Geçen ay, ortaokulda okuyan küçük kızım Enise, sosyal bilgiler dersi için bir ev ödevi olarak benimle yazı hayatına ve yazarlığa dair bir söyleşi yapmıştı. Bu kısa söyleşi bittiğinde bende oluşan intiba, onun defterine aktardığı söyleşi notlarını `Yazı Atölyesi`nde paylaşmanın uygun olacağı, en azından `fena olamayacağı` idi. Bu sebeple, Enise`nin de izniyle, bu kısa söyleşiyi burada paylaşıyorum:

Bir yazarın temel faaliyetleri nelerdir?

Araştırma ve gözlem yapmak, okumak, yazmak, davet edildiği değişik ortamlarda düşüncelerini ifade etmek…

Yazarların çalışma ortamı ve şartları nelerdir?

Yazarlar genellikle evlerinde çalışırlar. Ayrıca, yazı çalışmalarını ofislerinde ve yazı çalışmalarını yürüten yazarlar vardır.

Yazarlığın gerektirdiği nitelikler nelerdir?

Yazarın, öncelikle, yazdığı dili çok iyi bilmesi ve kullanması şarttır. Yanısıra, yazdığı bilgilerin doğru olması için ciddi, titiz ve sabırlı bir araştırmacı olması; yaptığı yorumların doğru ve dengeli olması için sağlam ve sağlıklı bir düşünce yapısına sahip olması; sözünü insanlara en güzel şekilde ulaştırabilmesi için insan, toplum ve yaşadığı ortam hakkında dikkatli bir gözlemci olması; inandığını yazan biri olmak için de sağlam bir karakter ve ahlâk sahibi olması gerekir.

Yazarların kazanç durumu nedir?

Yazarların kazançları çok büyük değişiklikler gösterir. Yaşı ilerledikçe, daha iyi tanınır hale geldikçe, bir yazarın sadece yazdıklarının geliri ile ailesini geçindirmesi mümkün olabilir. Ama kalemini satmamak, inandığı doğrulardan şaşmamak için, o aşamaya gelinceye kadar yazarın geçim için başka bir iş yapıyor olması; yazarlığı ise ‘geçim kapısı’ olarak değil, bir ödev ve sorumluluk olarak sürdürmesi en doğrusudur.

Yazarlıkta hazırlanma, işe alınma ve ilerleme süreçleri nasıldır?

Bir yazarın kendine özgü bir üslup sahibi olması yaklaşık on yıllık bir süreç gerektirir. Dolayısıyla, lise veya üniversite yıllarında yazı çalışmalarına başlamak büyük bir avantajdır. Ayrıca, yazı çalışmaları sırasında bir öğretmen, yazar veya editörün yol göstericiliği hem yazar adayının kendi tarzını daha çabuk bulmasını, hem de yazı ve kitaplarının daha kısa sürede yayınlanmasını sağlar. Bununla birlikte, dünyaca ün kazanmış birçok büyük yazarın ilk kitabını yayınlatabilmek için birçok yayınevinin kapısını çalsa da reddedildiğini, ama sabırla yola devam ettiğini unutmamak gerekir...

Metin Karabaşoğlu'ın Yazısı.