Yakın çevreme baktığımda imkan bakımından eksik olduğumu görüyorum. Ama hedefler, değerler, idealler aynı. Aynı idealler, hedefler için yürüyenlerin içerisinde eksik imkanlarla nasıl başarılı olabilirim? Bu haksızlık değil mi?

Bir noktayı zihnimizde oldukça netleştirmemiz lazım. Zor zamanlar büyük adamlar çıkarmış, imkansızlıklar buluşların, yeniliklerin tetikleyicisi olmuş. Yani doğru bakıldığında imkansızlıklar fazladan motivasyon, enerji, mücadele, güç kaynağı olabilir. Tabii ki hiç kimse eşit değil, bazı insanın maddi gücü, bazı insanın manevi gücü, bazı insanın sosyal çevresi, bazı insanın fiziksel ya da ruhsal sağlığı, bazı insanın zekası veya yeteneği, bazı insanın mücadele gücü ya da motivasyonu daha fazladır. Ancak muvaffakiyet bunların tek birisi ile olmaz ya da hepsinin birlikte olmasını da şart koşmaz. Bize imkan olarak görünen büyük bir imtihan olabilir. Bize imkansızlık olarak görünen harikulade bir imkan olabilir. Dolayısıyla kendimizi değerlendirirken, içinde bulunduğumuz şartları ve sahip olduğumuz imkanları düşünürken sadece maddi varlığa değil manevi güce de bakalım. Bizi seven, bize inanan insanlara sahip olmanın zenginliği de düşünelim. Fiziksel ve ruhsal sağlığımızın bizi ne kadar öne geçirdiğinin farkına varalım. Mücadele gücümüzü ve motivasyonumuzu korumanın önemini görelim. Zekamızı veya yeteneğimizi mümkün olduğunca kullanıp, zorlayıp, güçlendirmeye çalışalım. Popüler kültürün güç ve imkan diye sunduklarını sadece görür ve kendimizde olanlara kör kalırsak yıllar geçer de en büyük başarımız en çok mazeret üretmek olursa bırakın başkasını kendimiz dahi ikna olamayız yapabilecekken yapmadıklarımıza.


Mehmet Dinç'ın Yazısı.