16 Ocak 2018

Bir insan kendi değerini kendisi bilmezse hayatı boyunca değer göreceği ortamlar arar, takdir beklentileri içinde ömrü geçer, itibarlı sayılmayı adeta put hâline getirir. İnsan bizatihi kıymetlidir, yeter ki kendisinin farkında olsun, yeter ki Rabbini tanısın.

Değerli bir insan olmayı sahneye çıkmak, mikrofon önünde konuşmak, büyük sıfatlı insanlarla bir arada olmak ve karizmatik görünen toplantılara katılmak olarak anlamak hayatı ıskalamak demektir, bu zamanın vebalarından biridir, kuru hayallerle vakit kaybetmektir. İnsanı insan yapan özüdür, ahlakıdır.

Kendimizi değerli hissettiğimiz çeşitli vesileler olabilir hayatımızda, bu normal. Lakin kendimizi değersiz hissetmemize sebep olan şeyler ceviz kabuğunu doldurmayacak meseleler ise kendimize en büyük haksızlığı yapıyoruz demektir. İnsan sadece samimi bir imanla, güzel ahlaklı bir insan olmakla şereflerin en yücesine erer, paha biçilmez bir kıymet kazanır.

Bu çağ kalbimizi mahvetti, ruhumuzu daralttı, bir yanlışı bin doğrunun içine sıkıştırma yoluyla bizi sayısız defa aldattı. İtibar arayan, izzet isteyen, mutluluğun peşinde olan kişi dünyanın tantanasından daha çok kendi içine, bizzat özüne dikkat kesilmeli, kullardan bir kul olmanın sonsuz güzelliğini doya doya yaşamalı.

Aşağılık psikolojisi alâmeti olarak kanaatin kıymeti unutuluyor, eldeki sonsuz nimetler küçük görülüp başkalarının hayatları hem gölge gibi hem de onulmaz bir kıskançlık eşliğinde izlenebiliyor. Olmamışlık, tamamlanmamışlık ve yarım kalmışlık hissi çürütüyor kalplerin orta yerini, yaşadığımız hayatı yadsıyoruz, huzursuzluğumuz bitmek bilmiyor. Sıradan hayatımızda cereyan eden harikulade olaylara karşı hissizleştik, artırılmış gerçekliği ararken azaltılmış insanlıkla cezalandırıldık. Dilerim hayatlarımızı asılsız vehimler, kuru hayaller, boş hedefler, takdir beklentileri ve ahirette mahcup olacağımız gayretler peşinde geçirmeyiz.

Dilerim hedeflerimize ulaştığımızda “Hamdolsun, çabam boşa gitmedi” diyenlerden oluruz, “Bu muymuş hırsla istediğim, yazık bana hayatımı neye adamışım” diyenlerden olmayız. Ve dilerim ahlaklı bir insan olmanın ihtişamına erebiliriz, kendi hayatımızın üzerine samimiyetle eğilip hem kendimizi hem Rabbimizi bilebiliriz.


Süleyman Ragıp Yazıcılar'ın Yazısı.