Soğuk Savaş ABD ile ilişkileri ısıttı

12 Mart 1947’de yayınlanan Truman Doktrini ile 2. Dünya Savaşı’nın akabinde yok edilen Nazi tehdidinin yerini Komünist tehdit aldı. Soğuk savaşın resmi başlangıcı diyebiliriz bu tarihe. ABD, Sovyet tehdidi altında gördüğü ülkelere parasal yardım yapmaya başladı. Marshall yardımlarıyla birlikte bu yardımlardan biz de payımızı aldık. 1950’li yıllarda, Kore harbinde, ABD’den taraf olup Kore’ye asker gönderdik. 1954’de ABD’ye İncirlik Üssü’nü açtık. Bu üs sayesinde ABD, hem Sovyet Rusya’ya hem de Körfez ülkelerine müdahale etti. 68 kuşağı olarak bilinen anti-Amerikan gençlik hareketlerinin etkisi, Türkiye’yi de Amerika’nın gizli hedefi haline getirdi. Ve bu süreç 12 Eylül 1980 darbesini hazırladı. 

Türkiye’deki Darbeleri Kimin Çocukları Yaptı?

ABD ulusal güvenlik konseyi başkanı Paul Henze’nin 12 Eylül 1980 darbesi gerçekleştiğinde ABD Başkanı Jimmy Carter’a olayı “Bizim çocuklar başardı” diye aktarması aslında her şeyi çok güzel özetliyor. 15 Temmuz darbe girişiminin 1 numaralı failini ABD’nin, Penysilvanya’da malikhanede besliyor olması böyle bakınca tesadüf olmasa gerek. Beceremediler ama hâlâ bırakmıyorlar.

Çekiç Güç Bizi Örseledi

1991 Yılında Saddam Hüseyin’in Kuveyt’e yönelik müdahalesine ABD Çöl Fırtınası operasyonuyla karşılık verdi. Bu operasyon sırasında ülkemize de Çekiç Güç gönderildi. Çekiç Güç’ün tam olarak ne yaptığı Irak’a mı Türkiye’ye mi müdahale ettiği tartışılmaya başlandı ülkemizde. Zamanla Çekiç Güç’ün PKK unsurlarına silah yardımı ve eğitim desteği sağladığı ortaya çıkınca, millet olarak tepkimizi göstermeye başladık. Bu tepki Çekiç Güç’ün bölgeden çekilmesini sağladı ancak PKK’nın güçlendirildiği bir süreç olarak da akıllarda kaldı. 

Post Modern Darbe

Soğuk Savaşı bitiren ABD’nin Afganistan, Irak, İran gibi Müslüman ülkelerle olan dalaşmalarından dolayı hedefine İslam ülkelerini koymaya başladığının sinyallerini verse de Türkiye, Suudi Arabistan gibi güçlü Müslüman müttefiklerinin olduğu düşüncesiyle, İslam coğrafyasında borusunu öttürebiliyordu. Ancak Türkiye’de Refah Partisi’nin yükselişi yeni bir şeyleri haber veriyordu. Siyasal İslam’ın güç kazanması, D-8 gibi bir yapının kurulması Amerika’yı bir anda tedirgin etmeye başladı. İşler bu boyuta gelince çekiç gücü çekse de Çevik Bir eliyle 28 Şubat post modern darbesini yaptı. Buna da balans ayarı dediler ve bin yıl süreceğini iddia ettiler.

Papazla Papaz Olmak

İzmir’deki Protestan Diriliş Kilisesinin rahibi Andrew Craig Brunson, adını ilk olarak 2011 yılında kendisine yönelik saldırıda duyurdu. Saldırıyı yapan vatandaşımız, rahibi misyonerlik yapmakla suçlamış, rahip de bu iddiaları reddetmişti. Aynı rahibin 15 Temmuz kalkışmasından sonraki gizli tanık ifadeleriyle, Fetö ile bağlantılı hareket ettiği tespit edildiği için gözaltına alındığı ortaya çıktı. Bunun üzerine ABD Başkanı Trump ile Cumhurbaşkanımız Erdoğan arasındaki görüşmede, Trump’ın rahibin bırakılmasını istemesi üzerine Erdoğan, “bunun hukuki bir süreç olduğunu ve kendisinin buna müdahale edemeyeceğini” söylemesi çok önemliydi.

Haşhaşa Karşıyken Nasıl Haşhaşi Oldular?

ABD başkanı Nixon, 1970 yılında başlattığı uyuşturucu ile mücadele çalışmaları kapsamında ülkesine giren eroinin hammaddesi olan haşhaşın Türkiye’de ekildiği bilgisine ulaşır. Dönemin başbakanı Süleyman Demirel’den bunun önüne geçmesini ister, Demirel direnir. Ve 12 Mart 1971 muhtırası ile Demirel hükümeti devrilir. Nihat Erim Başbakan olur ve ilk iş olarak haşhaş üretimini kısıtlar. ABD tarafından müthiş taltif alır. Bu durum 1974 yılında Ecevit-Erbakan hükümetinin haşhaş ekimine yeniden izin vermeleriyle son buldu.

İdama Götüren Ziyaret

Dönemin Dışişleri Bakanı Fatin Rüştü Zorlu, 1960 darbesine götüren sürecin Adnan Menderes’in Sovyet Rusya’ya yaptığı ve Amerika’ya bağımlılığı azaltmayı hedefleyen ziyaretle başladığını söyler. Bu ziyaret, Amerika’nın gücüne gitmiştir çünkü en büyük düşmanı olarak gördüğü Sovyet Rusya ile Türkiye’nin yakınlaşması demek ABD’nin devre dışı bırakılması anlamına gelmektedir. Eisenhower yönetimi, 1960 darbesinde hiçbir etkilerinin olmadığını söylese de darbeden en az on beş gün önceden CIA tarafından haberdar edildikleri belgelerle ortaya çıkartıldı.

Kolejde Vaftiz

Amerikan Misyoner teşkilatı tarafından 1854 yılında Bursa’da kurulan Amerikan Koleji, Cumhuriyetin ilk yıllarında Müslüman kız öğrencilerin Hristiyanlaştırıldığı gerekçesiyle gündeme oturdu. 1927 yılında Seniha, Muadelat, Kamran ve Nemika isimli dört Türk kız öğrencinin Amerikan Kolejinin pansiyonunda yapılan vaftiz töreni, dönemin gazete ve mecmualarında manşetten haber yapıldı. Koleje yönelik tepkiler artınca Bursa Amerikan Koleji kapatıldı. Merzifon Amerikan Koleji’nin 1893’teki Ermeni Hınçak ayaklanmalarının karargâhı olduğu, olaylar bastırıldıktan sonra anlaşılmıştır. Robert Koleji ülkemizde en çok bilinirliği olan Amerikan Okulu, bunun nedeni de yetiştirdiği öğrencilerin devlet kademesinde önemli yerlere gelmesidir. Tansu Çiller, Bülent Ecevit en önemli örnekleri.

Kıbrıs Harekâtına Karşı Silah Ambargosu

1974 yılında Kıbrıs Barış Harekâtını başlatan Ecevit-Erbakan hükümetine ABD’nin 1975 Şubat ayında uygulamaya koyduğu silah ambargosu, ülkemizle ABD arasında tarihteki en büyük sorunlardan biriydi. Bu sorunun temelinin 6. Filo ve haşhaş krizleri ile atıldığı düşünülse de öyle değildi işin aslı, çünkü bu krizlerin yaşandığı başkan Nixon ambargo kararını veto edeceğini açıklamıştı. Bu sırada Amerika’da patlak veren Watergate skandalı ile Nixon görevinden istifa etti. Ve yeni başkan Ford, güle oynaya ambargo kararını onayladı. Karardaki gerekçe, Türkiye’ye savunma amaçlı verilen silahların, barış harekâtında kullanılması olarak gösterildi. Ambargo 1978’de Jimmy Carter döneminde kaldırıldı.

6. Filoyu Bir Türlü Def Edemedik

1967 yılında İstanbul’a gelmeyi planlayan Amerikan 6. Filosunun haberini alan dönemin sol görüşlü öğrenci örgütleri, iskelede eyleme hazırlanırlar. Eylemcilere polis müdahale eder. Müdahalenin ardından filodaki askerler karaya çıkar. Bu kez Dolmabahçe’de açlık eylemleri başlatılır. Eylemlerin devamında filo İstanbul’dan ayrılır. 1969 yılında yeniden İstanbul’a geldiğinde protestolar çok büyümüştür. Amerikan askerlerinin bir kısmı denize atılmış, bir kısmının elbiseleri yırtılmıştır. Filo planlandığı şekliyle karaya çıkamaz. Öğrencilerden yaralanan ve gözaltına alınanlar olur.


Sami Yaylalı'ın Yazısı.