Gerçekten Tartışmak Zorunda mıyız?
Zaman zaman arkadaşlarımla bazı konularda tartışıyorum. Ancak şu ana kadar hiçbir tartışma neticesinde fikirler değişmedi. Boşa mı kürek çekiyoruz?
Genelde böyledir. İnsanlar uzun saatler boyunca yıllar yılı tartışırlar da kimse bir milim kendi bulunduğu düşünceden oynamaz. Bu noktada tartışma için üç tane soruyu mutlaka düşünüp öyle tartışmak lazım.
Bunlardan birincisi “Neyi tartışıyorum?” sorusudur. Tartıştığım şey gerçekten tartışmam gereken bir şey mi? Bir futbol maçının bilmem hangi dakikasındaki pozisyonu ya da bir siyasetçinin başka bir siyasetçi hakkındaki beyanını veya ülkenin bir köşesinde gerçeklemiş bir kötülüğü bir ömür tartışsam nereye varabilirim ki? Bu nedenle tartışacaksak tartıştığımız konunun mutlaka tartışmaya değer olduğuna ikna olmamız lazım.
İkincisi “Niye tartışıyorum?” sorusudur. Anlamak mı istiyorum, anlatmak mı istiyorum. Tartışma sonucu karşı tarafı anlamaya, ikna olmaya, hak vermeye açık mıyım yoksa ne olursa olsun kendi fikrimi ve durduğum yeri mi savunmak niyetindeyim. Anlatmak istiyorsa karşı tarafın böyle bir talebi ya da an itibarıyla kapasitesi ya da hazır oluşluğu var mı onu da göz önünde bulundurmam lazım. Ben nasıl anlatırsam anlatayım karşı taraf anlamaya açık değilse ya da anlama imkanı yoksa tartışmak anlamsız olacaktır.
Üçüncüsü “Ne ile tartışıyorum?” sorusudur. Tartışacağım konu hakkında yeteri kadar bilgim ve fikrim var mıdır, bu konu hakkında enine boyuna daha önce düşünmüş müyüm bir kontrol etmekte fayda var. Üzerine daha önce hiç düşünmediğim ya da detaylı bilgi sahibi olmadığım bir konuda yaptığım her tartışma her türlü riski içinde barındırıp en çok bana zarar verir.
Son olarak bir meseleyi de muhakkak düşünelim: Gerçekten tartışmak zorunda mıyız?
Mehmet Dinç'ın Yazısı.