O’nun eserini tanımanın eşsiz bir yoludur seyahatler. Yola çıkmak, yolda olmak ne büyük bahtiyarlıktır… Bilmediğimiz coğrafyaları tanımak, en önemlisi hiç tanımadığımız insanlara dokunmak üzere bizler bu yaz da yollara düştük. Dağları aştık, okyanusları geçtik. İnsanların derdi ile dertlendik, en önemlisi ömür boyu unutamayacağımız izleri gönüllerimize kazıdık. 50 Genç Gönüllü olarak TİKA’nın desteği, Uluslararası Genç Derneği (UGED) ve farklı öncü STK’ların birleşmesi sonucu Tecrübe Paylaşımı programı vesilesiyle dünyanın dört bir yanına dağıldık. Kimimiz okulların tadilatında çalıştı, kimimiz bir düşkünün elinden tuttu, kimimiz çocuklar için balonlar şişirdi. Ama hepimiz bizleri bekleyenlere ulaştık; yüzlerinde tebessüm, gözlerinde umut, gönülleri ile hemhal olduk. Geriye dönerken unutulmaz tecrübeleri heybemize kattık. Tecrübe Paylaşımı 2018’de Afrika’dan Asya’ya, birbirinden farklı onlarca coğrafyada Genç Gönüllüler neler yaşadı sizler için derledik.

Ben de Gideceğim Afrika’ya

Hilal Nesibe Koç / Zanzibar Anadolu Üniversitesi

Bundan yaklaşık 6 sene önceydi diye hatırlıyorum. Genç Dergi’nin internet hesabından Afrika ile ilgili yaptığı paylaşımlara bakarak iç geçirirdim. Kuyular açılıyor, camiler açılıyor, çocuklara balon dağıtılıyor, oyunlar oynanıyor, dualar ediliyordu. Herkeste kara kıtanın, derdi kara kıtanın sevdası vardı. Afrika ateşi ilk o zamanlar düştü gönlüme ve dedim ki: “Ben de gideceğim Afrika’ya!” Başlarda bir hayaldi ama zaman geçtikçe, tanıdıkça ve büyüdükçe içimde yara olmaya başladı Afrika, diğer adıyla Kara Sevda... Tecrübe Paylaşım Programı’na katılacak olanlar açıklandı ve o listede ismimi gördüm. Belki bir dua belki bir niyet belki samimiyet bizi uyandırdı rüyamızdan.

Gözümü açtığımda Zanzibar’daydım. Uyandığımda ise elimde bitter çikolatanın eli vardı.

Biri şaşkın şaşkın uzaktan bakıyor, biri çekinerek yanımıza sokuluyor, biri direkt kucağımıza atlıyordu.

Kıymetli bir büyüğüm “Elinizin değil gönlünüzün uzandığı her yerden mesulsünüz…” demişti. O zaman dünya bizimdir, dünya bizi bekliyor demektir!


Unutamayacağımız Anılarla Geri Döndük

Sübeyte Taşkın / Arnavutluk / Necmettin Erbakan Üniversitesi

Temmuz ayının sonlarında TİKA’nın yürüttüğü, ‘’Dünya Gençlerle Güzelleşecek’’ sloganıyla hazırlanan Tecrübe Paylaşım Programı ile 500 üniversite öğrencisi 13 STK aracılığı ile 30 ülkeye gitti. Bu programlarda gidilen yerlerde yapılan faaliyetleri yakından inceleyip, süreden kaynaklı ufak çaplı da olsa yardım etme fırsatımız oldu. Biz 14 kişi Arnavutluk’a yolculuğa çıktık. TİKA’nın burada genel anlamda restorasyon çalışmaları yürüttüğünü gördük. Osmanlı’dan kalma camiler başta olmak üzere bu çalışmalara aktif olarak devam ediliyor. Biz de elimizden geldiğince cami gibi yerlerde emeğimiz geçsin düşüncesi ile çalıştık. Planlanan programın tamamı çok kıymetli tecrübe oldu bizim için. Bunların yanında yolun güzelliğinden mi, amaçların güzelliğinden mi, bir nevi mana arayışı içinde oluşumuzdan mı bilinmez spontane gelişen unutamayacağımız anılarla döndük.

Her anlamda hoş karşılanıp hoş uğurlandığımız yolculuğumuza böyle kıymetli anılar da eklendiği için çok mutluyuz. İçimizde hep var olan Afrika sevdasına şimdi de Balkanlar sevdasını ekledi bu sefer. Bu büyük ve özel proje için TİKA’ya, sponsorlarına ve katılmamıza vesile olan Uluslararası Genç Derneği’ne teşekkür ediyoruz.


Allah’ın Selamı Her Yerde

Feyza Nur Çekici / Özbekistan / Marmara Üniversitesi

Hem ata yurdumuz olması hem de birçok Türk-İslam eserine ev sahipliği yapması hasebiyle Tecrübe Paylaşımı Programı sayesinde Özbekistan’a gidiyor olmak tarifi mümkün olmayan bir mutluluktu bizler için. Sefere çıkmadan önce yaptığımız araştırmalar ile bu ülkenin her bir metrekaresinin kültürel bir zenginliği barındırdığını öğrenmiştik. Zira Özbekistan, Türklerin ilk yerleşim yerlerinden birisiydi.

Özbekistan topraklarına ayak bastığımız andan itibaren dünyaya nam salmış olan Türk misafirperverliğini hissettik. Burada bulunduğumuz sürede yaptığımız tüm etkinliklerde ve gezilerde yediden yetmişe karşılaştığımız herkes “ASSALAMUALAYKUM” diyerek tebessümle selamladı bizleri. Selamlaşmanın kalplere nasıl dokunduğunu, tebessümün sadakaların en güzeli olduğunu, Allah’ın selamıyla selamlamanın ne denli bir muhabbete şayan olduğunu bir kez daha anladık bu karşılaşmalarla.

Ülkede en çok konuşulan dil Özbekçe ve Rusça olmasına rağmen insanlarla kolaylıkla anlaşabiliyor, sohbet edebiliyorduk. Uzun bir geçmişe dayanan bağımız, ortak bir mirasımızın var oluşu tüm mesafeleri aşmaya yetiyordu.


Ölene Kadar Sorumlusun!

Ebrar Demir / Ürdün / Şeyh Edebali Üniversitesi

Biz gönlümüzü iyiliğe, fedakarlığa adadık ve burada pek çok güzel şeyle gönül bağı kurduk. Kurduğumuz bu gönül köprüleri dünyanın daha güzel bir yer hâline geleceğinin de haberini veriyor bizlere. İnsanları sevindirmek, onları mutlu etmek muhteşem bir olay. Sevgiyi paylaşmayı öğrenmek. Sokaklarda dolaşan o güzel çocukların ellerine balon verdiğimiz zaman mesela, yüzlerinde oluşan o gülümseme çok fazla şey katıyor insanın yüreğine. Hazırladığımız kıyafetleri alıp giyinecek olan her ihtiyaç sahibiyle birer gönül bağımız var artık.

Tecrübe Paylaşım Programı bana hakiki mânâda fedakârlığın tanımını öğretti. Biz feda ettiğimiz zaman insanlığın kazanacağını öğrendim TİKA’yla birlikte. Burada yeni ve güzel arkadaşlıklar edindik. Samimi bir ortam içerisindeydik ve bu bizi daima motive etti.


Kendime Yolculuk

Şeyma Gülseren Durmaz / Arnavutluk Şehir Üniversitesi

Bu programdan sonra biz eski biz değildik evet, çok değerli arkadaşlıklar edinmiş, ve “Dünya bizi bekliyor”, “Türkiye sadece Türkiye değildir”, “Türkiye umuttur” gibi sözlerin slogan olmaktan çok uzak olduğuna yaşayarak şahit olmuştuk. Kulağımdaki “yüzde 0.95 yardım/sermaye oranıyla dünyanın en çok dış yardımını yapan ülke olmak bize yetmez, yüzde 2.5 yani zekat miktarını bulana dek içimiz rahat etmez, tek amacımız Allah’ın rızasını kazanmak” diyen TİKA Başkanı Serdar Bey’in sesi beni hem şevklendirmeye hem de sorumluluğumu hissettirmeye devam eder inşallah. Kendime ve içime de bir yolculuk olan hayatımın bu en güzel yolculuğunu bana yaşattığı için, teşekkürler TİKA...


Asıl “Değerli”nin Ne Olduğunu Öğrendik

Safa Dumanlı / Sudan / Necmettin Erbakan Üniversitesi

Yirmi yaşındayım. Daha önce yurt dışında bulunmadım. Bilgilerimin büyük bir çoğunluğu internet kaynaklıydı. Sudan denilince aklıma ancak belgesellerden, sosyal medyadaki haberlerden gördüklerimle kısıtlı şeyler gelirdi.

Bu güzel programın ardından anladım ki bir ülkeye gitmek, insanını göz gözeyken tanımak kitaplardaki sayfalara sığmamış son satırları okumak demekmiş. Anladım ki siyahi çocukların gözleri daha ön planda olur, bakmaya doyum olmazmış. Yine anladım ki tek yaratanın kabulü; dili, ırkı, rengi, farklı ikiyi tek yaparmış.

Böyle bir deneyimi ilk kez düşe kalka yapmış olmanın kişisel gelişimim için de büyük bir adım olduğu kanaatindeyim. İyi ki ile başlayan birçok cümle kurmama vesile olan bir programdı.


Biz de Evimize Gelmemiş miydik?

Derya Binici / Bosna Hersek / İstanbul Üniversitesi

Bilge Kral Aliya’nın coğrafyasına doğru yola koyulmak nasip oldu. O ki şahsiyetiyle Bosna’ya, Avrupa’ya ve dünyaya hükmetmiş bir mütefekkirdir. Yakın tarihimizde büyük bir ideale kavuşturulmaya çalışılmış lakin adı hüzünle okunan bir toprak parçası Bosna. Tarihli bir ölümün eşiğinde var kalabilen bir hayat. Buradaki mücadele ve direniş ne ile kıyaslanabilir ki? Aliya’nın dediği gibi “Mücadelemiz yeterince radikal bir cevap değil mi?” Biz bu cevabın ardından kurulan hayata, belki kurşunlanmış oyuklu binaların tamamına daha fotoğraflara esir olmadan önce şahitlik edecektik. Tarihi konuşan bu binaların cam ve balkonlarından neşet eden yeşillik ve çiçekler süregelen zamanın bir anlamda özeti olmalıydı.

Uçağımız iniş yaptığında yanımızdaki Boşnak adam “Evet, sonunda evimdeyim!” diye bağırdı. Akabinde müthiş bir alkış koptu. Biz de katıldık pek tabii, nihayetinde biz de evimize gelmemiş miydik?


Evlerinizden Çıkın!

Betül Özdemir / Kazakistan / Recep Tayyip Erdoğan Üniv.

Kazakistan, bazılarımızın adanmış hayatlarının ilk basamağı, belki de yeryüzüne açılan kapımız. Gitmek deyince biz gönüllü gençlerin aklına gelen ilk yerler Afrika, Kudüs, Bosna’dır. En azından bizim için böyleydi. Rabbime hamd olsun ki Kazakistan gibi müthiş bir belde çıktı nasibimize. Çünkü elime geçen ilk fırsatta zaten saydığım bu yerlere gidecektim Allah’ın izniyle fakat Kazakistan aklımın köşesinden geçmezdi. Nitekim gittik ata yurdu topraklara…

Gençler, yaşlılar kısacası herkes! Evlerinizden çıkın, nefesinizin ve gücünüzün yettiği her yere gidin, bu yan mahalle de olabilir dünyanın bir ucu da. Gidin ve oranın tarihini, kültürünü ve en önemlisi derdini tanıyın, bilin. Ne demişler; gittiğin yer senindir. Bizim payımıza şimdilik Kazakistan düştü, burasıyla dertlendik, kim bilir başka yerlerde nelerle karşılaşacağız Allah-u alem...


Kilometrelerce Uzağa Taşıdık Gönlümüzü

Nurcan Doğan / Tunus / Uşak Üniversitesi

Şöyle demişti Süleyman Ragıp Yazıcılar ağabey bir sayıda: “İçi içine sığan bizden değildir.” Lütfi ağabey de reddiyeyle cevap vermişti ve hayır demişti: “İçi içine sığan bizdendir.” Hangisi doğru bilmiyorum, muhabbetleri daim olsun. Ama benim içim içime sığmıyor şu 10 gündür...

Gördük ki bilmesek bile uzaklarda bir yerlerde muhabbetimizin daim olduğu gönüller var. Sanırım en büyük tecrübemiz bu güzelliklere şahit olmak oldu. En büyük başarımız ise hiç şüphesiz arkamızda kalan gönüllerde bıraktığımız izler oldu.

Bu proje hayallerimize giden yolda yürümemizi sağlayan bir taş mahiyetindeydi, arkasından konan her taşla ilerleyişimiz heyecanla devam edecek inşallah. Bu sefere vesile olan TİKA, sponsor olan kurumlar ve başta UGED olmak üzere destek veren tüm sivil toplum kuruluşlarına teşekkürü bir borç biliriz.


Anlatmakla Ne Anlaşılır Ne de Sonu Gelir

Mustafa Safa Tural / Nijer / 9 Eylül Üniversitesi

Türkiye’den 6370 km uzakta, uçakla 6 saatlik bir yolculukla varılan, Orta Afrika’nın tam ortasında, topraklarının yüzde 80’e yakın çöl olduğu bir ülke. Terzilerinde bizim vitrinlerimizi süsleyen közlü ütülerinin hâlâ kullanıldığı, elektrik olmadığı için insanların gece evlerine kapanıp televizyon izlemeden sokağa çıkarak mahalle kültürünü devam ettirdiği, insanlarının mevsiminden kaynaklansa gerek çok rahat olduğu, hayatın olabildiğine yavaş aktığı bir memleket.

Aynı havayı soluduğumuz aynı toprağa bastığımız farklı dünyaların insanları. Anlatmakla ne anlaşılır ne de sonu gelir. Afrika, insana şükrü öğreten ve kendini çokça hesaba çektiren kara kıta. Hep yüreğimizdesin, hep yüreğimizde olacaksın.


Çok Gezen mi, Çok Okuyan mı Bilir?

Duygu Oflaz / Gürcistan / Üsküdar Üniversitesi

Tecrübe Paylaşım Programı kapsamında, sefer Gürcistan’a düştü. Havalimanında sıcacık gülüşleriyle muhteşem TİKA ekibi karşıladı bizleri. Tuttuk başkent Tiflis’in yolunu ve tüm hafta Tiflis’in çevre köylerinde çalışmalarımızı sürdürdük. Esasında bu proje bizlere pencereye bakmayı değil de pencereden bakmayı vadetti ve vadini yerine getirdi. Turistik bir geziden ziyade adeta bir seyyah gibi nakış nakış gönlümüze işledi Gürcistan’ın dokusunu. Bu vesileyle birçok projede yer aldık ve tamamlanmış projeleri yakinen görme fırsatı bulduk. Ülkemizin güzellikleri oralara da aksetmiş. Bayrağımızla süslenen tabelalar uzak diyarlarda sadrımıza şifa oldu.

Fanus balığı misali bilmemişim okyanusu. Bu ufacık seyahat bizleri okyanusla tanıştırdı. Suyundan tattırdı. Tadını damağımızda bıraktı. Gelecekteki seyahatlerin özlemini gönlümüze kondurdu. Bu arada çok gezen mi, çok okuyan mı bilir esaslı bir tartışmaymış meğer...


Gönül Coğrafyamızı Yerinde Gördük

Ahmet Salih Bolat / Fas / Marmara Üniversitesi

Yurt dışına ilk kez bu proje sayesinde çıktım. On günlük Tecrübe Paylaşımı Programı bana adına yaraşır biçimde sayısız tecrübe kattı. Sadece dergilerdeki yazılarda var olduğunu sandığım onlarca insanla ve olayla karşılaştım. Bizlere hep bahsedilen gönül coğrafyamızın çok geniş olduğu gerçeğini yerinde görmenin heyecanı çok büyüktü. Türkiye’den geldik dediğiniz anda karşınızdaki insanın sevinçle parlayan gözlerine baktığınız zaman bunu çok rahat anlayabilirsiniz.

Programımızın ana şehri olan Larache’de sünnet olacak çocuklara kıyafetler dağıttık ve onlarla vakit geçirdik. Kıyafetleri giyen çocukların gözlerindeki mutluluğu görmek bizim için çok özeldi. Dağıttığımız balonlarla oynayan çocuklar kadar bizler de neşeleniyorduk. Bu program bizlere onlarca deneyim kazandırdı ama en önemlisi hiç tanımadığınız bir çocuğu gülümsetmenin ne kadar özel bir şey olduğunu öğretti. Bu vesileyle teşekkürler TİKA, teşekkürler UGED.


Samimiyet Diyarı

Talha Şahinkaya / Burkina Faso / Beykent Üniversitesi

Hayatın cilvesini, sıkıntısını an be an yaşayan fakat yaşadıklarından dolayı isyan etmeyen ve devamlı şükür halinde olan, cebinde parası olana değil gönlünde samimiyet taşıyana muhabbet besleyen insanların ülkesi Burkina Faso. TİKA’nın Tecrübe Paylaşım Programı kapsamında, dünyanın cebi en fakir fakat gönlü en zengin ülkesine, Burkina Faso’ya gitme fırsatı buldum.

Bu topraklarda insanların iletişim aracı para ya da çıkar değil tamamen samimiyet ve muhabbet. Farklı tende farklı görüşte olmanız ya da çok paranızın olması onlar için önemli değil onların iletişim kıstası hasbilik.

Afrika’ya ya da maddi durumu bizden kötü olan ülkelere giderken artık yardım, acıma vs. duyguları ile gitmeyelim. Şunu içtenlikle söyleyebilirim ki asıl yardıma ihtiyacı olan bizleriz. Biz onlardan daha çok para kazanıyoruz diye onlara acıma duygusunu elde etmiyoruz. Bir an önce bu topraklarda var olan samimiyetin, muhabbetin, kanaatkarlığın ve mutluluğun tüm İslam beldelerine yayılması umudu ile...


Ömer Faruk Özbil'ın Yazısı.