Halil İnalcık Hoca Koyunhisar Savaşı’nın (1302) Osmanlı beyliğinin kuruluş tarihine karşılık geldiğini ifade eder. İlim çevreleri açısından iki farklı görüş noktasında bir mutabakat hâlâ sağlanamamıştır.

Tarih serüveni içerisinde nice milletler pek çok devlet kurarlar. Kimi uzun kimi kısa yaşar; kimi iç müdahale kimi dış müdahale ile yıkılır. Devlet kurmak; kavim/kabile varlığından millet olma şuur ve idrak seviyesine ulaşmış olan toplumların işidir. Bir vatan toprağı, toprağı idare edecek yönetim, idareyi teyid edecek askeri güç ve sürdürülebilirliği sağlamak için de iktisadi bir süreç/gelir/denklem temel olarak devletin varlığını ispat eder. Devlet kurmak ve yaşatmak büyük bir maharet kabul edilir. Türk tarihi bu bakımdan önemli maharetler ve büyük mahirler ile doludur. Dünya üzerinde, üç kıtada, pek çok açıdan da en güçlü devletler arasında ilk dört sırayı işgal eden Türk devletleri dahi olmuştur. Mesela 16. yüzyıl her bakımdan Türk asrı olarak kabul edilir; Balkanlar ve Anadolu’da Osmanlılar, Arap yarımadasında Memlükler, İran’da Safeviler, Hindistan’da Babürler ve ilaveten Orta Asya ile Çin hududu arasında Türk hanlıkları... Hepsi bulunduğu bölgelerde bir bölgesel güç olup eskinin tabiriyle ‘cihan devleti namzeti’ şimdinin deyimiyle ‘küresel güç adayı’ idiydiler. Bunlar arasında Memlükler’i ortadan kaldıran, Safevilere boyun eğdiren, Babürlülerin ve Hanlıkların yardım talep ettiği tek devlet ve süper güç, Osman Beyin kurucusu olduğu Osmanlılar olur.

Osmanlı’nın Kuruluşu Tartışması

Bir cihan devletinin temelini Söğüt’te atan Osman Bey, Bizans hududunda varlığını gaza-cihat politikası ile devam ettirir. Anadolu’daki pek çok alp-gazi figürünün Osman’ın yanında yer alması ile beraber, Anadolu’daki en küçük beylik olan Osmanlılar, büyük bir askeri güç haline gelir. Artık ganimet merkezli akınlar yerine geniş araziler, tekfurların/valilerin bölgeleri idare ettikleri kaleler hedef alınır. Osman Bey, Karacahisar’a bir baskın vererek kaleyi ve kalenin kontrol ettiği bölgeyi İslam beldesi kılar. Aşıkpaşazade’nin rivayetine göre Osman Bey artık bir sancak beyi olur. Bu noktada farklı kaynakların rivayetlerine göre tartışmalar vardır. Üç görüş üzerinde tartışma devam eder; hisarı Ertuğrul Gazi fetheder, hisarı Osman Gazi fetheder, hisarı el değiştirme sonrasında ikisi de fethetmiştir. Bu tartışma beraberinde beyliğin kuruluş tartışmasını da getirir. Bugüne kadar kabul edilen görüşe göre beyliğin kuruluşu Karacahisar’ın fethini takiben 1299’da, Karacahisar’da Osman adına hutbe okunmasıyla başlar. Kale Osman tarafından 1288’de fethedilse de Osman Gazi, Selçuklulara bağlı bir uç beyidir. Selçuklu hanedanında ortaya çıkan kargaşa ve Moğolların/İlhanlıların Türkiye Selçuklu hükümdarını İran’a götürmesi ile beraber Anadolu’da bağımsızlık hareketleri görülür. Osman Gazi’de buradan hareketle adına hutbe okutarak bağımsızlığını ilan eder. Bu tarih ise 1299’a tekabül etmektedir. Bu kabul edilen görüşün rivayetine göre hadise şöyle gerçekleşir: Fethedilen Karacahisar, Müslüman halk ile iskan edilerek beyliğin merkezi haline gelir. Burada mescit inşa edilir ve mescide imam tayin edilir. Bununla beraber Müslüman ahali de pazar kurarak ticarete başlar. Osman Gazi fethettiği yerin kılıç hakkı olduğunu, gaza ile aldığı için kendi mülkü olduğu iddia eder. Ayrıca Gökalp (dedesi) neslinden olan atası Süleyman Şah’ın Anadolu’ya çok evvel geldiğini söyler. Türk töresine uygun olarak Osman, kendi iradesinden hasıl olan kanunlar koyar.

Merhum Halil İnalcık Hoca ise bu görüşe şiddetle karşı çıkar. İnalcık yukarıda Osman Gazi’ye atfedilen pek çok icraatın aslında bir uydurma olduğunu öne sürer. İddiasına göre bu rivayetler I. Beyazıt zamanında, büyük Türk komutanlarından Timur’un Anadolu’yu istila hareketine karşı Türkmenler üzerinde bir meşruiyet oluşturmak ve tesis edilen hakimiyeti pekiştirmek için senkronize edilmiştir. Hatta İnalcık’a göre Türk oldukları kesin olmakla beraber Osmanlıların Oğuz soylu Kayılar’dan olduğu iddiası yine meşruiyet arayışının sonucudur. Bununla beraber beyliğin kuruluş tarihinin 1299 olmasına şiddetle karşı çıkar. İnalcık Hoca dönemin çağdaş müverrihi Pachymeres’e atfen Osmanlı’nın kuruluş tarihini 1302 olarak öne sürer. Pachymeres’e göre Bizans’ın eski başkentlerinden İznik’i kuşatan Osman Bey, destek kuvveti için gelen Bizans ordusunu Koyunhisar’da/Bapheus’da pusuya düşürerek mağlup eder. İmparatorluğun düzenli ordusunu konargöçer ve düzensiz askerler ile ağır bir yenilgiye uğratan Osman Gazi’nin ünü daha da yayılır. Çağdaş kaynaklar artık “Osmanlılar” tabirini kullanmaya başlar. İşte bu görüşlerden hareketle İnalcık Hoca Koyunhisar Savaşı’nın (1302) Osmanlı beyliğinin kuruluş tarihine karşılık geldiğini ifade eder. İlim çevreleri açısından iki farklı görüş noktasında bir mutabakat hâlâ sağlanamamıştır.

Bursa Osman’ın Kızıl Elmasıdır

Bursa, Osman Gazi için adeta bir kızıl elma olur. İslam fütuhatı için Bursa’nın mutlaka fethedilmesi gerektiğine inanır. Bu bakımdan ilk iş olarak Bursa’ya giden tüm bölgenin fethini tamamlar ve Türkmenlerin iskanı ile bölgenin fethini kalıcı hale getirir. Bursa, 1303 tarihinde ablukaya/kuşatmaya alınır. O dönemde Bizans her anlamda zor durumda olduğundan Bursa’yı kaderine terk eder. Kuşatma tam 23 yıl sürecektir. Osman Gazi’nin vefatından sonra oğlu Orhan Gazi, Bursa’nın fethine nail olur. Ve babası Osman Gazi’nin naaşını çok istediği Bursa’ya nakleder. Ortanca oğul olan Orhan Gazi, Osman Beyin tavsiye ve salık vermesi üzerine tartışmasız bir şekilde beyliğini ilan eder. Orhan, büyük bir gazi ve kumandan olarak yetişir. Osman Gazi sağlığında en güvendiği komutanları olan Akça Koca, Konuralp ve Köse Mihail gibi gaziler refakatinde Orhan’ı seferlere gönderir. Onlardan askeri anlamda tecrübe kazanmasını sağlar. Hayatının son zamanlarında ise fiilen bey olarak Orhan’ın sözü geçer. Cihan devletinin temelini atan Osman Gazi’nin 1324 yılında vefat ettiğine dair kahir ekseriyle intibak eden bir görüş vardır. Osman Gazi vefat ederken oğlu Orhan Gazi’ye şu iki nasihatte bulunur; şeriat hükümlerine riayet et ve emrindekileri gözeterek ihsanda bulun. Bir sonraki yazımızda Balkanlara uzanan fetih hareketlerini anlatmaya gayret edeceğiz.


Gökhan Gökçek'ın Yazısı.