Yine gündemde Kudüs vardı. Bundan 48 sene önce Denis Michael Rohan isimli bir Hristiyan Mescid-i Aksa’yı kundaklama girişiminde bulunmuştu. Rohan, Church of God isimli fanatik bir tarikata mensuptu ve bu girişimi ile Mesih’in gelişinin hızlanacağını düşünüyordu. Bu büyük yangında birçok tarihi eser yanarak yok oldu. Bunlardan en önemlisi ise Selahattin Eyyubi’nin fethin simgesi olarak camiye yerleştirdiği ahşap minberdi. Bu vahşetin müsebbibi ise deli raporu alarak bu işin içinden sıyrıldı ve İsrail’den sınırdışı edildi.  

Mescid-i Aksa yangını Müslümanları çok derinden etkiledi. Bu elim hadise üzerine girişimlerde bulunularak 25 Ağustos 1969 tarihinde İslam Konferansı Örgütü (İKÖ) kuruldu. Bu örgütün amacı İslam Dünyası’nın hak ve çıkarlarını korumak, işbirliği ve dayanışmayı arttırmaktı. Daha sonraları 2011 yılının Haziran ayında alınan bir kararla İKÖ’nün adı İslam İşbirliği Teşkilatı (İİT) olarak değiştirildi. Şu an halihazırda 57 üyesi bulunan teşkilat 3 senede bir üst düzey toplantı yapıyor. Ve her sene Dışişleri Bakanları seviyesinde bir araya geliyor. 2016 yılında İslam İşbirliği Teşkilatı dönem başkanı ise Türkiye oldu. 
 
Geçtiğimiz günlerde ABD Başkanı Donald Trump, İsrail’in başkenti olarak Kudüs’ü tanıyacaklarını açıkladı. Bu açıklamanın ardından başta Filistin olmak üzere dünyanın birçok ülkesinden tepkiler yükseldi. Bu tepkilerin en büyüğü Türkiye’den geldi. Milyonlarca kişi meydanlara inerek günlerce protesto gösterileri yaptı. Twitter ve diğer birçok sosyal medya uygulamalarından kınama mesajları yayınlandı. En üst perdeden zalime karşı sesini yükselten Türkiye, bunun yanında bir çok somut adım attı. Onlarca ülke başkanı ile telefon görüşmeleri yapıldı. Bunun yanında dönem başkanlığını üstlendiği İİT’yi toplamak için Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’dan çağrı yapıldı. Tüm dünyanın dikkat kesildiği zirve dün İstanbul’da gerçekleşti. Zirveden çıkan en önemli karar ise Kudüs’ün Filistin’in başkenti olarak tanınması kararı oldu.
 
Zirvede konuşan İİT Dönem Başkanı Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan da İsrail’in bir terör devleti olduğunu vurguladı ve Filistin’de yine bir insanlık ihlalinin gerçekleştiğini savundu. 
 
Yaşanan zulümler karşısında çaresiz kalan İslam ülkeleri; savaş ve terörle mücadele ediyor. Kudüs konusunda alınan kararların ise İslam dünyasında güzel bir rüzgar estirmesini, acılara son verecek hadiseler yaşanmasını ümit ediyoruz...
 
İİT Zirvesi Sonuç Bildirgesi
 
Amerika Birleşik Devletleri Başkanı’nın Kudüs’ü İşgalci Güç İsrail’in sözde başkenti olarak tanıyan tek taraflı kararı en güçlü şekilde reddedilmiş ve kınanmıştır. Söz konusu karar hukuken hükümsüz ilan edilmiştir. Bu beyanın Filistin halkının tarihi, hukuki, doğal ve milli haklarına bir saldırı, bütün barış girişimlerine yönelik kasti bir baltalama, aşırılık ve terörizme ivme verecek bir tahrik unsuru ve uluslararası barış ve güvenliği hedef alan bir tehdit olarak görüldüğü belirtilmiştir.
 
-Kudüs-ü Şerif’in yasal statüsünü değiştirmeyi amaçlayan söz konusu tehlikeli beyanın hükümsüz ve meşruiyetten uzak olduğu vurgulanmıştır. Beyanın, Uluslararası hukukun ve özellikle de Dördüncü Cenevre Sözleşmesi’nin ve uluslararası meşruiyeti bulunan tüm ilgili kararların, bilhassa da BM Güvenlik Konseyi’nin 478 (1980) ve 2334 (2016) sayılı kararlarının, barış sürecinin Kudüs-ü Şerif’i nihai statü konusu olarak tespit eden temellerinin ciddi bir ihlalini teşkil ettiği, Amerika Birleşik Devletleri’nin bu bağlamda imzalamış olduğu Anlaşmalar ve verdiği taahhütlerin bu beyanın hemen geri çekilmesini gerektirdiği ifade edilmiştir.
 
-ABD Yönetimi’ni bu yasadışı beyanın geri çekilmemesinden doğacak tüm sonuçlardan bütünüyle sorumlu tutulduğu kaydedilmiştir. Söz konusu beyanın ABD Yönetimi’nin barış destekçisi rolünden çekilmesi olarak değerlendirildiği ve bunun tüm paydaşlar tarafından da anlaşıldığı belirtilmiştir. Ayrıca, bu beyanın ilanı ve işgalci güç İsrail’in 1967’de işgal ettiği, merkezinde Kudüs-ü Şerif bulunan Filistin topraklarında sürdürdüğü sömürgecilik, yerleştirme, apartheid ve etnik temizlik siyasetinin teşvik edilmesi olarak görüldüğü kaydedilmiştir.
 
Tüm üye devletlere Filistin sorununa, özellikle dünyanın diğer taraflarından karşıtlarıyla günlük temaslarında ve dış siyasi gündemlerinde yüksek öncelik vermeleri çağrısında bulunulmuştur.
 
-İki devletli çözüm temelinde başkenti Doğu Kudüs olan bir Filistin Devleti’ne dayanan, uluslararası tanınmış referans hükümlerle ve 2005’te Mekke-i Mükerreme’de yapılan Olağanüstü İslam Zirvesi Konferansı’da stratejik bir tercih olarak kabul edilen 2002 Arap Barış Girişimi’yle uyumlu adil ve kapsamlı bir barışa bağlılık teyit edilmiştir.
 
Uluslararası topluma bu sorunu çözüme ulaştırmak maksadıyla etkin ve ciddi bir şekilde harekete geçmesi çağrısında bulunulmuştur.
 
-Doğu Kudüs, Filistin Devleti’nin başkenti olarak ilan edilmiştir ve bütün devletler Filistin Devleti’ni ve Doğu Kudüs’ün onun işgal altındaki başkenti olduğunu tanımaya davet olunmuştur.
 
-Bütün Devletlere BMGK’nın 1980 tarihli ve 478 sayılı kararını tam olarak uygulama çağrısında bulunulmuştur. Bu doğrultuda, bütün devletler;
 
a) ABD’nin Kudüs’ü İsrail’in sözde başkenti olarak tanıyan kararını desteklemekten imtina etmeye,
 
b) Diplomatik Misyonlarını Kudüs-ü Şerif’e taşımamaya davet edilmiştir.
 
-Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi’ne çağrıda bulunularak, derhal sorumluluklarını üstlenmesi, Kudüs-ü Şerif şehrinin yasal statüsünü teyit etmesi, Filistin Devleti topraklarındaki İsrail işgaline son vermesi, Filistin halkının uluslararası korunma altına alınmasını sağlaması, Filistin Davası’na ilişkin aldığı tüm kararları uygulaması ve bu kararlara uyması istenmiştir.
 
-BM Güvenlik Konseyi’nin harekete geçememesi halinde, İİT üyesi ülkelerin bu ağır ihlali BM Genel Kurulu’nun 377A sayılı “Barış için Birleşme kararı” çerçevesinde BM Genel Kurulu’na götürmeye hazır olduğu teyit edilmiştir.
 
-İslam Kalkınma Bankası’ndan Filistin projelerine öncelik vererek ve bu doğrultuda özel ve esnek mekanizmalar ve usuller geliştirerek “Kalkınma için İslami Dayanışma Fonu” aracılığıyla Kudüs’ü Şerif ve diğer işgal altındaki topraklarda ekonomik ve sosyal kalkınma çabalarına destek olması talep edilmiştir.
 
-Katılımcılar, İslam Ümmeti için bu denli önemli bir konuda liderliği üstlenmesi ve Zirve’ye ev sahipliği yapması nedeniyle Sayın Cumhurbaşkanımıza minnetlerini ifade etmişlerdir.
 


GENÇ'ın Yazısı.