RAMAZAN`IN ELLERİ OKŞASIN DÜNYAYI
Site Özel
5958 okunma
Rabia Kütük Şerbetçi
Son günlerde karşımıza sıkça ‘utanç verici’ haberler çıkıyor.
"Erzincan’da orduevi nizamiyesinde yakaladığı kediyi dakikalarca işkence ederek katleden er T.H gözaltına alındı."
"İzmir’de kaldırımda uyuyan köpeği hiçbir sebep yokken öldüresiye tekmeleyen N.Y adliyeye sevk edildi."
"Büyükada’da hava sıcaklığının 45 dereceyi bulduğu öğle saatlerinde aşırı sıcağa ve fazla yüke dayanamayan at çatlayarak öldü."
Vicdan. Neydi sahi o ? Biz ne zaman kendimizi kaybettik? Haydi toplumsal hafızamızı yoklayıp birkaç asır geriye gidelim.
Öyle bir memleket düşünün ki; hastalanarak sürüden geri kalan leyleklerin bakılması ve beslenmesi için özel bir hastane (Gurebâhâne-i Laklakan) kurulmuş. Şehre inen aç kurtlar, yaralı kedi ve köpekler, susuz kalmış kuşlar için düzenli bakım sağlayan vakıflar tesis edilmiş. Savaşlarda ağır yükler taşıyan binekler yaşlandıklarında kasaplara satılmamış, azat edilmiş. Her canlı tek tek düşünülmüş ve merhamet edilmiş.
Türk toplumunun hayvan haklarına verdiği değer diğer milletler tarafından da elbette ki fark edilmiş. 1656 yılında Fransız seyyah Thévenot’un Türklerin hayvan sevgisi ile alakalı şu satırları kaleme almış:
‘’Türklerin bâzıları ölürken haftada şu kadar defa şu kadar köpeğe ve şu kadar kediye yiyecek verilmek üzere birçok iratlar (miras, nafaka) bırakırlar yahut bu hayrın işlenmesini temin için fırıncılarla kasaplara para verirler ve onlar da bu gibi vasiyetleri büyük bir sadâkatle ve hatta dindarâne bir riâyetle yerine getirirler. Onun için her gün et taşıyan bir takım kimselerin şart-ı vâkıfa göre ya köpekleri veya kedileri çağırıp etraflarına toplanan hayvanlara et parçaları atışları görülecek şeydir. Bunlar bizim (batı) nazarımızda çok gülünç olmakla beraber onlarca öyle değildir.’’
Kayıtlara bakacak olursanız Thévenot gibi onca seyyah, şair ve diplomatın ülkemizi ziyaret edip aynı gözlemlerde bulunduklarını göreceksiniz. Bu isimlerden bazıları; Avusturya elçisi Busbeck, Fransız şair Lamartine, İngiliz elçisi Ricaut, Fransız avukat Guer, Alman seyyah Hans Demschwam gibi zamanın mühim şahsiyetleri.
Dünyada hayvan haklarına dair ilk düzenleme III. Murat tarafından 1587’de gerçekleşmiş. İstanbul Kadı’sına gönderilen ferman ile hamalların at, katır vb. hayvanlara tahammüllerinin üzerinde yük taşıtmalarının yasaklandığı; hükümlere uymayanların cezalandırılacağı bildirilmiş. Ayrıca 9 Şubat 1829 tarihli Osmanlı arşiv belgesinde yer alan ‘’Yük hayvanlarını Cumâ günleri çalıştırmama’’ maddesi ile yük hayvanlarına Cumâ günü resmî tatil ilan edilmiş.
Ecdadımız asırlarca yaradılanı sevmiş yaradandan ötürü. Öyle ki âleme diz çöktüren koca cihan padişahı Sultan Süleyman bir karıncayı incitmekten imtina etmiş. Hâl böyle olunca ecdadın duâsını alanlar da olmuş tabii. Ağrı’nın Günbuldu Köyü’nde elektrik tellerine kanadı takılan kuşu kurtarmak için iki elini feda eden 17 yaşındaki çoban Ramazan Taşdemir gibi.
İyi ki Ramazan var. Var olsun Ramazan’lar…
GENÇ'ın Yazısı.