Bir Seyyah Misali
Muhammed Erdemir
Yeni şehir yeni başlangıçlar eder insan hayatında. Tanımadığın insanlar, sokaklar ve adetleriyle. Bir seyyah nasıl yol alırsa yeryüzü planında ve aldığı her yolun iç dünyasında da bir karşılığı varsa işte bu misal bir yolculuk üzereyiz. Alışmalarımız, tanışmalarımız, gitmeler ve gelmelerimizle yeni yol, yeni insanlar.
Bugünlerde ve muhtemelen önümüzdeki yıllarda Ortadoğu’ya daha yakın bir yerde yaşayacağız. Medeniyetin karıldığı topraklar. Her devir kanla sulanmış, kaybedenin geri almaya yeniden niyetlendiği, kazananın ise düşmanının eksik olmadığı şu kadim topraklar... Buralara seyyah misali geçen yılların ardından, adaletin naçizane icracısı olarak gelmiş bulunmaktayız. Aslında her devir kendi anlayışınca adalet getirmiş bu topraklara. Mesela Yavuz Sultan Selim yahut Amerika. İlki belki bir daha ulaşılamayacak çapta bir adaletin huzurunu getirmiş; ikincisi ise kan ve gözyaşından başka ne getirmiş. Burada akla "hangi adalet" sorusu geliyor. İlkinin icrasına layık değiliz lakin zulüm de yapmak istemiyoruz. O zaman nereden başlamak gerekiyor?
Adaletin icracısı her seyyah evvela iç dünyasından başlarmış yolculuğuna. Mesela sevinemezmiş Kadı olduğuna. Bilirmiş nasıl kıldan ince kılıçtan keskin bir yolunun olduğunu. İç hassalarım dermiş, beni kul planında temsil edenler nasıl bir hal içindeler? Yoksa bu yolculuğun sonu bir cehennem çukurunda mı bitecek? Önce kulluklarını bilir sonra istiğfar eder öyle çıkarlarmış bu yola. Niyet bu olunca adalet temelli bir devlet ortaya çıkarmış. İşte bu niyeti düstur edinenler hangi şartlar altında olursa olsun bu kadim topraklara adalet getirmişler. Kalanı ise adalet ambalajında kibrini, şehvetini, gafilliğini kısacası zulmünü getirmiş.
Ortadoğu’ya daha yakın dedim. Kimisi bu hitabı küçümsemek için kullanır. Biz ise engin manaların üstüne koyarak, yüceltmek suretiyle kullanıyoruz. Bu şehre sakini olmaktan farklı bir hal içerisinde geldik. Öteki yüzü bizi çok ilgilendiriyor. Kadim dedik. Çünkü bu topraklar rastgele topraklar değil biliyoruz. Kimi yemeklerinden bahsetti kimi hanlarından. Bazısı da yol boyunca kendince adaletsizliklerden bahsetti. Lakin her seyyah icracısı olduğu amelin makbuliyetini kendi içinde düşünerek yol giderdi. Mesela bir haydutlar sürüsü saldırsa bulunduğu kervana demezdi haydutluk buralarda meslek olmuş. Bakardı engin ufuklara ne yapmalı der dua ederdi. Öyle bir zamana geldik ki üstadım, ne seyyah misali geliniyor bu topraklara ne de haydutlar saldırıyor kervana. Gelen gitmek için dua ediyor, şehrin sakinleri ise arsızca ihlal ediyor haklı haksız gözetmeksizin. Lakin karamsar olmaya gerek yok diyor seyyah. Yola bitirmek için değil ulaşmak için çıkılır. Ulaşmak ise menziller müddetince aramakla olur. Sen ara, ulaşamasan bile niyetin seni ulaştırır.
GENÇ'ın Yazısı.