3 Soruda Deizm
Erkam Radyo`da yayınlanan 4x4 isimli programdan alıntıdır.
Deizm köken bakımından neyi ifade ediyor?
Mehmet Lütfi Arslan: Deizm “Deus” kökünden geliyor, tanrıcılık anlamı taşıyor. Dinleri, kitapları ve peygamberleri reddediyor. Ama bir yaratan fikrine sıcak bakıyor. Yaratıcı, kurulu bir zemberek gibi kainatı kurmuş ve kenarına çekilmiş gibi bir tasavvurları var. Deizm, aslında tam bir insan kurgusudur. İnsanın tam da bu hayatta nasıl yaşamak istediğine dair karanlık yanından neşet etmiş bir anlayış olduğunu anlayabiliriz. Hem Tanrı kainatı yaratmıştır diyeceksin hem de kitap ve peygamber gönderemez gibi sözler ile inancı bir çerçeveye sığdıracaksın bu komik bir anlayıştır.
Deizm gerçekten gündemimizi meşgul edecek kadar ciddi bir mesele midir yoksa şişirilmiş bir gündem midir?
Mehmet Lütfi Arslan: Deizm meselesinde bir abartı olduğunu düşünüyorum. Sanki sürekli gündemde tutularak bu konuyu konuşmamızı istiyorlar. İslam tarihi boyunca bu tür yaklaşımlar hep olmuş, yeni bir konu değil aslında. Bu konunun yeniliği, abartılıyor olmasında. Bu suçlamayı yönelttiğimiz gençlerin konudan çok da haberdar olmadığını düşünüyorum. Ama şöyle bir vakıa olarak bu Deizm`dir diye tanımlama yapılıyor olabilir. O vakıa da; bizim hayatımıza karışmasınlar, annelerimizin, babalarımızın, iktidarın, mer`i islam`i öğretilerin, kanaat önderlerinin sözlerinin, cemaatlerin, cemiyetlerin, okulların ortaya koyduğu islam anlayışı ya da bizi terbiye edici, bir şekilde yönlendirici hayat tarzına karşıyız. Tamam Allah`a inanabiliriz ama ortada bulunan bu tasarruftan da çok memnun değiliz şeklinde bir akım olabilir gençler arasında. Bu anlamda ortadaki yangının Deizm olarak adlandırılmasına yol açıyor. Sorsanız bir gence Deist mi oldun? diye estağfurullah der. Ama hadi bakalım konuşalım, neden böyle oluyor dediğin zaman, sen neye inanıyorsun ya da neye inanmıyorsun diye sorsak muhtemelen onun çıkacağı adres yine Deizm olur. Belki birçok şeye aklının yatmadığı, birçok konuyu inkarı ya da yok sayması itibariyle biz onu oraya konumlandırabileceğiz.
Deizm diye ifade edilen bu problemin çözümü nedir?
Mehmet Lütfi Arslan: Kimseyi bu anlamda konumlandırmak gibi bir derdimizin olmaması gerekiyor. İnsanların hayatında bu tür dönemler olabilir. Kaldı ki iman kalbi bir şeydir. Artabilir ya da eksilebilir. Birine bir tartışmasından dolayı direk yafta yapıştırmak sonra da onun o yaftayla yaşamasını istemek ya da yapıştırılan o yaftaya uygun yaşam sürmesi olabilecek vakıa-i aidiyedendir. O yüzden çok dikkatli olmak gerekir, bir takım kelime ve kavramları kullanırken. Bu anlamda insanları bir süreç yönetimi içerisinde yani hayatlarının sonlarına kadar çok farklı haller alabilecekleri, çok farklı düşüncelere kapılabilecekleri, inanç buhranları ve anaforları yaşayabilecekleri noktasında biraz geniş yürekli olmak lazım. O yüzden kesin nitelendirmeler, keskin isimlendirmeler yapmamak ama ortadaki vakıayı da görmek lazım ki buna uygun önlemler alınabilsin. Ben vakıayı şöyle görüyorum: Dinin anlaşılması, yaşanması ve idrak edilmesi noktasında bir problem var. Bunu bir kesimimiz dinin iyi anlaşılamaması olarak nitelendiriyor, bir kesimimiz dini temsil ettiğini iddia eden kişilerin dar kalıpları, yanlış algıları ve din budur şeklindeki dayatmaları yüzünden bu böyle oluyor diye yorumluyor. Doğru ikisi arasında bir yerdedir. Objektif olarak duruma yaklaşıp ona göre önlem almak gerekir. O önlemde: İslam`ı anlamaya, idrak etmeye, Peygamberimizin (s.a.v.) sünnetini yaşamaktır. İslam`ı anlama ve algılama noktasında bir temsil problemimiz var. Bu da kişilere bakarak İslam`ı anlamak çabası içine giren insanları olumsuz etkiliyor olabilir. Bu durumu da göz ardı etmemek gerekir.
GENÇ'ın Yazısı.