Öğrenmeyi Öğren, Gerisi Gelir
Üsküdar bereketli bir yer, bol ilham veriyor insana. Şu yazı yazılmadan önce, Okur Dergisi Editörü Yusuf Temizcan “gel biraz Üsküdar’ın sokaklarında yürüyelim, sonra bir sahafa gideriz, yazı öncesi çok iyi gelir” dedi, teklifini kabul ettim, muhabbetle yürümeye başladık. Sakin adımlarımız bizi sahaflardan birine götürdü. Epey olmuştu doğrusu, eski bir dostu kucaklar gibi kitaplara sarıldık, gözlerimize heyecan geldi, merakla nazar ettik kitap-yazar isimlerine, parmaklarımız bir o kitabı bir bu kitabı çıkardı yerlerinden, rafların tozunu epey bir yuttuk. İçerideyken birbirimizi kaybettik, adeta farklı bir dünyaya daldık. Binbir çeşit kitabın arasında, kaleme ve satır satır yazdıklarına and içen Rabbimize şükrettim ve içimden şunları geçirdim:
“İlim ne büyük süs, bilgi ne güzel bir cennet bahçesi insan için. Burada bir hazine var, burası taliplisi için hiç bitmeyecek bir okul, burası Allah’ın El Âlim ismi şerifinin en güzel tecelli mekanlarından biri. Rabbim ömrümüze bereket ver, zamanımızı geniş eyle ve bizi son nefesimize kadar ilim taliplisi olmaktan ayırma, öğrenme aşkımızı hiç azaltma, amin.”
***
Neredeyse üç senedir, üniversitede okuyan bir kardeşimle kültürel manada özel bir ilişki içindeyiz. Kendisi kitap sevdalısı, okuma meraklısı bir genç, tecrübelerimi ve tavsiyelerimi dikkatle dinler, bir çeşit “usta-çırak” havası yaşarız. Hoş, gerçek bir usta olmadığımı bilsem de beni bozmaz, hürmet eder, özenle iletişimini sürdürür. Diğer yandan ben de onunla ilgili gerçek kanaatlerimi çoğunlukla gizler, kitap okuma aşkı ve öğrenme merakı nazara gelmesin diye pek ses etmem, makul tebrik ve takdirlerle kendisini motive ederim. Yalan yok, şu üç sene içinde okuduğu kitapları düşününce, öğrenmeye olan açlığını hatırlayınca, benim bile içim genişliyor, sadrım ferahlıyor, büyük bir mutluluk kapılıyor gönlümü. Geçenlerde, bir mesaj attı, kısa bir vakitte güzel bir roman okumuş, sıradaki kitap tavsiyemi merakla beklediğini ifade etmiş. Onun bu hâli beni çok gülümsetti ve kendisine heyecan dolu bir sesli not bıraktım. Yaşı doksana dayanmış, dünyaya veda eden pîri fâni dede edasıyla, tebessüm eşliğinde şunları söyledim:
- Sevgili Kardeşim, maşallah, maşallah, sendeki bu aşk, bu şevk, beni çok mutlu ediyor. Yıllardır seninle birlikteyim, hızına ve aşkına yetişmem mümkün değil, bugüne kadar sana karınca kararınca yol gösterdim, lakin görüyorum ki sen beni çoktan geçtin, artık sana tavsiye edeceğim bir kitap kalmadı. Çünkü sen öğrenmeyi çok iyi öğrendin, öğrenme, bilgilenme aşkıyla yanıyorsun, bundan sonra hiçbir akademik kariyerin olmasa dahi dert değil, sen artık iflah olmaz bir öğrencisin, dünyanın en güzel nasibine kavuşmuş gibisin, öğrenmeyi öğrendin, yolun mübarek olsun, bahtın açık olsun.
***
Bu sayımız eğitimde en büyük eksiklerimizden biri olan “öğrenmeyi öğrenmek” konusunda uzmanların yorumları eşliğinde nitelikli bir yol haritası sunuyor. Diğer yandan, öğrenmenin merkezine kalbimizi koymayı teklif ediyor. Bilginin fazilete dönüşmesi için kalplerimizi ne kadar güzelleştirsek azdır, bu uğurda gücümüz yettiğince çabalayacağız.
***
Geçtiğimiz ay 59 genç arkadaşımızla birlikte Kudüs’teydik. Hatırlarsınız belki, “Kudüs Senindir” kapağı yapmıştık zamanında. Bu beyanımızı tekrarlıyoruz ve tüm genç dostlarımıza yeniden “Kudüs Senindir” diyoruz. Neden mi? Buyurun nedenini o kutlu beldeye gidip gelenlerden -aslında gelemeyenlerden ve gönlü hâlâ orada olanlardan- birlikte okuyalım bu sayımızda...
Ekim ayında görüşmek üzere, muhabbetle.
Süleyman Ragıp Yazıcılar'ın Yazısı.