“Bir dil bir insan, iki dil iki insan” derler; yeni bir dil öğrenmek, çeperimizi genişletmek ve hayatımızı zenginleştirmek anlamında en önemli fırsatlardan birisi. Yeni dil yeni ufuklar demek. Bir de öğrendiğiniz dilin bu dünya ile sınırlı kalmayıp öteki dünyanın saadet kapılarını da açabileceğini düşünsenize. Arapça yabancı bir dilin ötesinde, böyle bir dil işte. Sadece çok geniş bir coğrafyanın ve muhteşem bir tarihin değil, aynı zamanda dünya ve ahiret saadetinin kaynağı kitabımız Kur’an-ı Kerim’in dili. Böyle olunca da Arapçayı öğrenmenin hepimiz için en önemli önceliklerden birisi olacağında şüphe yok. Ama bunu yapabiliyor muyuz ya da ne kadar yapabiliyoruz? İşte dosyamız hepimizin şu kısa hayatta yapabileceği en önemli işlerden birisi olan Arapçayı gündeme getiriyor. Konunun uzmanları ile konuştuk ve Arapçanın nasıl nerede en iyi öğrenileceğine dair neredeyse bütün ayrıntıları derledik. Arapça diyoruz evet ama bize has bir vurguyla: Sevmeden öğrenemeyiz. Arapça’yı sevmek için herkesin birçok nedeni olabilir ama biz bir hadisten ilhamla şöyle diyoruz: Biz Arapça’yı seviyoruz, çünkü o, iki dünya rehberi kitabımızın, canımız Peygamberimizin ve cennet ehlinin dilidir, daha ne olsun?

İzmit Mehmet Akif Ersoy Anadolu İmam Hatip Lisesi ülkemize büyük bir gurur yaşattı: Katar’ın başkenti Doha’da düzenlenen 4. Uluslararası Arapça Münazara Şampiyonası’na Türkiye’yi temsilen katılan okulumuz 15’i Arap ülkesi, toplamda 35 ülke arasından birinci oldu. Şampiyon okulumuzun şampiyon öğrencileri ile bu başarıyı konuşmak istedik. Okul müdürü Fatih Şenocak, öğretmenleri İman Summakieh ve öğrenciler Rumeysa Aydın, Zeynep Gökçe, Esma Kotan, Asiye Asude Komut ile bize başarılarını ve neler yaptıklarını anlattı.

Hocam tebrik ediyoruz. Yarışmanın sürecinden bahsedebilir misiniz? Ne kadar zamandır bu yarışmaya katılıyorsunuz? Bu seneki format nasıl oldu?

Fatih Şenocak (Okul müdürü): Okulumuz 4 yıllık bir proje okulu. Ben de yaklaşık üç buçuk yıldır bu okulda okul müdürlüğü görevini devam ettiriyorum. Hazırlık artı 4 yıl ile 5 yıllık bir okuluz. Hazırlık sınıfında yoğun bir şekilde Arapça ve İngilizce dil eğitimi veriyoruz. Farkımız da burada ortaya çıkıyor. Sanırım 4 yıllık bir okul formatında olsaydık, normal diğer temel kültür derslerinin haricinde dil çok da paralel gitmeyecekti. Ama hazırlık sınıfı ciddi bir fark ortaya koydu. Çünkü öğrenciler bir yıl boyunca 20 saat Arapça, 7 saat İngilizce olarak toplam 27 saat dil dersi görüyor. Bu ciddi bir fark oluşturdu. İngilizce bölümüne yerleşen öğrenci de tam tersi 20 saat İngilizce, 7 saat Arapça görecek şekilde bir tempo ile çalıştı.

ÖĞRENCİLERİMİZİ YURTDIŞINA GÖNDERMEYE ÇALIŞIYORUZ

Salih Yüzgenç: Sizin buradaki inisiyatifiniz çok önemli hocam: Yabancı dil derslerine anadilleri de yabancı dil olan öğretmenlerin girmesi çok alışık olduğumuz bir durum değil. Nasıl böyle bir çalışmaya başladınız?

Fatih Şenocak: Öğrenciye yabancı dil öğreteceksek, akranlarına göre bir yıl fazla okuyacaklarsa bunun hakkının verilmesi lazım. Biz liseyi 5 yıl okuyoruz. O fazladan bir yılın heba olmaması, boşa gitmemesi lazım. O zaman, fazladan bir yılın hakkını vermek adına bir yıl boyunca bu çocukları bizim yormamız gerekiyor. Gerek okulda, Türkiye içinde, gerek yurtdışı bağlantılarla bu çocukları dokuzuncu sınıfa taşıyoruz. Şu an hazırlık sınıflarına yerleşen öğrencilerimiz yoğun bir şekilde Arapça ve İngilizce görmenin yanında yurtdışında eğitim de alıyorlar. Bir grup öğrencimiz 35 kişi ile Ürdün’deydiler. Türkiye’de vermiş olduğumuz eğitimin bir ayağı da Arapça olarak Ürdün’de, İngilizce olarak da talep olursa Kanada veya Makedonya, Bosna gibi Balkan ülkelerinde olacak. Öğrencilerimizi dışarıya götürerek dil eğitiminde yurtdışı ayağının da olmasını istiyoruz. Dilde bir kırılma noktası, bir eşik vardır. Bunalır, sıkılır, yorulursunuz. Ama o kritik eşiği atlattığınızda artık diliniz gerçekten çözülür ve heyecanı atarsınız üzerinizden. Bildiğinizi konuşur ve ifade etmeye çalışırsınız. Yurtdışı tecrübesi öğrencilerde bunu hızlandırıyor. Çünkü o dilin konuşulduğu bir ülkede insanlarla bir araya gelmek, sokaklarda gezmek dili çözüyor. Bu nedenle biz her yıl çocuklarımızı yurtdışına götürmeye çalışıyoruz. Yeni bir okul olmamıza rağmen 2016-2017 yılları Arapça Türkiye şampiyonuyuz. Bundan dolayı bakanlık ülkemizi temsilen bizi görevlendirdi. Uluslararası Arapça münazara yarışmasına davet edildik. Bu yarışma Katar Devleti tarafından desteklenen Katar Foundation bünyesinde tertip edilen ve 53 ülkenin katıldığı bir organizasyondu.

Salih Yüzgenç: Bu Arap ülkeleriyle sınırlı değil. Dünyanın tüm ülkeleri katılabiliyor değil mi?

Fatih Şenocak: Tabii ki. Anadili Arapça olan ülke sayısı sanıyorum 20 civarındaydı. Bunun dışında Avrupa, Amerika, Uzak Doğu, Uzak Asya ve Avusturalya’dan rakipler vardı. Anadili Arapça olmayan nadir ülkelerden biriydik. Örneğin rakiplerimizden biri İsveç’ti. Tabii İsveç deyince biraz sevindik: “İsveç, Batı ülkesi. Nispeten daha kolay olur işimiz” diye düşünüyorduk fakat öyle olmadı. Çünkü İsveç’i temsil eden 4 öğrenci Filistin asıllıydı. Sonra Avusturalya çıktı. Benzer bir duyguyu yaşayalım derken baktık ki 4 tane Somali asıllı öğrenci. Anadili Arapça olmayan ülkeler de Arap asıllı öğrencilerle katıldığı için bir nevi Arap ülkeleriyle mücadele ediyormuş gibi olduk zaten. Bu anlamda öğrenci kızlarımız gerçekten tarihi bir başarıya imza attılar diyebiliriz. Çünkü bu bir Arapça bilgi yarışması veya Arapça şiir yarışması değil. Burada dil olarak Arapçanın zirve noktası söz konusu. Nedir o? Bilginin yanında, muhakeme, mantık delil getirme, getirilen delili çürütme, münazara esnasında müdahale etme vb. faaliyetleri de kullanmak... Ve bunları basit konularla değil ciddi konular ile yapacaksınız.

DİL ÖZÜRLÜ OLMADIĞIMIZ ORTAYA ÇIKTI

Salih Yüzgenç: Bunu özeleştiri olarak söylüyorum: Ben de imam hatip mezunuyum ama Arapçayı okulda öğrenemiyoruz. Bu neden olabilir?

Fatih Şenocak: Kızlarımız şunu ispatladılar: Fırsat ve imkan verildiğinde, doğru yaklaşıldığında bizim dil özürlü olmadığımız ortaya çıktı. Doğru eğitim programı uygulandığında hangi dil olursa olsun sonuç ortada. Bu anlamda biz eğitim anlamında ne yaptık da bu fark ortaya çıktı? Bir kere Türk öğretmenlerin yanında anadili o olan öğretmenlerle çalışıyoruz. Bunu istihdam etmek de öyle kolay bir iş değil açıkçası. Diploma denkliği yapmanız, çalışma izni çıkartmanız, oturma iznini çıkartmanız gerekiyor. Üç dört kademe geçirdikten sonra okulunuzda istihdam edebiliyorsunuz. Biz bu meşakkatin altına bu farkı ortaya çıkarmak için girdik ve sonuçlarını alıyoruz. Beş tane Arapça üç tane İngilizce anadili olan öğretmen çalıştırıyoruz. Bunun yanında Arapça ve İngilizcede uluslararası geçerliliği olan ve elbette devlet tarafından onaylanan kaynakları kullanıyoruz. Bunlar seri şeklinde olan üst düzey ve ağır kaynaklar. Bizim eğitimimizde bir başka fark yaratan husus da şu: Bir yıl yoğun bir temponun içerisinden çıkan genci bir süre dinlendirdikten sonra bir yaz kampına alıyoruz. Sıkmamak adına belli etkinlikler ile de destekliyoruz. Üst üste bunları koyduğunuz zaman hamdolsun başarı kaçınılmaz oluyor zaten.

İMAM HATİPLİ OLMAMIZ EN BÜYÜK AVANTAJIMIZDI

Salih Yüzgenç: Teşekkür ederiz hocam. Şampiyon öğrencilerimizle devam edelim. Nasıl okumalar yaptınız diyerek başlayalım...

Zeynep Gökçe: Konulardan birkaç örnek vereyim. Konularımız siyasi ve sosyaldi. Siyaset olanlar güncel konulardı. “Arakan’a yardım edilmeli midir?” ya da “Katar ambargo devletleri ile ilişkisini düzeltmelidir” gibi geneli Ortadoğu siyaseti ile ilgili olan konulardı. Genel okumalarımız siyaset üzerineydi. “Şu anda dünyada ne oluyor?” sorusunu anlamamız gerekiyordu. Tabii burada bizim imam hatipli olmamız en büyük avantajımızdı. Çünkü bununla ilgili bir bilincimiz vardı. Genel olarak batı devletlerini, batı hükümetlerini, batı zihniyetini çok iyi kavramıştık zaten. Tek derdimiz olaylara biraz daha hakim olmaktı. Hocamız bize çok yardım etti, kendisi Suriyeli zaten. Bu konuları bize hazmettirdi. Her şeyi okuduk neler olduğuna dair. Önce Türkçe araştırmalar yapıyorduk, sonrasında tercüme ediyorduk ana kaynakları.

Salih Yüzgenç: Peki ailenizin tutumu nasıl? Okulla beraber böyle bir faaliyette bulunuyorsunuz. Destek verip arkanızda duruyorlar mı?

Asiye Asude Komut: Zaten bu takım Türkiye münazaralarına da katılmış takımdı. O zamanlarda da ailemiz hem derslerimize olan sevgimizi hem de Arapçaya olan ilgimizi hazırlıktan beri biliyorlar. Hiçbiri önümüze engel koymadılar çok şükür. Mesela Esma Erzurum’dan geliyor. Ailesi her zaman ilgilenirdi onunla. Türkiye’den bir başarı aldığımız için ailemiz çok sevindi. Daha sonrasında “Katar’da da münazaralar oluyor. Şimdi bizi seçtiler. Ne dersiniz?” dediğimizde içtenlikle “Gidin, biz sizin arkanızda her zaman duacınızız” dediler. Bu süreçte de hepimiz yurttaydık, beraber kaldık. “Bu süreçte bizim yapabileceğimiz bir şey yok. Anlamıyoruz dediklerinizi ama her zaman dua ediyoruz, korkmayın” diyorlardı bize. Bu anlamda herkesten Allah razı olsun.

KIZLAR TARTIŞMA KONUSUNDA DAHA İYİ

Salih Yüzgenç: Yarışmada yarışanların kız-erkek dağılımı nasıldı? Muhtemelen erkekler ön plandadır...

Zeynep Gökçe: Bayan ve erkekler arasında sayı olarak çok ciddi bir fark olduğunu düşünmüyorum ama kızlar tartışma konusunda daha ağır basıyordu.

Salih Yüzgenç: Kızlar daha mı etkiliydi?

Zeynep Gökçe: Evet. Bir de o fikirle alakalı senin bir altyapın vardır ama aynı zamanda seni dinleyen insanları, seni dinleyen jüriyi ve karşı takımı etkileyecek bir şekilde o fikri ortaya koyman gerekiyor ki ikna edici olabilsin. İşte orada kızların başarabildiği şey aynı zamanda buydu. Mesela en iyi 10 konuşmacıyı seçtiler ve bu 10 konuşmacının içinde 6 kişi kızdı.

Salih Yüzgenç: Herhangi bir pozitif ayrımcılık söz konusu oldu mu?

Zeynep Gökçe: Çok adil bir jüri vardı. Herkeste Arap ülkelerinde kadınlara yeterince hak verilmediğine dair bir ön yargı vardır. Biz böyle bir şey kesinlikle görmedik. Tam tersine her türlü fırsatı verdiler. Gayet rahat bir ortamdı. Çok rahat hareket edip istediğimiz gibi konuşabildik. İstediğimiz gibi fikirlerimizi açıkladık.

AİLEMİZDEN ÇOK BİRBİRİMİZİ GÖRDÜK

Salih Yüzgenç: Ekip olarak iletişiminiz nasıl? Nasıl anlaşıyorsunuz?

Zeynep Gökçe: Çok iyi anlaşıyoruz. Şu bir ay boyunca manevi olarak bir aile gibi olduk. Anne babamın yüzünden daha çok arkadaşlarımın yüzünü gördüm. Çok yakındık ama şöyle bir durum var ki kesinlikle fikirsel anlamda çatıştığımız zamanlar oluyordu. Tartışmalarımız çok oluyordu ama bu konuyu anlamanın bir parçasıydı. Bunu orada da fark ettik. Bir konuyu her beyin farklı bir şekilde algılıyor.

Asiye Asude Komut: Mesela o (Zeynep) çok duygusal bakıyor konuya ama ben daha realistim. Diyordum ki: “Oraya çıkıp duygusal konuşursan belli bir kesimi ikna edersin, realistsen delil sunman lazım.” O ise: “Ama önümüzde Müslüman vardı” diyor.

Zeynep Gökçe: Ama bu tarz fikir farklılıkları kesinlikle bir zenginlikti. Çünkü münazarada şöyle bir şey var: Ben konuşmacıyken karşımdan bir tanesi kalkıp bana müdahale edebiliyor. Bir şekilde benim zihnimi karıştırabiliyor. Dikkatimi dağıtmak amacıyla benim fikirlerimi kesebiliyor. Burada bununla mücadele edip önüne geçebilmek için en önemli şey konuyu anlamak. İşte tartışma burada çok önemli. Tartışarak anladık konuları.

Salih Yüzgenç: İmam hatipten önce bir Arapça altyapınız var mıydı?

Rumeysa Aydın: Hayır, yazı yazmayı bile bilmiyordum.

Salih Yüzgenç: Kur’an okumayı biliyordunuz ama?

Rumeysa Aydın: Onu biliyordum Elhamdulillah.

ARAPÇA ÖĞRENMEK SEVMEYİ GEREKTİRİYOR

Salih Yüzgenç: Sadece harfleri biliyordunuz. Arapçaya biz bunu öğrenmeliyiz şeklinde mi başladınız?

Rumeysa Aydın: Aslında Arapça öğrenmek sabır, ictihad yani çalışma ve sevmeyi gerektiriyor. Yani eğer sevmezsen ve sadece not almak için yaparsan da başarılı olamazsın. Sadece sevip: “Çalışmayayım, sadece seveyim. Severek Arapçayı öğreneyim” dersen de yapamazsın. Hepsini bir arada yapmak lazım.

Salih Yüzgenç: Hocalarınızı rahatsız ettiniz değil mi? Sorularla, meraklı düşüncelerinizle onları bunaltmış olmalısınız?

Rumeysa Aydın: Evet çok irdeliyorduk her şeyi.

Salih Yüzgenç: Arapça kitaplar okudunuz mu?

Rumeysa Aydın: Evet, okuduk. Mesela Küçük Prens, Pamuk Prenses ve Yedi Cüceler gibi kitapların Arapçaya çevrilmişini okuyorduk.

Salih Yüzgenç: Arapça tabirler ile konuşmak gerekirse siz şimdi burada arifsiniz. Biz ise Arapça bilmeyenler olarak gafiliz, bilmiyoruz. Ne tavsiye edersiniz Arapça öğrenmek hususunda?

Rumeysa Aydın: Estağfirullah. Önce Arapçayı sevin. Sonra çalışın.

ÇALIŞMADAN SEVGİ GELMİYOR

Asiye Asude Komut: Çalışmadan sevgi gelmiyor.

Salih Yüzgenç: Bunun münazarasını yapalım şimdi.

Zeynep Gökçe: Cüretkar olmak çok önemli. Mesela biz Ürdün’e gittiğimizde insanların bizimle Arapça konuşması için önlerini kesip onlarla Arapça konuşuyorduk.

Asiye Asude Komut: Yurtdışı çok iyi bir tecrübe oluyor. Ben yurtdışına gitmedim. Hazırlıktan sonra çok büyük bir boşluk oldu benim için. Çünkü artık lise derslerine başlaman gerekiyor. Normal bir hayat karşılıyor seni. Arapçayı da tutman lazım, nasıl tutacaksın? O bağlantıyı da her zaman kurman gerekiyor.

PSİKOLOJİK OLARAK ZOR ZAMANLAR YAŞADIK

Salih Yüzgenç: Bu süreçte unutamadığınız bir hatıra var mı?

Esma Kotan: Psikolojik olarak gerçekten çok zor zamanlar yaşadık. Her gelen haber imkansıza götürüyordu bizi. Kesin imkansız, kazanamayacağız diyorduk. İlk başta 7 konu bekliyorduk 12 konu dediler, 15 konu oldu. 15 konu gönderdiler ve tam 30 gün önceden söylediler bunu. İman hoca bizi önceden gönderdi. 15 dakika içinde yanınızdayım dedi. Biz de dördümüz oturduk masanın ortasına. Aldık konuları, tercüme edip Fatih Hocaya yetiştireceğiz ki o da hemen bilgi akışı sağlasın bize. Tercümeye başladık. Her konuyu tercüme ettikçe moralimiz bozuluyordu. Yeni bir siyaset, yeni bir ülke sorunu. En sonunda 11.’ye geldik. Aynen şu cümle yazıyor: “ سيلغي هذا المجلس في فيتوا “ biz onu FETÖ anladık. Bir sevindik... En azından FETÖ’yü biliyoruz dedik. Havamızı da attık, bizden bir konu geldiğini söyledik. Sonra İman Hoca geldi: “Götürmeden önce bir bakayım, tercümeniz doğru mu?” dedi. O konuya geldik: “Bakın bizim ülke sorunlarından çıktı” dedik. “FETÖ ne?” diyor. Biz “FETÖ işte” diyoruz. Hocamız bizi anlamadığını söylüyor. Biz Fethullah Gülen deyince başladı gülmeye. O FETÖ diye başlayan şey, vetoymuş. Yani zaten o zaman direkt yine moralimiz bozuldu. Böyle yanlış anlaşılmalar maalesef oluyordu.

HER GÜN AĞLIYORDUK

Asiye Asude Komut: Her gün ağlıyorduk. Yani 30 güne 30 konu yetiştirmek zorundayız, başka bir çıkış yolu yok bunun. Ve hani doğal olarak her gün birinin morali bozuk oluyordu. Mesela geliyoruz, bugün Zeynep ağlıyor. Ertesi gün gidiyoruz Esma ağlıyor. Ama çok şükür o grup dengesini kurabildik. O ağlarken biz onun yanına gidip onu iyileştirmeye çalışıyorduk. O anlamda 30 günümüz böyle geçti ama çok şükür hepimiz sağlam bir şekilde çıkabildik yani.

Salih Yüzgenç: Arkadaşlarınızın tepkileri nasıl? Siz başarılı bir öğrencisiniz. Genelde başarılı öğrenciler kaymağı yerler her zaman. Size gıpta ediyorlar mı?

Rumeysa Aydın: Arkadaşlarımız idareden sonra en büyük destekçimizdi. Mesela bizi havaalanında karşılamaya geldiler. Giderken partiler yaptılar. “Biz sizin birinci olacağınıza inanıyoruz olmasanız da üzülmeyin. Biz sizin çalıştığınızı gördük” diyerek çok büyük destekçimiz oldular. Hatta konularımızı isteyip bize yardım ettikleri de oldu. O yüzden çok şanslıydık arkadaşlar açısından.

Salih Yüzgenç: İman Hocamıza soralım. Kaç senedir Türkiye’de?

İman Summakiah (Öğretmen): 4 senedir Türkiye’deyim.

Salih Yüzgenç: Mehmet Akif Ersoy AİHL okulu ile nasıl tanıştı? Ve bu münazara fikri kimden çıktı?

İman Summakiah: Bu okula Akademi İstanbul’dan sonra yapılan bir müsabaka vesilesi ile geldim. Bu vesile ile Mehmet Akif Ersoy AİHL ile tanıştım. Münazaralar hakkında ilk tecrübem 2 sene önce Türkiye’de yapılan Türkiye Arapça İç Münazaraları’ydı. Avukatlık asıl mesleğim. Biliyorsunuz münazara ile avukatlık ve hukuk bağlantılı olduğundan dolayı benim asıl işim bu.

Salih Yüzgenç: Öğrencilerle aranız nasıl?

İman Summakiah: Bizim okulumuzdaki öğrencilerden ve tüm imam hatip lisesi öğrencilerinden çok umutluyum. Büyük başarılar bekliyorum.


İmam Hatip’te Yabancı Dil Şart!

Nazif Yılmaz / Milli Eğitim Bakanlığı Din Öğretimi Genel Müdürü

İslami kaynaklar açısından yaygın ve ciddi bir literatür dili olması nedeniyle Arapça dilinin önemi tüm İslam coğrafyasında büyük bir ağırlık oluşturmaktadır. Millî Eğitim Bakanlığı Din Öğretimi Genel Müdürlüğü’ne bağlı olarak faaliyetlerini sürdüren okullarımızın tamamında, Kur’an-ı Kerim dili olmasının yanı sıra İslami ilimlerle ilgili bütün alanlardaki önemine binaen Arapça dil eğitimi çalışmalarına önem verilmektedir. Eğitim süresi Hazırlık +4 yıl olmak üzere toplam 5 yıl olan; Arapça (15), İngilizce (10), İspanyolca (2) ve Almanca (1) hazırlık sınıfı bulunan toplamda 25 adet Dil Ağırlıklı Proje uygulayan Anadolu İmam Hatip Lisesi eğitim sistemimize kazandırılmıştır.

Arapça öğretim programları 2016 yılından itibaren güncellenmiş ve bu çerçevede Arapça eğitiminde yeni bir anlayışa geçilmiştir. Talim Terbiye Kurulunun 21 Ekim 2015 tarihinde çıkarmış olduğu karara göre yeniden düzenlenen Arapça öğretim programları iletişimsel yaklaşımı temel alarak hazırlanmıştır. Bu bağlamda; öğrencilerin, iletişim becerileri, zihinsel ve psikomotor gelişim düzeyleri, duyuşsal alanları da dikkate alınmış ve bu şekilde dört temel dil becerisinin öğretilmesi hedeflenmiştir. Bu sisteme göre okutulacak derslerin kitapları da, dilin doğal öğrenim süreci dikkate alınarak hazırlanmakta ve hiçbir şekilde bu kitaplarda direkt gramer öğretimine yer verilmemektedir. İhtiyaç halinde örtük gramer yapılarının kulak dolgunluğu sağlayacak şekilde; sıkıcı olmayan tekrarlar, oyun ve etkinliklerle öğrencilere kazandırılması hedeflenmektedir. Dil öğretiminin, gramer öğretmek olmadığı gerçeği üzerine yeniden yapılandırılan 2016 Arapça öğretim programlarının yeni bakış açısı, öğrenciye ikinci bir dilde iletişim melekesi kazandırmaktır.

Değişen programla birlikte, program odaklı yeni öğretim metotları da hedeflenmektedir. Bu bağlamda Arapça ders kitapları ve eğitim materyalleri dijital ortama aktarılmakta ve eğitimci kapasitesinin, donanımının arttırılmasına yönelik araştırma çalışmaları da yapılmaktadır.


Arapça Öğretirken Kırmızı Çizgimiz Aracı Dil Kullanmamak

Muhammed Ağırakça

Arapça öğretimiyle alakalı ülkemizde birçok özel kurum faaliyet gösteriyor. Kuşkusuz, bunlar içerisinde hem metotları hem de uzun yıllardır gösterdiği başarıyla öne çıkan, farkını hissettiren kurumlar var. Akdemistanbul da bu kurumlardan biri. Akdemistanbul Kurucu Genel Müdürü Dr. Muhammed Ağırakça ile çalışmalarını konuştuk.

Akdemistanbul’da Arapça öğretimine dair çok geniş kapsamlı çalışmalar yapıyorsunuz. Kısaca bahsedebilir misiniz?

Akdemistanbul Türkiye’de tematik alanda çalışmalar yürüten bir dil eğitim kurumu. Yola çıktığımızda Türkiye’deki eğitim sistemi içinde sadece bir konuya odaklanalım ve bunu en güzel şekli ile bütün yönleri ile yapalım istedik. Bu yıl 11. senemiz. Allah’a çok şükür kurumumuzda bir yıl içerisinde yaklaşık 2000 kadar öğrenci Arapça eğitimleri alıyor. Ayrıca kurumsal eğitim danışmanlık desteği sunduğumuz 30’u aşkın kurumda da 2000’den fazla öğrenciye yıl içinde Arapça öğretiyoruz. Dünya genelinden öğrencilerimizin olduğu online eğitimleri de sürece kattığınızda bu sayı oldukça artıyor.

Akdemistanbul markası ile yürütmüş olduğumuz Arapça dil eğitimlerinin yanı sıra, Akdem Yayınları olarak Arapça dil yayıncılığı, Akdem Store Markası ile yurt dışından Arapça yayınevlerinin Türkiye dağıtımcılığı, Akdem Test Center ismi altında Arapça sınav merkezi uygulaması ve son olarak Arapça - Türkçe/Türkçe Arapça tercüme çalışmaları organize eden Akdem Telif Hakları ve Tercüme Ajansı birimlerimiz bulunuyor. Yurt dışı eğitim danışmanlık hizmeti olarak da 11 yıldır Arap ülkelerine dil eğitimi amaçlı öğrenci gönderim programları düzenliyoruz. Kurumlara Arapça bilen insan kaynağı desteği sunduğumuz bir birimimiz de var. Kısacası “Arapça adına aklınızda ne varsa” Akdemistanbul şemsiyesi altında toplamak istiyoruz.

Burada kısaca ifade etmek gerekirse çalışmalarımızın sivil yönünü oluşturan Akademi Lisan ve İlmi Araştırmalar Derneğimizi de zikretmeden geçemeyeceğim. Zira Akdemistanbul’un sivil kanadını oluşturan bu tematik derneğimiz Millî Eğitim Bakanlığı Din Öğretimi Genel Müdürlüğü ile Arapça Bilgi ve Etkinlik Yarışmalarını tertip etmekte. Yine Arapça öğretimini geliştirme sempozyumu, Arapça öğretmenlerine yönelik hizmet içi eğitimler, Arapça Öğretmen Yetiştirme Programları düzenlemektedir. İstanbul Kalkınma Ajansı desteği ile Sağlık Arapçası alanında yürütülen projeler de Akademi Lisan Derneğinin Arapça adına yürütmüş olduğu önemli çalışmalardandır.

Ne tür eğitim metotlarınız var?

Eğitim metotlarımızın en önemlisi kurumumuzun sloganı olarak seçtiğimiz “Ana dili gibi…” cümlesinde kendisini bulmaktadır. Arapça öğretirken kırmızı çizgimiz “Aracı dil kullanmamak.” Yani ilk dersten itibaren dersi Arapça olarak işliyoruz. Gramer endeksli bir dil eğitimine karşıyız. Dili bir “iletişim aracı” olarak görüp insanlara kullanabildikleri, kendi hayatlarında reel bir karşılığı olan, “iletişimde işlerine yarayan” bir dil öğretiyoruz. Elbette seviyeler ve yaş gruplarına göre farklı yöntemler uyguluyoruz. Müzikle dil öğretimi, drama metodu, dil oyunları, öğrenciyi derste aktif kılacak her türlü metot bizler için önem arz etmektedir. Zaman zaman isteğe bağlı bizlerden talep edilen eğitim paketlerimiz de oluyor. Bu tarz eğitimlerde grupların ihtiyaçlarını analiz ederek farklı reçeteler uygulayabiliyoruz. YDS Arapça eğitimleri veya Arapça Hazırlık Muafiyet eğitimleri buna örnek olarak gösterilebilir. Bu yıl Türkiye’de ilk olarak uygulanacak olan Arapça YKS için de farklı metotlarla sınav endeksli dil gruplarımız var. Ama genelde eğitimlerimiz genel Arapça alanında oluyor. Arapça Tercüme Teknikleri, Simultane Çeviri, Ardıl Çeviri, Basın Arapçası, Klasik Metin okumaları, Öğretim Metotları gibi tematik eğitimlerde de farklı metotlar kullanıyoruz. Kısacası bizi hastanın durumuna göre reçete yazan bir doktora benzetebilirsiniz. Herkese aynı ilacı aynı şartlarda vermiyoruz. Doz aşımına, yaş seviyesine, bünyeye önem veriyoruz. En önemli özelliğimiz ise Arapça öğretimi konusunda ince eleyip sık dokuyoruz…

Arapça özellikle alfabesinin farklı olmasıyla bazı insanları öğrenme sürecinde korkutuyor. Hem bu hususta hem de iş yoğunluğu olanlar için pratik yollar nelerdir?

Alfabenin farklı olması aslında dili öğrenenler için bir heyecan noktası. Çok çabuk ve kolay öğreniliyor bu ilk süreç. Genel Arapça eğitimlerimizde pratik ağırlıklı gittiğimiz için alfabe sorunu zaman içinde hiç hissedilmeden çözülebiliyor.

İş yoğunluğu ve zamansızlık aslında dil öğrenenlerin ortak sorunu. Bu nedenle kuruma gelebilenler şanslı kişiler. Ancak uzaktan online eğitimlerle de bu sorunu çözen çok sayıda öğrencimiz var. Dersi istediği saatte istediği şekilde dinleyebiliyor. Elbette bir sınıf ortamı gibi olmasa da dile maruz kalma açısından bu tarz eğitimler çok faydalı oluyor. Hiç vakit bulamayanlar için en çok önemsediğimiz husus bol bol dinleme yapmaları. Artık imkanlar çok genişledi. Herkesin cep telefonlarında birçok ses ve video dosyası ile Arapça öğrenmesi mümkün. Bu nedenle yeni başlayanlara, ara verip başlamak isteyenlere en çok tavsiye ettiğimiz husus bol bol dinleme yapmaları. “Ana dili gibi…” derken aslında buna da vurgu yapmış oluyoruz. Kendi anadilimizi öğrenme sürecimizde ilk işimiz kulak kabartıp dinlemek olduğu için aynı metodun çok faydalı olacağına inanıyoruz. Bir de dil öğretiminde self learning diye tabir ettiğimiz kitaplar var. Bunların da vakti olmayanlar için çok faydalı olacağına inanıyoruz.

Arapça öğrenimi ülkemizde nasıl yapılmalı? Uzun yıllar eğitim alıp öğrenemeyenler görüyoruz, sizce hata nerede yapılıyor?

Ülkemizde son 10 yılda Arapça öğretiminde çok ciddi anlamda olumluya bir dönüş var. Akdemistanbul’un bu konuda önemli bir katkısı olduğuna inanıyoruz. Artık gramer merkezli eğitim anlayışına son vermeliyiz. Uzun yıllar Arapça öğrenemeyenlerin en temel sorunu kural merkezli bir dil öğrenim serüvenleri olmaları. Arapça, Arapçaya maruz kalınarak öğrenilir diyoruz. Kelime ve gramer kuralları ezberleri ile Arapçanın öğrenilemeyeceği aşikardır. Aslında burada Arapçayı diğer yabancı dillerden ayırmanın insafsızlık olduğunu düşünüyorum. Zira Arapça da bizler için bir yabancı dil ve İngilizce, İspanyolca, Almanca nasıl öğretiliyorsa Arapça da o şekilde öğretilmelidir. Yani öğretilemiyorsa da sebepleri aynı sebeplerdir.

Sizin çalışmalarınızın da etkisiyle Arapça eğitimleri popülerleşmeye başladı. Bunu nasıl yönetmek gerekir?

Son dönemlerde Arapça eğitimlerinde en büyük avantajlarımızdan birisi de ülkemizde konuk ettiğimiz Arap ülkelerinden gelmiş misafirlerimiz. Bunların varlığı bizim sürecimize büyük bir destek oldu. Zira artık dili kullanabileceğimiz doğal ortamlarımız çok arttı. Arapça eskiden sadece dini sebepler için öğrenilen bir dil idi. Şimdi ise Arapça din dili dışında sağlık, ekonomi, hukuk, uluslararası ilişkiler, siyaset bilimi, emniyet ve medya gibi çok popüler alanlardaki iş olanakları için öğreniliyor. Bu anlamda eğitim sürecini de doğru yönetmek, ihtiyaca göre materyal üretimi, öğretim metotları geliştirmek gerekiyor. Eğer Türkiye’de ve dünyada Arapça dil öğretim pazarı oluşursa, ki bu işin hala çok başında olduğumuzu düşünüyorum, bu durumda çok daha nitelikli çıktıları almamız mümkün.

Genç Dergisi’ne bizim için “hayatın tadı” olmuş bir konuyu dosya olarak ele aldıkları için çok teşekkür ederiz. Belki de Genç Dergisi birkaç yıl içinde Akdem Telif Hakları Ajansının Desteği ile Arap dünyasının en çok satan gençlik dergisi olur. Neden olmasın? :)


Youtube İle Öğrencinin Ayağına Gidiyorsunuz

Prof. Dr. Mehmet Ali Şimşek / Cumhuriyet Ün. İlahiyat Fakültesi

Hemen hemen herkesin elinde ya da evinde, internete erişim sağlayabilen akıllı bir cep telefonu, tablet ya da bilgisayarın olduğu, uzaktan eğitimin popüler hale geldiği bir dönemdeyiz. Bunun farkında olarak, öğrenmenin yaşı olmadığı gibi “öğrenmenin yeri ve zamanı da olmamalıdır” düşüncesiyle, internete ulaşılabilen her yer ve zamanda Arapça öğrenmek isteyenlere böylesi bir imkânın sağlanmasına katkıda bulunmak istiyorum.

Örgün eğitimde Arapça dersine şu ya da bu sebepten dolayı katılamayanlara, imkânı varken öğrenemeyip de sonradan öğrenmeye karar verenlere, mezun olduktan sonra unuttuklarını tekrar hatırlamak isteyenlere, Arapça öğrenmek isteyip de bir Arap ülkesine ya da okula gidemeyen veyahut ücretli bir kursa katılma imkânı bulamayanlara -yazılı, görsel ve işitsel tüm teknolojik imkânları kullanarak- bir alternatif sunmaya çalışıyorum.

Özellikle Türkçe bilenlere hitap edecek şekilde, 15 ayrı oynatma listesi içinde -şimdilik- 500’e yakın videoyla hedefimiz, öğrencinin, duygu ve düşüncelerini rahatlıkla Arapça anlatabilecek, gazete ve dergileri okuyabilecek, radyo ve TV’lerdeki programları takip edebilecek, özellikle ilahiyat alanında yazılı modern ve klasik metinleri anlayabilecek, Arapça kaynaklardan istifade ederek herhangi bir konuda makale yazabilecek bir seviyeye ulaşmasıdır.


İLAM’da Arapça Her Yönüyle Ele Alınıyor

Hidayet Erdoğan / İlmi Araştırmalar Merkezi (İLAM)

İLAM’da bir akademi bir de araştırma bölümümüz var. Araştırma bölümüne Arapça bilen öğrenciler kabul ediliyor. Buradaki araştırmacılarımıza temel İslami metinler okutuyoruz. Akaid, fıkıh, kelam, tefsir ile ilgili metinler hocalar eşliğinde işleniyor. Daha çok Arapça dil bilgisi yerine YDS sınavına yönelik bir Arapça eğitim görülüyor. Bu eğitim ise YDS sınavından 4 ay önce başlıyor. Öncelikli olarak kendi öğrencilerimiz olmak üzere dışarıdan gelen öğrencilere de YDS desteği veriyoruz. Bu dersler erkeklere yönelik yapılıyor. Diğer taraftan İLAM Akademi var. Bu akademi hem kız hem erkek öğrencilere eğitim veriyor. Kızların zarafet bölümü var. Burada kayıtlı yaklaşık 150 öğrenciye temel Arapça eğitimi veriliyor. Erkek öğrenciler kısmında ise 200 öğrenciye temel Arapça eğitimi veriliyor. Diğer taraftan modern Arapça ile ilgili internet ortamında herhangi bir sunumumuz yoktur. Ama önümüzdeki dönemde Hüdayi Uzaktan Eğitim (HUZEM) programı içerisinde bir paket olarak planladık ve sunmayı düşünüyoruz. İsteyenler oraya da kayıt yaptırarak çok cüzi bir meblağ karşılığında eğitim alabilecekler.

Derslerimize internet ortamından ulaşmak mümkün, özellikle klasik Arapça derslerimize. Muhammed Okumuş Hocamız İLAM TV’de 10 dakikalık bölümler halinde klasik Arapça dersleri veriyor. Bunları indirerek izleme imkânı var. Bir öğrenci bunları indirip baştan sona izlerse klasik İslami metinleri çözüp, rahatlıkla okuyabilecek seviyeye gelir.

Arapça öğretimine özellikle yüksek lisans ve doktora hazırlığı yapan erkek kardeşlerimizin hepsi katılabilir. İlan edilmiş YDS tarihinden 4 ay önce bizimle temasa geçmeleri halinde kayıt işlemlerini yapabilirler. Diğer Arapça programları için Mayıs, Haziran, Temmuz aylarında kayıt alıyoruz.


Arapça Öğretiminde Köklü Değişiklikler Yapılmalı

Salih Zeki Keş / N. Erbakan Ün. İlahiyat Fakültesi

Arapça öğretiminde köklü değişiklikler ve yenilikler yapılmalı. Mutlaka bir müfredat düzenlemesi yapılmalı, eskilerin deyimiyle “Efradını cami, ağyarını mani” yani gerekli olanları içine alan ve gereksiz olanları da dışarıda tutan yeni bir müfredat hazırlanmalı. Dil becerilerini geliştirecek yardımcı materyallerin (yaprak testler, ders kitaplarıyla paralel seyredecek bol örnekli alıştırma kitapları, CD’ler, DVD’ler, renkli, resimli sözlükler v.b.) hazırlanması gündeme alınmalı. Teknolojinin getirdiği imkânları, sunduğu fırsatları mutlaka değerlendirmeli ve öğrencinin web ortamında bulabileceği malzemeler belli bir düzen içerisinde öğrencinin istifadesine sunulmalı.


Klasik ve Modern Arapça Temel Ayaklarımız

Ömer Said Güler / İSAR Eğitim Danışmanı

Arapça eğitimiyle alakalı ne tür faaliyetler yapıyorsunuz?

İSAR’da Arapça eğitiminin iki temel ayağı söz konusu. Bunlar; klasik Arapça ve modern Arapça kısımlarından oluşuyor. Klasik Arapça bilgi ve becerisi, temel İslamî kaynaklar ve ilimlere dair mevcut yazılı birikimle diyalog geliştirme, modern Arapça bilgi ve becerisi ise hem öğrenilen dilin kültürüne daha etkin bir şekilde nüfuz etme hem de günümüz Müslüman dünyası ile sosyal ve bilimsel bağlamlarda aktif bir iletişim düzeyi yakalayabilme hedeflerini içeriyor.

Bu iki ayağın hedeflerindeki farklılığa paralel olarak takip edilen programlar, faaliyet ve öğretim yöntemleri de tabii olarak çeşitlilik arz ediyor. Örneğin klasik Arapça eğitiminde gramer temelli olarak klasik metni doğru okuma ve anlamaya yönelik bir çaba söz konusu iken modern Arapça eğitiminde ise dinleme, konuşma ve yazma etkinlikleri de sürece dahil oluyor. Klasik Arapça ayağında ulemanın telif ettiği ve geleneğin eğitim kurumlarında okutulan klasik eğitim materyali takip edilirken modern Arapça ayağında ise görsel ve işitsel materyaller ağırlık kazanıyor. Bir tür parçalı eğitim modeli olarak görebileceğimiz bu ikili zemini oluşturarak talep edilen sahaların uzun bir tecrübeye dayalı olarak bizzat kendi belirledikleri yöntemlere de riayet ettiğimizi düşünüyoruz.

Bu programlarda eğitim veren hocalarımız akademi ve akademi harici diğer seçkin kurumlarda eğitimcilik tecrübesine sahip kimselerden oluştuğu gibi modern Arapça birimi kadromuz ise tamamen Arap hocalardan müteşekkil. Dr. Ahmed Snobar öncülüğündeki bu hocalar, 500 kişilik bir başvurunun ardından titizlikle seçilmiş profesyonel bir eğitim takımı olarak bir araya getirildi.

Öte yandan eğitim programımız yalnızca seminerlerden oluşmuyor. Bunun yanı sıra Arapça eğitim ve öğretimi ile ilgili birtakım uluslararası çalıştay ve sempozyumlar da düzenliyor ve bunları birtakım zenginleştirmelerle birlikte ivedilikle yayına dönüştürüyoruz. Şimdiye dek bu konuyu merkeze alan 2 geniş çaplı sempozyum ve 6 adet de bilimsel çalıştay gerçekleştirdik. Sempozyumların başlıkları; “I. Uluslararası Yabancı Dil Olarak Arapça’nın Öğretimi: Vizyon ve Tecrübeler” ve “II. Uluslararası İstanbul Sempozyumu: Yabancı Dil Olarak Arapça’nın Öğretimi: Aydınlatma ve Parametreler” şeklinde idi.

Diğer bir faaliyet alanı olarak da Arapça öğretimi ile ilgili yayıncılık faaliyetlerimizden söz edebiliriz. İSAR’da Arapça eğitimine yardımcı olabilecek bazı yardımcı materyaller de üretiliyor. Bizzat kurumun eğitim kadrosu tarafından yayına hazırlanan bu materyallerden bazıları Geleneksel Arapça Kelimeler / Tefsir, Fıkıh, Hadis ve Tarih Kitaplarında Sık Kullanılan Kelimeler, Arapça Deyimler Sözlüğü, Kelile ve Dimne’den Seçmeler gibi kitaplardan oluşuyor.


Sistemimiz Kitap Bitirme Usulüne Göre

Mehmet Büyükmutu / Suffa Öğrenci Meclisi

Arapça öğretimiyle alakalı nasıl bir metot çalışmanız var?

İslâmî ilimler; tefsir, fıkıh, hadis, akâid gibi bölümlerin bulunduğu âlî ilimler; sarf, nahiv, belâgat, mantık gibi derslerden oluşan âlet ilimlerinin yer aldığı ana omurgayı ifade eder. Bu ilimlerin dili olan Arapça öğrenimi, bizim sistemimizde bir vesile/araç olup; nihâî amaç/gaye değildir. Dolayısıyla ders müfredatımız ve işleyiş şeklimiz de, bu maksada uygun şekilde tanzim edilmiştir. Bizim senelerdir tatbik ettiğimiz sistem, “sınıf geçme” prensibine göre değil; Osmanlı medrese sisteminde olduğu gibi “kitap bitirme” usulüne göre inşa edilmiştir. Derslerin temelinde, mütâlaa dediğimiz talebelerin derse önceden hazırlanıp gelmesi bulunmaktadır. Çünkü ders, ibare(metin)-talebe-hoca şeklindeki üçlü sacayağından oluşmakta; ibare, “talebeyi hocaya bağlayan unsur” olarak telakki edilmektedir. Bu doğrultuda talebelerin metinleri anlayıp tahlil edebilmesi ve tartışmaya açık konularda kendini ifade edebilmesi konusunda âzâmî hassasiyet gösterilmektedir. Yani sadece hocanın konuşup dersi anlattığı, talebenin pasif dinleyici olduğu bir ders bizim takip ve tasvip ettiğimiz bir metot değildir. Nitekim esas mesele, salt olarak ibare (metin) okumak değil; ifadeye (mana) zaman ayırmak; ibarelerde yer alan hususları yeniden anlamlandırabilmek; ifade edebilmektir. Yani ibareden ifadeye giden yolu tesis ve tanzim edebilmektir.


Arapçada Tedricilik Yöntemi Uygulanmalı

Prof. Dr. Mehmet Yalar / Uludağ Üniversitesi İlahiyat Fakültesi

İmam-Hatip Liselerinin hem orta hem de lise kısımlarında, birinci sınıftan son sınıfa kadar haftada on saatten az olmamak üzere, Arapça gramer, metin ve pratik beceri dersleri konulmalıdır.

Bu öğretimde kolaydan zora doğru tedricilik yöntemi uygulanmalı, bu çerçevede konular kademe kademe ilerletilmelidir.

Liseyi izleyen ilahiyat ve İslami ilimler fakültelerinde Arapça hazırlık sınıfları aynen korunmalıdır.

Hazırlık sınıfından sonra, adı geçen fakültelerdeki şekilden ibaret anlamsız bölüm yapılanması lağvedilmeli, onun yerine kredi saatleri tamamen bağımsız ve yeterli olacak şekilde, diploma veren akademik bölümler haline getirilmelidir.

Bu çerçevede şimdiki Temel İslam Bilimleri Bölümü’nün anabilim dalları aynen korunmalı, ayrıca İslam tarihi ve sanatları dersleri de sekizinci anabilim dalı olarak bu bölüm kapsamına alınmalıdır. Bunun dışında kalan eğitim ve din bilimleri dersleri de, aynen korunarak kredi saatleri bağımsız ve diploma veren ikinci bölüm haline getirilmelidir.

Oluşturulacak olan yeni yapıda bütün anabilim dallarının kredi saatleri, bölüm bağımsızlığı çerçevesinde yeniden belirlenmelidir. Bu kapsamda birinci sınıftan dördüncü sınıfa kadar haftada asgari dörder kredi saat Arapça dersi konulmalıdır.

Arapça dersi dışında kalan tefsir, hadis, fıkıh, kelam, tasavvuf, mezhepler tarihi, siyer ve İslam tarihi dersleri de, en az yüzde otuz oranında Arapça kaynak ve anlatım yoluyla yapılmalıdır.


Modern ve Pratik Esaslar Benimsenmeli

Fatma Zencir / Marmara Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Arapça Hazırlık Platformu Başkanı

Hazırlık Platformu, sadece hazırlık sınıfında okuyan öğrencilere yönelik organizasyonlar yapan öğrenci merkezli bir oluşumdur. Platformumuzun en önemli faaliyeti danışmanlık sistemidir. Her hazırlık sınıfının bir veya iki danışmanı bulunur ve öğrencileri ihtiyaç duydukları her alanda bilgilendirirler. Bir diğer faaliyetimiz olan Motivasyon Toplantılarımızda psikoloji alanında uzman hocalarımızla birlikte söyleşiler düzenleriz ve her sınıfın danışmanları ve hocalarıyla birlikte çay toplantıları, piknikler yaparız. Bünyemizde gerçekleştirdiğimiz diğer organizasyonlar ise Koordinatörlük Bilgilendirme Toplantıları, Türkçe-Arapça Konferanslar, Arapça Ek Dersler, Çizgi Film Gösterimleri, Kompozisyon Yarışmaları, Bilgi Yarışmaları, Sempozyumlar, Arapça Musiki Atölyeleri ve Yazı Atölyeleridir. Gerçekleştirdiğimiz bu organizasyonlar sayesinde hem öğrencilerin Arapça eğitimine hem de dil becerilerini geliştirmelerine katkıda bulunuruz. Diğer bir yandan da öğrencilerin üniversite hayatına alışma sürecini kolaylaştırmaya çalışırız.


ARAPÇADAN KOPMAMAYI HEDEFLİYORUZ

MUARRİB / muarrib.com

Muarrib; Arapça Eğitim-Yayın-Medya, Arapça öğretimine yönelik matbu ve multimedya içerik üretmeyi hedefleyen, talebe göre planlanan, kişiye özel dersler programlayan, Muhadese Buluşmaları (konuşma), Tercüme Atölyesi ve YDS-YÖKDİL-YKS Deneme Atölyesi gibi butik eğitim faaliyetleri düzenleyen, kafayı Arapçayla bozan birkaç arkadaşın bir araya gelerek oluşturduğu bir teşekküldür.

Sosyal medyada da oldukça aktifiz. Tamamen Muarrib’e özgün ve kaliteli içerik üretip, Arapça öğrencilerinin sosyal medya akışlarında da Arapçadan kopmamalarını hedefliyoruz.


Salih Yüzgenç'ın Yazısı.