Sümeyra Çelebi

Babam 20 küsur yıldır özel bir şirkette çalışıyor. Eve geldiği zaman işe dair meselelerden, iş arkadaşlarından bahsettiği çok nadirdir fakat bir kişi istisna; Çaycı Fiko.

Yakın zamanda umreden dönen babam, yorgunluk, hava değişimi gibi sebeplerden ötürü biraz rahatsızdı. İşe gittiğinde sabah Fiko Abi çayları dağıtırken babama çay değil ıhlamur getirmiş, sesinin renginden hasta olduğunu fark ettiği için ıhlamurun daha iyi geleceğini düşünmüş. Bu incelik babamı öyle mutlu etmiş ki daha eve gelmeden mesajla bunu bizimle paylaştı. 

Ihlamur ve Fiko Abi

Babam bir süre iş sebebiyle aynı şirketin İstanbul şubesine sık gidip geliyordu. Bir gün o şubedeki çaycı poşet olarak satılan çaylardan yaptığı ıhlamuru getirirken de hafif dibine damlatmış bir şekilde servis ettikten sonra geri çekilip iltifat bekler bir ses tonuyla sormuş, ‘bakın bakalım Ankara’daki ıhlamur mu daha lezzetli bu mu?’ 

Babam gülümsemiş ve demiş ki; Bizim Fiko ıhlamur ağacını şirketin bahçesine ekti, büyüttü, her sene toplar, özenle kurutur ve o ıhlamuru ikram eder, kıyas edilir mi? 

Çaycı şaşkınlıkla ve muhtemelen takdirle afiyet olsun deyip işine devam etmiş. 

Şirketin bir çalışanı değilim, bu tip ‘en’ler genelde Aralık-Ocak ayında belirlenir ve yetkili makamlar yapar ama olsun, bu yılın Temmuz ayında, işinin hakkını vererek yapışıyla uzaktan uzağa takdir ettiğim Fiko Abi’yi kendi çapımda yılın çalışanı ilan ediyor ve bu iş ahlakının ülkemizde her sektöre yayılmasını temenni ediyorum. 


GENÇ'ın Yazısı.