Hani Sizin Edepli Televizyon Kılavuzunuz?
Kimse usturuplu bir liste/kitapçık hazırlayıp da “Hadi, bu da bizim edepli televizyon izleme kılavuzumuz olsun” diyemedi. Zira “edep” ve “televizyon” kelimeleri sürekli birbirini öteleyen iki sözcükken ortak bir paydada bir araya gelemezdi.
Bundan yıllar önce hayalini kurduğu yuvasında televizyona yer ayırmayan annemin ne subliminal mesajlardan ne de 25. kareden haberi yoktu. O günlerde ülkenin tek televizyonu olan TRT’nin sadece yılbaşı gecelerinde bozulan ahlakı, çoğu Müslüman için tehlike arz etmezken annem, bu aletten çoktan huylanmış ve kararı vermişti: Evine televizyon almayacaktı!
O günlerde biri kalkıp deseydi ki “Ey millet, bu kara kutunun içinde yüzlerce kanal daha olacak ve bu yüzlerce kanalın çok azı hariç büyük çoğunluğu yılbaşı gecelerindeki ahlaksızlığa taş çıkaracak bir yayın anlayışıyla 365 gün yayın yapacak. Nice evler huzursuz olacak bu alet yüzünden, nice yemekler dibine yanacak. Kim bilir nice ahlakları bozacak bu kara kutu, nice insanları uykusuz bırakacak… ” Kim inanırdı...
Aradan yıllar geçip de annem düşlediği yuvanın gerçek oluşunun verdiği huzurla bizleri yetiştirirken çevreden gelen bütün eleştiri ve tepkileri göğüslemiş ve televizyon konusunda nesilden nesile sürecek uzun soluklu bir mücadelenin fitilini ateşlemişti. –İşte okumuş olduğunuz şu satırlar da annemden bana sirayet eden bu ateşle kaleme alınıyor.
İlköğretim sıralarındayken evimizde televizyon olmayışını komik bir şekilde ekonomik nedenlere bağlayan, belgesel ve benzeri programlar vasıtasıyla hâsıl olacak pek çok faydadan mahrum kaldığımı düşünen öğretmen ve arkadaşlarım oldu olmasına da, şu yaşıma geldim, televizyonu bilgi sahibi olma amacına uygun olarak, hassasiyetlerini yitirmeden, falan kanalda filanca meşhur dizi yayındayken belgesel izlemeyi tercih eden dostlarım, tanıdıklarım olmadı ne hikmetse. Kimse usturuplu bir liste/kitapçık hazırlayıp da “Hadi, bu da bizim edepli televizyon izleme kılavuzumuz olsun” diyemedi. Zira “edep” ve “televizyon” kelimeleri sürekli birbirini öteleyen iki sözcükken ortak bir paydada bir araya gelemezdi.
Evimizin başköşesinde bizden biri gibi duran bu alet asla bizim gibi değil, bunu kabul etmeliyiz. Başta ahlaki değerlerimiz olmak üzere İslami dünya görüşümüzün tümüne yabancı. Karşısına geçip ondan fayda uman herkesi manyetizma alanına çekip kendisine bağlıyor. Düğmesine basıp kendi dünyamıza dönmeyi başardığımızdaysa elimizde kalan, uyuşuk bir beden, bulanık bir zihin ve boşa geçen zamandan başka bir şey değil.
Televizyonu evlerin zaruri ihtiyaçları arasında gören anlayışa rağmen bu zehir kusan aleti evimizden, duygu dünyamızdan ve hayatımızdan acilen kovmak zorundayız. Onu kapı dışarı etmek için o kadar çok sebebimiz var ki… Muhabbet dolu bir aile ortamı, kendisine söz hakkı verilen ve duygularını ifade edebilen açık fikirli çocuklar, kadın programlarının mikrobundan, dizilerin çirkinliğinden uzak, yuvalarının gündemini kendileri belirleyen anneler ve çocuklarına da vakit ayırabilen babalar televizyonsuz evlerin belli başlı meyveleri.
Kutsal kitabımızda “Zinaya yaklaşmayın” şeklinde bir emre tabi olan bizler, televizyonlarda yayınlanan zina sahnelerine olan uzaklığımızı –ve aslında yakınlığımızı fark edip bu emre ne kadar itaat ettiğimizi ölçmek durumundayız.
Televizyonun hayatımızda kopardığı fırtınaları, karşısına geçip dizilerden dizi beğenerek fark edemeyiz. Gözümüzün, gönlümüzün ve manevi yönümüzün geçirdiği yıkımları idrak edebilmemiz için arı-duru, tertemiz, müslümanca düşünebilen bir zihne ihtiyacımız var. Böylesi bir zihne sahip olmanın yolu da günlük televizyon seyretme saatlerimizi düşürmekten, bir hafta-on gün televizyona kilit vurmaktan değil, onu tamamen terk etmekten geçiyor.
Mahmut Sami Efendi Hazretleri’ne televizyon hakkındaki görüşünü sordukları zaman “Kalbi meşgul eder, huzura manidir” şeklinde bir cevap alır talebeleri. Bu ifadesini, dönemin yayın anlayışı ve günümüzde reyting kaygısıyla yapılan yayınlar arasındaki uçurumu da göz önünde bulundurarak düşünecek olursak, bugünkü muhtemel kanaatini varın siz tahmin edin!
Zeynep Şahin'ın Yazısı.