“Gönülden Sesler” diye bir yarışma programı var Kanal 7’de. (Bir aydır evde televizyonu kapalı tutuyoruz, ama her şeyden haberim  var, anlaşılan tam kapatmamışız stand by konumunda kalmış!) Mustafa Demirci için baktım şöyle bir lahzacık. Yarışma programının  jüri üyelerinden Mustafa Demirci, bir prototiptir benim için. Bir zamanlar yakasız gömleklerle arz-ı endam eden sakallı; ezgi, ilahi, yeşil pop, adına her ne derseniz deyin, ne söyleseler “dava” söylediği varsayılan Mustafa Demirciler vardı. Henüz Şule Yüksel  Şenler’i erkeklerin, salonda kadınlarla birlikte dinlemeye cesaret edemediği günlerdi. Her şey değişti, hepimizi dönüştürdü feleğine  yandığımın dünyası.

O yüzden televizyonda her gördüğümde, baştan ayağa bakarım Mustafa Demirci gibilere. Saçını nasıl taramış,  ceketinin rengi ne, rugan ayakkabılarının burnu sivri mi diye; değişim hızımızı anlamak için. Mezun olduğum fakülteden bizden önce  mezun olmuştur. Yanık sesini duymak, gizliden gizliye dinlediğim arabesk müziklerde hissettiğim günahı bastırmak için iyi gelirdi.  Gönülden Sesler ilahi okuyor. Format pop star yarışmalarından araklama, yarışmacılar, memleketin dört bir köşesinde, içkili  otellerde yapılan ön elemelerle seçilmişler. Güzel ilahi okusalar da onlarda pop starlar gibi şöhret olup, kısa sürede üne ve paraya  kavuşmak istiyorlar; ödül de lüks bir arabaymış. Herhalde bir de kaset çıkarırlar; sahi kaset yok artık değil mi? CD çıkarırlar!  Programın diğer jüri üyesi Uğur Arslan. Hani şu, evde karısından habersiz ekrana evlenmeye gelip de foyası ortaya çıkınca “iyi bir  karı bulsam evdekini boşayacağım” diyen yaşlı azgın tekelerin katıldığı evlilik programlarından birinin sunucusu. Büyük Türk  muhafazakâr modernleşmesinin öncülerinden İkbal Gürpınar ablamızı da ekledik mi sesler gönülden çıkıyor, bam telimize  dokunuyor! 


Ali Can'ın Yazısı.