz? Biz böyle bir şey ile karşılaştığımızda neler yapmalıyız?

İlk olarak doğru bilgiye ulaşmak, ulaşan bilgiyi teyit etmek bizim için sürecin en kritik aşamalarından. Çünkü özellikle kriz anları bilginin güvenliği ve doğruluğu açısından çok önemli.

Sonra ihtiyacın tahminini yapıp harekete geçiyoruz. 2014 yılında Türkiye Afet Müdahale Planını yayınladık. Bu planda bir afet anında Türkiye’de hangi kuruluşun ne vazifesi var hepsi belirlendi. Zaman zaman yaptığımız tatbikatlarla da bu planı geliştiriyoruz.

Bireylere ise öncelikli olarak en kısa sürede “Temel Afet Bilinci Eğitimini” almayı öneriyorum. Bunun uzaktan eğitim yolu ile de alınması konusunda çalışıyoruz. Ayrıca ilk yardım eğitimini de hatırlatmak istiyorum. Çünkü birçok afetten biliyoruz ki en yakındaki kişiler olacak ilk müdahaleyi yapacak olanlar. İlk yardım o yüzden hayat kurtaran bir yetenek olacak toplumumuz için. 

Size katılmak, destek vermek, bir işi ucundan tutmak isteyenler neler yapabilir?

AFAD gönüllülüğü başvurularını almaya başladık. İlerleyen günlerde bununla ilgili duyurularımız olacak. Siz de afetler konusunda başta olmak üzere kendinizi geliştirebileceğiniz, başkasına faydalı olabileceğiniz bir alan bulacaksınız bu gönüllülük yapısında diye umuyoruz. Bir işin ucundan tutmak lazım. Sadece kendimizden beklenenden fazlasına niyet edip yapmak lazım. Yaptığımız işe, insana, vatana, millete gönlümüzü vermek lazım. O yüzden genç kardeşlerime sadece AFAD aracılığı ile değil, buldukları bütün gönüllü işlerde olmalarını tavsiye ediyorum. Bu tür faaliyetlerin bereketini ömür boyu hissedeceklerine eminim. 

Türkiye yardımsever ve başkalarının dertleriyle derttaş insanların yurdu. Merhamet eli dünyanın her yerine uzanıyor. Sizce bu durumun nedeni nedir?

Türkiye ve Türk halkı kendini yeniden konumlandırıyor. Tarihten gelen, dininden gelen, karakterinden gelen vazifesini hatırlıyor. Ancak ben şahsen daha dünyanın her yerine yeteri kadar uzandığımızı düşünmüyorum. Daha yapmamız gereken çok şey var. Yaptığımız işlerin kalitesini arttırmalı, birçok coğrafya ile çok daha yakın ilişkiler geliştirmeliyiz. Daha çok yabancı (!) dil öğrenmeli, daha çok seyahat etmeliyiz. Yeryüzü geniş, onu görmeli. 

Muhakkak okuyun diyeceğiniz üç kitap?

Mushaf ve Buhari’den başka,

Gülistan, Kelile ve Dimne, Amak-ı Hayal (Hâlâ okumayan kaldı ise.)

Şark klasikleri diye bilinen diğer eserler.

İyi ki yapmışım dediğiniz iki şey?

İyi ki insani yardım alanına yönelmişim. 

İyi ki tıp fakültesini tercih etmişim. 

Elinizde bir mikrofon olsa ve tek bir cümleyle tüm dünyaya seslenebilecek olsanız ne söylerdiniz?

Ey insanlar, İnsan olun, hepiniz tek olan Allah’ın birbirine eşit kullarısınız. 

Mehmet Güllüoğlu boş zamanlarını nasıl değerlendirir?

Boş zaman ifadesini çok sevmediğimi ifade edeyim. Boş ay, boş sene, boş ömür ifadelerini çağrıştırıyor. Ama yine de ifade etmem gerekirse okumam gereken, sırasını bekleyen, demlenmiş çok kitap var. Bir de tabi evlatlarım. Bu dünyadaki en önemli meyvelerimizin evlatlarımız olduğunu düşünüyorum. Onlarla oyun oynayarak, muhabbet ederek. 

İnsanlara yardım ediyor olmak kalbinizde nasıl tesirler meydana getiriyor?

İzah etmesi zor. Şükrümü artırıyor diyebilirim. Ancak, zor koşullardaki insanları görmek, çokça görmek her zaman kolay değil. Ancak umarım hem dünyamızı hem de yarınımızı şekillendirme anlamında faydalı bir iş yapıyoruz diye düşünüyorum. Yani hem yardım ettiğimiz insanlar hem de biz faydalanıyoruzdur umarım. 

Hiç unutamadığınız ibretlik bir olay paylaşır mısınız bizimle?

2011 de açlıktan dolayı Somali’den Kenya’ya geçen 500.000 insan vardı. Onların kaldığı Dadaab mülteci kampına gitmiştik. Ancak kampta açlıktan ölen çocukların görüntüsü hala zihnimde taze. 

Genç bir idareci olmak, bürokrasiyle uğraşmak nasıl?

Bürokrasi dediğimiz günümüz ifadesi ile süreçler. Vaktinde her bir süreç, adım planlanırken bir ihtiyaca binaen planlanmış. Ancak değişen zaman bu ihtiyaçları ve bu süreçleri, toplu ifadesi ile bu bürokrasiyi yeniden gözden geçirmeyi gerektiriyor. İlerleyen yıllarda bu ifadeyi kullanmayacağımızı düşünüyorum. Onu bizden öncekiler tasarladı, biz daha iyisini tasarlamalıyız, tasarlayacağız. 

Hep STK ve gönüllülük işlerinde bulundunuz, pişman mısınız?

Bilakis, iyi ki bulunmuşum. İnşallah ömrümün sonuna kadar da bulunabilirim. 

Kariyerinin başındaki bir gence ne tavsiye edersiniz?

Kariyerin başı neresi sonu neresi bilmiyorum. Ama genel olarak genç kardeşlerime yukarıda da ifade ettiğim birkaç şeyi tekrarlamak isterim evvela. Yabancı lisan ve seyahat. Sonra da merak. Soru sormak, ısrar etmek, pes etmemek. Kariyer dediğiniz sadece meslek değildir herhalde. Hangi meslek olursa olsun onda ilerlemek ise gaye, bunun için de yaptığın işi en iyi sen yap düsturu. Bunun için ise biraz önce ifade ettiklerim. 

GENÇ’e kapak olacaksınız. TIME’a da kapak olmak ister miydiniz?

İsterdim tabi. Bizim dünyaya diyecek sözümüz yok mu, hatta vazifelerimizden biri bu diye düşünüyorum. 

Kariyer mi, gönüllülük mü, evlilik mi? Altın oran var mı, varsa hangisi hangi düzeyde?

Hepsi. Ancak bu her zaman öyle hesapla olmuyor. Sonuçta imtihan dünyasındayız. İşimiz, eşimiz ve aşımızdan sorulacak. Rabbim hem dünyada hem de ahirette bizleri nimetlendirsin. Bunun için hem dünya hem de ahiret işlerini düzenlemeye niyetlenmek lazım. Öldüresiye bir kariyer hırsı korkarım manevi hayatımıza zarar verir. Gönüllü işlere zaman ayırırken profesyonel işleri ihmal etmemek lazım. Evlilik ise dinin yarısı, hayatın çoğu.

Hayat ikiye ayrılır. Evlenmeden önce ve sonrası diye. Hasılı her bir ferd şahsi kapasitesine, becerilerine ve karakterine göre bu dengeyi, dengesini kendisi bulacak. 

Afet denince akla gelmek nasıl bir duygu?

Güzel ve zor. Güven vermeniz gerekir, bunun için donanımlı olmak gerekir, hazır olmak gerekir. Ana esas ise işinizin bütün detaylarına her daim hakim olmak gerekir. Sadece acil durumlarda değil sakin zamanlarda da çok yoğun bir iş temposu var o yüzden devamlı diri olmak gerek.

Hasılı canlı bir hayat yaşıyoruz, güzel bir ölüm için.


GENÇ'ın Yazısı.