Siz de bazen kendinizi kitap biriktirme hastalığıyla boğuşurken buluyor musunuz? Ben bunu kendimde çok hissediyorum. Son birkaç yıldır e-kitap biriktirme hastalığına dönüştü gerçi. Yüz bini aşkın kitabım olmuş. Hepsi çantamda, benimle dolaşıyor. 650 GB kapasiteli harici bellekteler. Yedeği de var tabii.

Kitap biriktirme hastalığı bir yana, bir de kitap koleksiyonerleri var ki onların durumu çok daha vahim. Mesela “ilk baskı” takıntılı olan bir koleksiyoner, sevdiği kitapların ilk baskılarını toplamaya çalışıyor. İlle de yazar imzalı olsun diyen başka bir tuhaf koleksiyoner bu kitapların peşine düşüyor. Kütüphanesine özel ikinci ev tutanlar var. Sahaf sahaf dolaşıp en olmadık kitapları bulmaya çalışanlar. Peki aradığı kitap uğruna arabasını satanlar. Bolca örnek verilebilir. Bunların bir kısmı, kitaplığımda henüz tamamını okuyamadığım, “Türkiye’de Kitap Koleksiyonerleri ve Sahaflar” isimli kitapta detaylıca anlatılıyor. Latife bir yana koleksiyonerlik çok kıymetli bir uğraş ve hayatı anlamlandıran bir iş. Tabii maddi imkan varsa.

Rıfat N. Bali’nin derlediği bu çalışma Libra Yayıncılıktan çıktı. Maalesef dijital yolla çoğaltıldığı için kıymeti kadar olmasa da yüksek bir fiyata satılıyor. Hastalara ve koleksiyonerlere tabii ki pahalı gelmez. Merak edenler hemen sipariş verebilirler.

Yusuf Temizcan'ın Yazısı.